Malum baskın seçime bir aydan birkaç gün fazla zaman kaldı… Cumhurbaşkanı adayları, siyasi partiler bir bir manifestolarını açıklıyor… Hepsini dikkatle izliyor, kenara not alıyorum… Bir seçmenim… Benim de bir manifestom var… Tek farkı var, seçimden seçime açıklanan bir bildirgeden ibaret değil kesinlikle… Bir ilkeler bütünlüğünden oluşuyor… Neler mi? Yerimin el verdiği ölçüde sayayım:
 
DOĞADAN YANAYIM
Çapsız politikacılar işsiz, aşsız, geleceksiz bıraktığı insanlara, iş aş vaadiyle, doğanın amansız tahribine dayalı politikalar dayatıyor… “Ya kırk katır, ya kırk satır” vicdansızlığıyla üretilen bu yaklaşımlar ülke gibi dünyanın da geleceğini tehdit ediyor... Bir: Başta Kanalİstanbul, nükleer ve termik santraller, halkın suyuna el koyma peşindeki HES’ler olmak üzere ekolojik yıkıma yol açacak yatırımları hayata geçireceğini söyleyen hiçbir partiye oy değil selam bile vermeyeceğim…
 
AMASIZ FAKATSIZ DEMOKRASİYİ SAVUNUYORUM
İki: 15 Temmuz alçak darbesini tanrının bir lütfu olarak görüp, bunu toplumsal muhalefetin tasfiye aracına dönüştüren zihniyete kesinlikle oy vermeyeceğim... OHAL uygulamaları ile topluma deli gömleği giydirip dikensiz gül bahçesi yaratan fırsatçılarla, demokrasiyi kendi amaçlarına ulaşmanın aracı olarak gören ikiyüzlüler, bu kez, hüsrana uğrayacak kesinlikle…
 
KAYITSIZ ŞARTSIZ BARIŞTAN YANAYIM
Üç: Siyasi ikbali için toplumu kutuplaştırıp kendi gibi düşünmeyen herkesi düşman saydığı gibi halkları da birbirine düşman kılan, şiddeti kutsayan hırslı siyasetçilere asla prim vermeyeceğim… “Tercih” mührünü siyasetin dilini barışın diline çevirip Tük-Kürt halklarının kardeşliğini isteyen, farklılıklara tahammül gösterip dil, din, mezhep, etnik köken ayrımı gözetmeden herkesi kucaklaştırmamaya çalışan partilerin alanına vuracağım…
 
EMEĞİ EN YÜCE DEĞER OLARAK GÖRÜYORUM
Dört: Sandığı ülkede “gelir adaleti” diye bir kavram bırakmayıp, hayatın tüm çilesini emekçilerin sırtına yükleyen haramzadelerden hesap sormanın aracına dönüştüreceğim… OHAL’le tüm grevleri yasaklamakla övünen, emekçilerin tüm hak arama yollarını kapatan emek düşmanlarına kesinlikle oy vermeyeceğim…
 
LAİK DEMOKRATİK EĞİTİMDEN YANAYIM
Beş: Birkaç yılda bir eğitim sistemiyle oynayıp, gece yarısı sınav şeklinin değiştirilmesi talimatı veren hat bilmezlere çocuklarımızın geleceğiyle daha fazla oynama hakkı vermeyeceğim… 24 Haziran, ideolojik gerekçelerle eğitimin niteliğini sıfıra çıkarıp laik eğitimin temeline dinamit koyan karanlık zihniyetten kurtulma günü olacak…
 
TERMİK CEHENNEME KARŞI ÇIKMAYI GÖREV BİLİYORUM
Altı: Mevcut santrallerin hayatımızı zehir ettiği yermezmiş gibi Akçakoca’dan Amasra’ya kadar 15 santral daha planlayarak bölgemizi cehenneme çevirecek zebanilere oy vermeyeceğim… Santral bölgesinde yaşayan insanları adeta tavuk kışlar gibi, kendi topraklarından başka yerlere sürgün etmeye kalkan çapsızlara oy vermeyeceğim gibi hesap sormak için de mücadele edeceğim…
 
ZONGULDAK DÜŞMANLIĞINA İZİN VERMEYECEĞİM
Yedi: İzlediği yıkım politikalarıyla Zonguldak’ı ekonomiden istihdama, nüfustan spora kadar her alanda küme düşüren Zonguldak düşmanlarına asla oy vermeyeceğim … Sakarya Irmağından Kızılırmak deltasına kadar olan bölgenin en değerli ekosistemi olan Filyos Vadisi’nde kirli teknoloji ürünü yatırımları planlayıp bunu bin bir yalanla pazarlamaya kalkan gözbağcılara sandıkta geçit vermeyeceğim…
 
KAMU HAKKINI SAVUNACAĞIM
Sekiz: Ekonomide sıkışan haramiler, müflis tüccar gibi üçüne beşine bakmadan ülkenin tüm değerlerini satıyor… Bin bir zorlukla kurulan kamu işletmeleri birer birer elden çıkarılırken, uluslararası finans kuruluşlarından alınan krediler, geleceğe inanılmaz bir borç yükü olarak uzanıyor… Önüme konan sandık ülkenin dününü de yarınını da satan haramzadelerle hesaplaşma aracı olacak… Daha sayacağım çok şey var ama yerim bitti… 25 Haziran’da bu ilkelerle oy kullanacak çok sayıda insan olduğunu biliyorum… Öyleyse “Bir mühürlük canı olan” siyaset esnafını süpürün gitsin…