Dün Zonguldak Emniyet Müdürü Osman Ak’ı şehir merkezinde elleri otomatik silahlarının tetiğinde yürüyen iki korumasıyla görünce bugünkü yazımın başlığı “İç savaşa doğru” olmalı dedim içimden…

Ruanda’da, Tutsi ve Hutu kabileleri arasında yaşanan tarihin en büyük soykırımı kadar olmasa da  benzeri bir katliam yaşanıyor  Ortadoğu’da…

Egemen güçlerin petrol ve su savaşlarında en etkin stratejisi; iç savaş yaratma taktiği…

Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak’ta kitle imha silahları olduğunu bahane ederek ülkede taş taş üstünde bırakmayan Amerika, binlerce Iraklının öldürüldüğü savaş sonunda kitle imha silahlarını bulamadığını açıklamıştı…

2003’deki Amerika’nın Irak’ı işgali, etnik ve mezhepsel bölünmeyi körüklemiş, milyonlarca insanı vatanından etmiş, mülteci olarak yaşamaya mahkum etmişti…

Dünyaya rezil olduğu gibi yaklaşık 5 bin askerini Irak’ta kaybeden Amerika, o tarihten sora Ortadoğu’da mezhep ve etnik kimlikler üzerinden çatışmalar yaratıp muhalif güçlerine silah ve para  verip  elleriyle besledi…

Bugün Türkiye’de yaşanan kaos ortamının altyapısı, yakın tarihte dünyayı kasıp kavuran ‘Arap Baharı’yla aynı senaryoyu içeriyor…

Siyasi çatışmalar yüzünden zor günler yaşayan Türkiye, şimdi de etnik çatışma ile iç savaşa sürükleniyor…

Ülkenin her köşesinde sistemli bir “Kürt” düşmanlığı körükleniyor…

Halbuki, hangimizin iyi kalpli, misafirperver bir Kürt komşusu olmadı ki…

Kim bilir kaç milyon insan Kürt kökenli asker arkadaşıyla hala görüşüyordur…

Güneydoğu’ya gidip de “Kürtler hakkındaki önyargılarım tamamen değişti” diyen o kadar çok insan tanıyorum ki?

Yıllarca “En iyi Kürt ölü Kürt’tür” , “Kürt sorunun çözümü Güneydoğu’yu benzin döküp yakmak” gibi nefret söylemleriyle beslenen sözde milliyetçiler, farkında olmadan yıllarca birbirinden kız alıp, kız veren insanları birbirine düşürdüler…

Tabi bunun yanında bölge insanının Kürt milliyetçiliğini sömürerek terörden beslenen, Türk düşmanlığını tetikleyen, gencecik insanları zorla dağa çıkmaya mahkum eden siyasetçiler ve onların uzantıları örgüt militanları da bu ayrışmayı hızlandırdı…

Bugün, 77 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına tarihi bir sorumluluk düşüyor…

Birincisi öldürmekle Güneydoğu sorunu çözülseydi 30 yıldır çözülürdü…

İkincisi siyaset yapan ve Kürt kökenli vatandaşlarımızı temsil ettiğini iddia eden bir parti, şiddeti bir yöntem olarak benimseyemez, silahların gölgesinde barış isteyemez…

Yaşanan terör olaylarından Kürt kökenli yurttaşlarımızın tümü sorumlu tutulamaz…

Güneydoğu sorunu hakkındaki düşüncelerimizde farklılıklar olan araştırmacı-yazar Osman Günay, tam da yaşadığımız kötü günlerde Martin Luther King’in o çok bilinen ama eskimeyen sözünü paylaştı:

“Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı öğreneceğiz, ya da aptallar gibi hep beraber yok olacağız.”

Çok uzaklara gitmeye gerek yok…

En yakın örneği Suriye…

Arap Baharı…

Irak işgali…

Tarihten ders almayan milletler, er ya da geç günün birinde yine o tarihle yüzleşmek zorunda kalırlar!

Umarım Türkiye, yüzleşmek zorunda kalmaz!