Endişeyle izliyoruz, Covid 19, dünyanın her yerinde taarruza geçti, insanların toplulaşmasının önüne geçilmemesi bunun en büyük nedeni elbette. Malum, kapitalizm denen insanlık düşmanı sistemin çarkları insan kanıyla dönüyor. “Zorunlu köle” milyarlarca emekçinin “daha çok üretim” için tezgâh başında tutulması, salgını, kontrolsüz şekilde büyütüyor. Her alanda olduğu gibi salgında da sayılarla oynanarak yalancı cennete çevrilen Türkiye’deyse krizden çıkmak isteyen AKP her yere saldırıyor...
 
OHAL yasaklarını rutine çeviren AKP’nin kurnazları, emekçileri virüse karşı çaresiz bıraktığı yetmezmiş gibi, bir de, kıdem tazminatlarını gasp etmeye çalışıyor. İlginç bir durum var ortada: Krizin yükünü sırtına sarıp, haklarını budadığı emekçiler, sosyolojik tabanını da oluşturuyor. DİSK, KESK ve Türk-İş’e bağlı birkaç sendika dışındaki tüm işçi örgütleri arka bahçeleri bu yüzden. Bu haldeki emek cephesi kendilerine yönelen saldırıyı durdurup, AKP ile ilişkilerine yeni bir yön verebilecek mi, göreceğiz…
 
EMEKÇİLERİN HAKLARINI GASP EDEN TORBA YASA DOĞAYI DA TALAN EDİYOR
Krizden çıkışın bir diğer yolu, doğanın talanı olarak görünüyor. Gündemindeki yasa çıkarsa Erdoğan’ın izniyle kurulan enerji şirketleri tüm kanunlardan muaf olacak mesela. Sahalarının dışına taşanlardan hesap sorulmayacağı gibi imtiyaz alanlarının dışında da tesis kurabilecek. Lastik ve çöp yakarak elde edilen enerji “yenilebilir kaynak” sayılıp desteklenecek. Kamu denetimi ortadan kaldırılırken, tüm yetkiler tek elde toplanacak. Ekolojik yıkım politikaları nasıl tarif edilir ki başka…
 
Dünyada da değişim sancıları yaşanıyor. Akıl alamaz görgüsüzlük, küstahça tavır ve lümpen bir dille herkese ayar vermeye çalışan Trump gitti, Joe Biden geldi yerine. Emperyalist ülkelerin başkanla birlikte politika değiştirmeyeceğini bilecek kadar deneyim sahibiyim. Ama memnun olmadım desem yalan olur. Bu sonucun ülkelerini faşizmin insanlık dışı diliyle yöneten çağdaş diktatörlere bir mesaj olduğunu da düşünüyorum. “Değişimin ilk adımı olur mu” sorusu ise umut çoğaltıyor içimde…
 
TİMUR SELÇUK DUYARLILIKLARINI İNCELTİP, DAHA İNSAN KILAN MÜRŞİDİYDİ HEPİMİZİN
Açık söyleyeyim, Biden’ın kimi sözlerini de önemsiyorum. Kampanya boyunca salgınla etkin mücadele edeceğini söyleyen Biden, zafer konuşmasında, sistemik ırkçılıkla savaşacağını da ifade etti. Tıpkı, asgari ücretin artırılacağı, yeşil ekonomiye daha fazla yatırım yapılıp Paris İklim Anlaşması’na geri dönüleceği gibi ülkedeki azınlıkları destekleyen politikalar uygulanacağı sözleri de su serpti yüreğime. İhtiyatlı bir iyimserlikle söylüyorum: Umarın havada kalmaz da, daha iyi bir dünyanın kapısı aralanır…
 
Ülkede ve dünyada altüst oluşun emareleri belirirken, sesi ve müziğiyle içimizdeki başka dünya hayalini diri tutan Timur Selçuk da ayrıldı aramızdan. Bizim kuşak eşit, adil ve özgür bir ülke idealini onun sesiyle nakşetti içine. İlk aşkların heyecanı kadar, estetik duygusu, müzikalite, sanatsal hazlar gibi kavramları da onunla tanıdı. Timur Selçuk duyarlılıklarını inceltip, daha insan kılan mürşidiydi hepimizin. Tıpkı geçip giden gençliğimiz gibi, yerine hiçbir şeyin geçyeceği büyük boşluğun adı şimdi…