Ah ulan şu insanlar biraz cesur olsa…

Değil yazmaya sokağa çıkmaya yüzleri olmaz bu adamların…

Ama olsun ben dahil her kim, kime gazeteci kimliğini kullanarak tehdit şantaj yapıyorsa…

Yağcılık yapıp avanta alıyorsa…

Haber yapıp ya da yapmayarak yolunu buluyorsa çıksın ortaya…

Siyasetteki seviye, medyada da Erhan Çakmak gibilerini peydahlıyor dönem dönem…

Bir zamanlar meşhur bir Tokai reklamı vardı…

“Çakar çakmaz çakan çakmak”

Erhan Çakmak da taşı bitmiş, umudunu birilerinin başparmağına bağlamış muhtar çakmağı gibi çakıyor zaman zaman…

Yanmayacağını bile bile!

Dün biri tesadüfen gevrek gevrek gülerek “Erhan Çakmak seni yazmış” diyene kadar haberim olmadı yazdıklarından…

Ve şuana kadar(saat 23.12) merak edipte bakmadım bile…

Geç de olsa okudum… Yine “çift gazete” hikayesini…

Erhan Çakmak çok merak ediyorsa çift gazete hikayesini patronundan öğrenebilir…

Okul arkadaşımın çalıştırdığı maden ocağının sahibi olan Erdoğan Demir’e beni nasıl sattığını, Osman Tutkun’un 4,5 yıl sonra masada yapılmış bir şakayı mahkemeye neden ve kimlerin baskısıyla taşıdığını, mahkeme başkanı Osman Tutkun’a “4,5 yıldır aklın neredeydi? O tarihte niye mahkemeye vermedin?” diye sorduğunda Tutun’un bildiği bütün yalanları unuttuğunu ve mahkemeden ceza almadığımı merak ediyorsa Erhan Çakmak’a bir kez daha anlatabilirim…

 

Gerçek manada Demirel’in “işini bilen” memurlarından olan Erhan Çakmak, dünkü yazısında sicilinin temizliğinden bahsetmiş…

 

Madem konuyu kendisi açmış, ben de küçük bir örnekle Erhan Çakmak’ın memuriyet hayatının gazeteciliği gibi ne kadar “temiz” olduğuna destek vereyim…

 

CHP’li eski Belediye Meclis üyelerinden biri aile şirketlerinin ruhsatını büyütmek için Zonguldak Belediyesi’ne gider. Ancak ortada bir sorun vardır. Belediye kayıtlarında yılların işletmesi ruhsatsız görünür. Erhan Çakmak, yıllar önce ruhsat için gelen işadamından ruhsat için gereken parayı alıp geri kalan işleri kendisinin yapacağını söyleyip gönderir. Bir süre sonra çağırı ve ruhsatı verir. Ama aynı ruhsat numarasında başka bir ticarethane bulunmaktadır. 3-4 yıl önce iş ortaya çıkınca olay kapatılarak yeni bir ruhsat tanzim edilir… İddiaya göre bu tür ruhsatların sayısı bununla da sınırlı değil. Erhan Çakmak, memuriyet  anılarında bu hikayeyi de yazmak isterse belge konusunda yardımcı olabilirim…

Benimle ilgili yazdığı her satırın hesabını yasal yollardan soracağımdan şüphesi olmasın…

Ama madem merak etmiş söyleyeyim, seçim dönemimde aldığım o ikinci el siyah arabayı “can dostum” rahmetli Emin Gülay’ın oğlu Ali Kemal Gülay üzerinden kredi çekerek aldım. Yani arabanın ruhsatı Ali’nin üzerine… Geçen ay ikinci taksitini ödedim.

Böylelikle altımdaki arabayı gördüğünde gözleri fal taşı gibi açılan ahaliye de bu vesileyle küçük bir izahat yapmış olayım…

Hep diyorum. Kimileri para biriktirir, kimileri dost!

Hep başkalarından dinledik ama…

Keşke, Kanal Z’ye canlı yayına çıkan siyasetçiler, Erhan Çakmak’ın hazırladığı programlara hangi koşullarda çıktıklarını bir anlatabilse…

Bir de, Yeni Adım’ın Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptığım yıllarda onun döneminde yaşadıkları ruhsat sorunları nedeniyle Erhan Çakmak’a hesap sormaya gazeteye gelen vatandaşları dinleseniz ne demek istediğimi çok daha iyi anlardınız.

Mustafa Özdemir aleyhinde yazılan her köşe yazısında çift maaş ikramiye verse yeridir Erdoğan Demir’in…

Saldırın saldırabildiğiniz kadar…

Ama siz değil patronunuz gelsin…

Tıpkı geçmişte olduğu gibi…

Sen git Songül Malkoç’u siyasetin babaannesi ilan et!

O zaten bununla mutlu oluyor…

Dün kendisine küfür eden, ağza alınmayacak sözler sarf eden medya kuruluşlarıyla bugün can ciğer olan Malkoç, Erhan Çakmak’ın vıcık vıcık yağ damlayan dünkü köşe yazısını okudukça eminim yağları erimiştir!

Yalanın ilacı zaman…

Erhan Çakmak ve onun gibi “ne kadar ekmek o kadar köfte” diyen tüm gazetecilerin ipliğinin pazara çıkacağı gün de gelir elbet…

Galiba sabretmeyi öğrenmekten başka çaremiz yok!

Bunlara uysa seri katil olur çıkar insan!