Kim derdi ki 6 ay önce ÇATES’e verdiği kömürün kalitesinin düşük oluşu nedeniyle kurumu zarara uğrattığı, haksız kazanç elde ettiği iddiasıyla şafak operasyonuyla beraberindeki 76 kişiyle gözaltına alınan Erdoğan Demir’in sahibi olduğu Demir Madencilik, 6 ay sonra aynı kurumun ihalesine girerek ÇATES’in yeni patronu olacak. 

Hem de dudak uçuran bir rakamla…

İnternet sitemizdeki dünkü köşe yazımın okunma oranına bakılırsa, Demir mağduru bir gazeteci olarak dün ÇATES ihalesiyle ilgili ne yazacağımı merak edenlerin sayısı bir hayli fazlaydı…

“Klasik solcu kafası” diyebilirsiniz ama biz taa en başından itibaren ÇATES’in özelleştirilmesine karşı durduk… Özelleştirme yanlıları ise mesele kendi menfaatleri söz konusu olunca en büyük özelleştirme karşıtı olmaz mı?

Bedelini yaşayarak ağır ödeyeceğimiz süreçte kimin haklı çıkacağının bundan sonra ne önemi var ki?

Cumhuriyetle birlikte yapılan sanayi devriminin ilk eserlerinden biri olan ÇATES, son ana kadar satışa seyirci kalan TES-İŞ Sendikası’nın sessiz ve acizliği yüzünden göz göre göre satıldı…

Satışa birkaç gün kala yapılan eylemde günah çıkaran TES-İŞ, Yatağan’daki direnişin onda birini bile gösteremeyerek bu satışın birinci derecede sorumlusu oldu… Önceki gün televizyonlarda canlı yayınlanan ÇATES ihalesini gözyaşlarıyla izleyen ÇATES işçisi eminim sendikadan bunun hesabını soracaktır…

Şüphesiz bu satışta, yöre milletvekillerinin günahı da büyük…

Ne birileri gibi “Zonguldak kurtuldu… Sen çok yaşa Demir Ailesi” goygoyculuğu yapacağım…

Ne de geçmişte ve halen Demir Grubu’nun gazetemize yönelik linç girişimi nedeniyle böylesine büyük bir ihaleyi intikam duygusu ve kişisel hırslarımla yorumlayacağım…

Ama bu endişelerim olmadığı anlamına da gelmez!

Mesela, ben konsorsiyuma katılan diğer 14 maden şirketinin bu fotoğrafın içine girebileceğini zannetmiyorum… Şuana kadar konsorsiyuma üye maden şirketlerinin 1 dolar dahi vermediğini düşünürsek, o zaman akıllara şu soru gelmez mi:

Bu nasıl ortaklık?

Tüm iyi niyetimizle gerekli olan 351 milyon doların yüzde 80’inin finans şirketlerinden karşılandığını düşünürsek, geri kalan yüzde 20 yani 70 milyon doları kim verecek?

Korkarım ki, bir ayağı topal olan bu ortaklıkta öküz ölür, ortaklık bozulur!

Umarım yanılan ben olurum…

Kötü örnek gösterip karamsar bir tablo çizmek derdinde değilim ama, Filyos Ateş Tuğla’nın özelleştirilme hikayesi de böyle başlamamış mıydı? Ogün iyi niyetli hisse alan işadamları bugün nerede? Filyos’un bugünkü sahibi ve içinde bulunduğu mali tablo ne?

Dünkü yazıma gelen eleştirilerin büyük bir bölümü, en çok bu endişelerimi işin başında dile getirmemden yakınıyor…  İyi de olan olduktan sonra yazmanın manası ne?

Nasrettin Hoca misali testi kırılmadan söylenmek bazen, olası olumsuzlukların önüne set çeker…

Halkın Sesi, bundan sonraki süreçte Zonguldak adına ÇATES konusunda yerli maden şirketlerinin denge çubuğu ve emniyet subabı olmaya devam edecek.

Madem ÇATES satıldı…

En azından bu küçük bir azınlığın değil, en başında konuşulduğu gibi tüm maden şirketlerinin kontrolünde olsun…

Satışa kadar ÇATES ihalesini “vatan millet Sakarya” meselesi yapıp, ihaleyi aldıktan sonra “Parayı veren düdüğü çalar. Biz ne dersek o olur” demek nur topu gibi bir Filyos Ateş Tuğla Fabrikamız daha olduğu anlamına gelir!

Umarım düne kadar şehir adına ÇATES’in satışını Zonguldak’ın kırılma noktası olduğunu söyleyip birlik beraberlik mesajı verenler, yarın bir gün kişisel menfaatleri için ağız değiştirmez!