Yine acılara düştüyolumuz…
Ankara’nın göbeğinde bir kez daha patlayan bombalar, yirmi sekiz canı daha aldı aramızdan…
7 Haziran’dan sonra başlayan katliamlar zincirinde yitirdiğimiz insanların sayısını alt alta yazıp toplamaya inanın aklım yetmiyor…
Yaşadığımız acılar beynimin sınırlarını çoktan aştı artık…
Yazıyı kaleme alırken, henüz, saldırının failleri hakkında hiçbir bilgi kamuoyuyla paylaşılmadı…
Hiç tartışmasız söylüyorum, bu katliamları PKK canileri, IŞİDbarbarları yahut başka bir örgütün fedaileri gerçekleştirmiş olsa dabaş suçlu AKP iktidarıdır…
Bu tip olayları engellemek, yurttaşların can ve mal güvenliğini sağlamak hükümetin başlıca görevidir çünkü…
Bunu başaramadıkları gibi, hiç sorumlulukları yokmuş gibi büyük bir pişkinlikle davranmaları kabul edilemez…
Siyaseten birinci derecede sorumlu makamda olan Başbakan’la İçişleri Bakanıderhalistifa etmelidir…
Başta Emniyet Genel Müdürü, MİT Müsteşarı, Ankara Emniyet Müdürü olmak üzere emniyet içindeki istihbarattan sorumlu tüm üst düzey yöneticilergörevden alınmalı, vazifelerini ihmal ettikleri gerekçesiyle haklarında kovuşturma başlatılmalıdır…
Biliyorum havuz medyası ile onların paralelindeki unsurlar büyük bir dezenformasyon kampanyası başlatacak yine…
Aklımızla alay eden düzmece haberlerle, katliamların siyasal sorumlularınıgizlemeye, kollamaya çalışacak…
Çok büyük olasılıkla başaracaklar da bunu…
Ama inanın tarih affetmeyecek, tüm bunlar hepimizin belleğine ince ince nakşoluyor zira…
 
BİR FELAKETTEN DİĞERİNE SÜRÜKLENİYORUZ
Şu gerçek tüm berraklığıyla ortaya çıktı ki, AKP iktidarı uyguladığı politikalarla tüm ülkeyi şiddet üreten bir bataklığa çevirdi…
Tıpkı bir zamanların Beyrut’tu, bugünlerin Irak’ı, Suriye’si gibi kimsenin can güvenliği olmadığı, her an yeni bir katliamın yaşanabileceği,riski yüksek bir ülke haline döndüksayelerinde…
Katliamları yaratan AKP iktidarının izlediği serüvenci politikalardır... Olaylara sağduyulu yaklaşıp çözüm bulmak yerine “Kasımpaşalı” ağzıyla tribünlere oynayan, hamaset edebiyatı yapan AKP elebaşları bu tavırlarıyla ülkeyi bir felaketten diğerine sürüklüyor. …
Ülke içinde iktidarı ayakta tutacak sosyolojiyi oluşturmak içinyalancı pehlivanlar gibiherkese efelik taslamanınbedeli ne yazık ki çok ağır oluyor…
Ülke içindeki uygulamalara dışarıdan gelen en küçük eleştiriyi, “İçişlerine müdahale” olarak yorumlayıp “Eyy” nidalarıyla vaveyla koparanların, Suriye’de süren iç savaşta açıkça taraf olmaları başlı başına bir çelişkidir…
ABD ile birlikte yapılan planlarla, Suriye diktatörü meşru olmayan yollardan düşülerek küresel güçlerin kuklası bir yönetimin iktidara getirilmesi amaçlanıyor…
MİT tırlarının da rol oynadığı operasyonlarlaSuriye’de kamu hâkimiyeti bütünüyle ortadan kaldırıldı veülkenin güneyişiddetetümden açık bir bölge haline geldi…
Bombalar önce Reyhanlı’da patladı, ardı arkası kesilmeyen katliamlar birbirini kovaladı daha sonra…
Her defasında, “Hesabı sorulacak, misliyle karşılık verilecek, failleri yakalanarak adalete en kısa zamanda teslim edilecek” şeklinde nutuklar çekildi…
Ancak kendini patlatan insanların kimliği dışında birinin bile faili kamuoyuna açıklanamadı…
 
ŞİDDETLE ÇÖZÜLEBİLECEK HİÇBİR SORUN YOKTUR
Yapılmak istenen çok açık, bir kargaşaya sürüklemek istiyorlar bizi, Türkiye, kimin kimle savaştığı belli olmayan bir karanlığa doğru dümeni kırık bir gemi gibi sürükleniyor…
Güvenlik politikalarını belirleyen“Gönderirim karşıya dört adam, sallarım bu tarafa 8 füze” madrabazları dabuna açıkça çanak tutuyor.
Şu hale bakın her türlü terör örgütü cirit atıyor ülkede, kana susamış caniler canının istediği yerde, dilediği eylemi yapıyor…
Birer ikişer değil, onar, yirmişer canlar gidiyor, nasıl bir denklemse bu, mağdur olan da hep AKP iktidarı oluyor…
İşin en tuhaf yanıysa her zamankinden daha çok sağduyuya sahip olmamız gereken günlerde en başta devleti yönetenler sorumsuz davranıyor…
Toplumun bir kesimini, diğer kesimine düşman eden çatışmacı dili tercih ederek toplumsal dayanışma duygusunu, bir arada yaşam iradesini yok ediyor…
Her katliamın ardından verdikleri mesajlarla, bunu, daha fazla duyumsatıyorlar halka…
Bostan korkuluğu olmak için değil, halkın can güvenliğini sağlamak, ülkeyi gelecek yıllara huzur ve güven içinde taşımak için iktidara geldiler oysa…
Herkese sesleniyorum: Nereden gelirse gelsin şiddete amasız, fakatsızkarşı çıkmak, hiçbir biçimi ve tarafına onay vermemek bir insanlık görevidir…
İnsanlığın geldiği noktada şiddetle çözülebilecek hiçbir sorun yoktur ve sıkılan her kurşun, akıtılan her damla kan, yarın çok daha büyük bir kin olarak dikilecektir karşımıza…
 
Not: Yazıyı gazeteye gönderirken faillerin YPG/PKK kökenli olduğu yönünde açıklamalar gelmeye başladı. Bu bilgi yazımın içeriğinde bir değişiklik yapmamı gerektirmiyor. İnsanlık düşmanı bu saldırıyı ve örgütleri nefretle kınıyorum.