Hep yazıyorum, Türkiye, “akıl tutulması” ile bile açıklanmayacak olağanüstü günlerden geçiyor… Siyasetçiler ve güdümlü medyanın başrolde olduğu kampanyalarda, her şeyin birbirine karıştırıldığı bir fikri bulamaç, “kesin bilgi” ya da “olayların arkasındaki saf gerçek” gibi, her gün, insanlara empoze ediliyor… Yalan haberler üzerinden geliştirilen komplo teorileriyle güdülenen toplum, yaşadığı derin travmadan kurtulup, bir türlü normalleşemiyor… Sürekli korkular üzerinden, paranoyalar üretilerek üretilen siyasi dil, herkesin ruh sağlığını bozuyor, insanlar kutuplaştırıyor…
 
Usta işi siyaset mühendisliğiyle toplumu kutuplaştıran egemen güçler, gelecek vizyonundan daha çok korku üretiyor Türkiye’de… “Biz gelirsek şunu yapacağız” değil de, “O gelirse, şu kötülüğü yapacak” söyleminin daha egemen olması, bu korkuları ayakta tutmak için zaten… Anımsayın, bir zamanlar “Onlar gelirse laiklik elden gider” denerek siyaset yapılıyordu… Konjonktür değişti, “Onlar gelirse camiler ahır olur”, “Başörtülüler sokakta gezemez” şekline döndü şimdi… Vizyondan başka her şey üreten güçler, kendi siyasetçi tipini oluşturup paranoyalardan beslenmeye devam ediyor…
 
FARKLI KÜLTÜRLERE DEĞER VERDİĞİ ALGISI ÖNEMLİ
İp cambazlarının gösteri alanına dönen ülkede, inanın hiçbir şey normal değil… Gündem şaka gibi konularla dolu… İleride çocuklarımıza nasıl anlatırız bilemem, Cumhurbaşkanının ülkenin önde gelen müzisyenlerinden birinin konserine gitmesi, tüm gazete ve televizyonlarda birinci haber oluyor örneğin… Sormak isterim: Merkel’in Berlin Senfoni Orkestrası konserine gitmesi, ya da Macron’un Charles Aznavour dinlemesi kimi ilgilendirir memleketlerinde… Olayı hangi gazeteci haber yapmaya kalkar… Öyle bir şey olsa, kimsenin okumayacağı gibi  “yılın saçmalığı” olarak afişe edilir kesinlikle…
 
Ama haber çok önemli bizde… Çağdaş tüm değerlere savaş açmış, maço bir dille siyaset yapan partili Cumhurbaşkanı ileriye doğru ülkeye çok zarar vereceğini bile bile toplumun en geri duygularına hitap eden bir retorikle siyaset yapıyor çünkü... Bu söylemle günü kurtardığı gibi çok da oy kazanıyor… Bir de kazın diğer ayağı var ayrıca… Toplumun farklı kesimleriyle dış dünyaya, zaman zaman da olsa şirin görünmesi gerekiyor… Farklı kültürlere değer verdiği algısı bu açıdan önem kazanıyor… Bu algı operasyonu için konsere gidip, sanatçıyı ayakta alkışladığı haberinin her yerde yer alması gerekiyor…
 
BUGÜNÜ KURTARMAK ONLARA YETİYOR
Algı operasyonlarının ötesinde dengeleri de bozuk siyasetin… Örneğin tüm partilerde lider sultası yaşanıyor… Erdoğan’ın karizmasının toplumda karşılığının olması, doğal olarak AKP’de çarpan etkisi yapıyor… İl-ilçe başkanları, milletvekilleri hatta bakanlar onun memuru gibi görev yapınca iradesi sorgulanamayan, söylediği her sözde keramet aranan bir kült ortaya çıkıyor… Tek adamın akşam dediği sabah konuştuğunu tutmasa bile ağzından çıkan her söz emir sayılıp, itirazsız hayata geçiriliyor… Aksi davranışların siyasi hayatlarının sonu olacağını herkes iyi biliyor…
 
Mecliste bir yasa görüşülüyor mesela… Aralarında ÇATES’in de olduğu 11 santral, 2021 yılı sonuna kadar Çevre Kanunu’ndan muaf olacak… Bunun Zonguldak halkı için “ölüm emri” olduğunu herkes biliyor… Sözde Zonguldak halkının TBMM’deki temsilcisi Polat Türkmen, Ahmet Çolakoğlu ve Hamdi Uçar, iradesini halktan değil de tek adamdan yana kullanıyor… Şirazesinden çıkmış toplumun bozuk dengelerine sığınarak bugünü kurtarmak onlara yetiyor… Yazın bir kenara: Tarihin tekerleği dönüyor… Hayat mutlaka normale dönecek ve onlar “Halk düşmanı” olarak geçecek tarihe… Er ya da geç…