''Çaycuma'' benim için sihirli bir isimdir. Bu ismi duyduğum zaman gözlerim parlar ve ilginç bir mutluluk hissi tüm vücudumu kaplar. Çaycuma hapşırsa ben hasta olurum! Öylesine Çaycuma aşığıyım. Çünkü ben Çaycuma'nın Yakademirciler köyünde doğdum. Çocukluğum orada geçti. İleriki yıllarda da Çaycuma'dan hiç kopmadım. Maden ocaklarında da uzun yıllar yine Çaycumalılarla omuz omuza çalıştım. 
    Bir maden işçisi olan babam yedi çocuk büyüttü. Bu köydeki evden, Çaycuma'nın çıkardığı ilk ve tek genel müdür olan benim dışımda, bir kardeşim milletvekili, bir kardeşim doktor ve bir kardeşim de avukat çıktı.
   Peki bunları niye anlatıyorum? Gördüğünüz gibi Çaycuma'da doğup büyüdüm. Ailecek Çaycuma'nın ekmeğini yiyerek bu günlere geldik. Çocukluğumun ve gençliğimin en güzel anıları Çaycuma ile ilgilidir.
   Kısacası Çaycuma benim için çok önemlidir.
   Fakat Allah'ın her türlü güzelliği ve nimeti verdiği bu güzel ilçe, bu nimetleri yakın zamana kadar bir türlü değerlendirememiştir. Çünkü halkı,özellikle mükellefiyet dönemlerinde zorla kömür ocaklarına sokularak köle gibi çalıştırılmış; bu yüzden de fakir ve eğitimsiz bırakılmıştır. Kendilerine adeta  madencilikten başka seçenek bırakılmadığı için ilerlemeyi sağlayan diğer mesleklere yönelememiştir. Ayrıca kömür ocaklarında binlerce şehit vermiş; şehit olmayanların bir kısmı da hastalanmış veya malul kalmıştır.
   Gördüğünüz gibi, buraya kadar karanlık bir tablo çizdim.
   Ama son yıllarda Çaycuma'ya yaptığım ziyaretlerde gördüm ki Çaycuma çok değişmiş. Neredeyse tanıyamadım. O köy görünümlü, klasik Orta Anadolu kasabalarına benzeyen Çaycuma gitmiş; yerine sanki Avrupai bir kent gelmiş! 
   Tabii ki bir Çaycumalı olarak gurur duydum!
   Ben bu mucizeyi bekliyordum. Çünkü Çaycuma doğası ile, denizi ve nehri ile, kara yolu - tren yolu - deniz yolu ve hava yolu ile dünyada ender rastlanacak bir potansiyele sahip. Yani un var, yağ var, şeker var; bir tek bunlardan helva yapacak usta lazımdı.
   Baktım ki kollar sıvanmış helva yapılıyor..  Çaycuma cazibe merkezi haline gelmeye başlamış.. Demek ki Çaycuma ustayı bulmuş dedim kendi kendime..
   Biraz Çaycuma'yı dolaşıp biraz da vatandaşlarla sohbet edince; bu mucizeyi gerçekleştirenin Belediye Başkanı Bülent Kantarcı olduğunu anladım. Kendisini tebrik etmeyi bir borç bildim. Makamına giderek hem tebrik ettim hem de kendi adıma teşekkür ettim.
   Sonraki yıllarda da Bülent Kantarcıyı takip ettim. Çaycuma'ya gidenlere veya Çaycuma'dan gelenlere Çaycuma'yı sorduğumda;çok önemli bir çoğunluğun Çaycuma'dan ve onu değiştiren Başkandan övgüyle bahsettiklerine şahit oldum. 
    Demek ki Başkanda var olduğunu gördüğüm vizyon, bilgi ve tecrübe birikiminin azim ve disiplinle birleşmesi başarının şifreleri imiş.
    Tüm bunları yazmamın nedenine gelince; önümüzdeki mart ayında mahalli idarelerin seçimi var. Yeni belediye başkanları seçilecek. Veya eski başkanlar yeniden seçilebilecek. Partiler aday tespitine başladılar bile.. 
   Tabii ki CHP de adayları belirlemeye başladı. Hatta Zonguldak'taki bazı belediyelerin başkan adaylarını da şu ana kadar tespit ettiğini görüyorum. Bu belediyelerin içinde Çaycuma'yı henüz göremedim. Bülent Kantarcı gibi başarılı bir belediye başkanının yeniden aday gösterilmesinde neden tereddüt edildiğini yadırgadım doğrusu....
   Konuyu biraz araştırdığımda;Başkanın başarılı bulunduğu konusunda genelde bir ittifak oluştuğunu; ama bazı mahalli parti yöneticilerinin başkanı istemedikleri sonucunu çıkardım. Galiba bu nedenle Başkanın adaylığının ilanı gecikiyor sanıyorum
   Peki neden istemiyorlar? Başarısız mı? Hayır, çok başarılı! Hırsızlığı, yolsuzluğu var mı? Yok! Ahlaki durumunda veya huylarında eksi bir şey var mı? Kat'iyen!
   O halde sorun ne? Sorun şu imiş: Partililerin işini yapmıyormuş! Parti yöneticilerine fazla itibar etmiyormuş!
   Bunun meali şu: Partilileri kayırmıyor ve mahalli parti yöneticilerine yalakalık yapmıyor!
  Yahu bu CHP adam olsun diye bekliyoruz ama bir türlü adam olmayacak! (Bu arada, halen aidatını tıkır tıkır ödeyen bir CHP üyesiyim. Hatırlatırım!) CHP çok uzun yıllardır bu ilçede belediye başkanlığını kazanamamış.. İlk defa Bülent Kantarcı sayesinde kazanmış.. Merkezde büyük bir olasılıkla belediyeyi AKP'ye kaptıracak... Şimdi durup dururken de kazanılmış bir belediyeyi büyük riske sokacaksınız.. Bu sizce akıllılık mı?
   ODTÜ'de okurken bizim de rektörümüz olan Erdal İnönü arkadaşları ile bir lokantaya gittiğinde; ne yemek istediklerini soran garsona, boşuna ''Yemeğe gerek yok. Biz zaten birbirimizi yiyoruz!'' dememiş.
   İşte bu yüzden CHP halkın gözünde kavgacı parti görünümünde..Bu yüzden bu partide lider veya potansiyel lider yetişmiyor.. Çünkü herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. 
   Tıpkı Çaycuma'da olduğu gibi! Bazıları, ''Milletvekili olabilmem için öne çıkmam lazım. Bunun için de Bülent Kantarcı'yı yemem lazım!'' düşüncesindeler muhtemelen! Ne yazık ki Başkanın tekrar aday gösterilmeme ihtimaline başka makul bir sebep göremiyorum.
   Diyelim ki; Bülent Kantarcı tekrar aday gösterilmedi.. Başkası gösterildi ve seçim kaybedildi.. Bunun faturasını kim ödeyecek?
   Bir kere başka bir adayla CHP'nin seçim kazanacağını sanmıyorum.. Zaten çok uzun yıllardır kazanamamış.. Son seçimi de kıl payı kazanmış..
   Bir de şu var: Eğer ben bu halkı tanıyorsam - ki çok iyi tanıdığımı iddia ediyorum - Bülent Kantarcı aday gösterilmediği takdirde; başarılı bir başkanın tekrar aday gösterilmediğine tepki olarak bir kısım CHP'liler gidip başka partiye oy vereceklerdir. Bu yüzden zaten bıçak sırtındaki denge AKP'ye dönecektir. Demedi demeyin!.
   Peki faturayı kim öder? Başkana şimdi karşı olanlar nasıl olsa türlü bahanelerle kendilerini kurtarmaya bakarlar. Kimisi geleceğini kaybedebilir bu arada..
   Ama esas büyük faturayı genç milletvekilimiz Deniz Yavuzyılmaz öder! Çünkü o bölgeden kendisi sorumludur. Diğer milletvekili Ünal Demirtaş'da kendisini kurtarır. ''Ben Ereğli tarafından sorumluyum.'' der geçer!
   Deniz Yavuzyılmaz'ın Bülent Kantarcı'ya sıcak baktığını biliyorum. Ama bazı dinozorları aşması lazım. Eğer aşamazsa ve Çaycuma gibi kazanılmış bir belediye kaybedilirse bilsin ki, bırakın Zonguldak'taki dinozorları, parti genel merkezi bile faturayı kendisine çıkarır. 
   Daha çok genç ve dinamik bir milletvekili. Zonguldak ondan çok şey bekliyor. Siyasi geleceğini çok iyi hesap etmesi lazım. Sonra yazık olur.
   Değerli okuyucular,Bülent Kantarcı babamın oğlu değil! Akrabalığım da yok. Çaycuma Belediyesi ile de hiç işim olmaz! Benim derdim, çok sevdiğim Çaycuma'ya bu kadar hizmet eden, güzelleştiren bir değerin, bazılarının kıskançlıkları ve kaprisleri yüzünden harcanmaması. Gönlüm buna razı olamazdı..
   Temennim odur ki çok sık hata yapan CHP inşallah bu sefer hata yapmaz!