Zonguldak çok bahtsız bir yer. Dünyanın her yerinde kamu kurumları doğal, kültürel varlıkları büyük bir kıskançlık ve görev bilinciyle korurken, bu görev, duyarlı 3-5 vatandaşa düşüyor bizde. Devlete çöreklenen, koruma-kullanma dengesinden bihaber kadro doğal varlıkları tarumar ediyor, önüne gelen kentsel varlığı gözü kara şekilde yıkarak kenti değerlerinden arındırmaya çalışıyor. Köklerinden koparılıp geçmiş gelecek ilişkisi yok edilen Zonguldak, belleksiz bir kişi gibi ortalıkta bırakılıyor…

Yazmaya gerek var mı bilmiyorum, plansızlığın şahikasına ulaşmış bir yerde yaşıyoruz. İmarı ülkenin en kötü kenti olan Zonguldak’ta, yaşam kalitesi, bir de, bu yüzden yerlerde sürünüyor. Her kararın günübirlik alındığı kentte, her şeyde bir olmamışlık duygusu yaşanıyor. Çok övünülen Kilimli tünelleri kavşağı macera parkuru gibi mesela. Kozlu ve Tıp Fakültesi kavşakları sıradan insanlara “pes” dedirtirken hastanenin yer seçimi ve otopark sorunu literatüre girecek planlama hatası taşıyor…

ODTÜ RAPORU ÇOK BAŞKA ŞEYLER SÖYLÜYOR

Çok yazıldı, benim de yazmamda bir beis yok, 1950’lilerde yapılan Fevkani Köprü ise, plansızlığın şahikasına çıkmış kentte, bir planlama ve mühendislik harikası olarak göz kamaştırıyor. 70 yıldır görevini kusursuz yapan benzersiz köprü, yıkım ekibince yok edilmeye çalışılıyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının verdiği “riskli yapı” kararının arkasına sığınan cellatlar, kamuoyunun sessizliğinden de yararlanarak, kenti kaosa sürükleyecek adımı atmakta kararlı görünüyor…

Turgut ağabeyin (Aydın) temin ettiği hem ODTÜ, hem de bahse konu raporu dikkatle inceleyen biri olarak iddia ediyorum, siyaseten alındığına vücudumun her zerresiyle inandığım “riski yapı” kararı şaibeli kesinlikle. 2014 yılında hazırlanan ODTÜ raporunda, köprüde, yerel çürümeler dışında ciddi bir sorun olmadığı söylendiği gibi, güçlendirmek için hangi noktaya nasıl bir uygulama yapılacağı saç kalınlığına, boyutuna kadar bildiriliyor. Dahası depreme dayanmama bir riskin olmadığı söyleniyor…

FÜTURSUZLUKLARI KAMUOYUNUN SESSİZLİĞİNDEN GELİYOR

Yıkıma esas raporda güçlendirme yerine yıkımın neden tercih edildiğini açıklayan evlere şenlik ifadelerse kan donduruyor: “Amerikan Köprü Güçlendirme Şartnamelerinde, 50 yaş üzeri köprüler için güçlendirme yerine yıkım ve yeni köprü yapılması daha ekonomik çözüm olduğundan gündemimize gelmiştir. Bu köprünün güçlendirme yıkım ve yeniden yapımı daha uygundur.” Aklı bir parça başında olan herkese soruyorum, sonuç cümlesi bu olan bir rapor, bilimsel değer taşır mı sizce?

İşin ciddiyetini anlatabilmek için not ediyorum buraya: ODTÜ raporu 360 sayfadan oluşuyor. Epey bölümünü de koca koca fotoğraflar, çeyrek sayfayı bile doldurmayan tablolardan oluşan yıkıma esas rapor ise 96 sayfada bitiyor. Kesinlikle eminim ki, yıkım cellatları kentimizin alametifarikası olan bir varlığı uyduruk bir raporun oldubittisiyle ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu fütursuzlukları da, kentin sessizliğinden geliyor. Akademiden zaten hayır yok da, toplumsal muhalefet neden susuyor…