Yazı yazmak çok kolay bir iş değildir. Bazen en basit konuda bile yığılır kalırsınız. Beyninizde kelimeler uçuşur. Cümleyi yazıp silersiniz. Yeniden yazarsınız onu da silersiniz.
 
Bu ülkenin en yardımsever, en projeci, en sosyal insanlarından birine daha pencere açacağım. Işık tutacağım. Kendisi hakkında dijital dünyada yayınlanmış yüzlerce yazı, haber, yorum buldum. Herkes O’nun bir yönünü kısaca anlatmış.
 
Çoğunluğun bildiği bir hikaye vardır. Görme engellileri (kör) file dokundurtmuşlar. Kimisi yılan demiş, kimisi kumaş demiş, kimisi duvar demiş vb. İşte Orhan Bey de aynen bu hikayede olduğu gibi yansıtılmış.
 
Daha önce de bir kaç yazımda ifade ettim. Asırlardır bu topraklarda yenilik, reform, inovasyon, AR-GE, proje, üretim, çalışma, alın teri diyenlerin kafası kopartılmış. Üretim unutulmuş. Her şey devlet babadan beklenir olmuş...
 
Eski köye yeni adet getirenler, sürüden ayrılanlar, icat çıkaranlar paçasından tutulup yok edilmiş. Bir çok bilim insanımız, fikirleri ezildiği için dış ülkelere kaçarak orada başarıya ulaşabilmiş.
 
Çok bilge bir emekli öğretmen arkadaşıma (Arif Yeşilbağ Bey) Orhan Uçar Bey hakkında ne biliyorsun diye sordum. Aynen şunları dedi: “Bizim köylüdür. Mükemmel bir insandır. Servetinin çoğunu hayır işlerine harcadı, harcıyor. Bolu’nun gurur duyması gereken insanlardandır vb.”
 
Bugün ise yine değerli bir insan olan Sayın Sabahattin Kocadağ Bey’e O’nu sordum. “Bir zaman, yöneticisi olduğum Kıbrıscık Spor Kulübü maddi bakımdan zora düşmüştü. Orhan Bey’i aradım. Durum bu dedim. Hemen .... TL yardımda bulundu. Ender rastlanan insanlardandır” dedi.
 
Orhan Uçar Bey ile bir kere el sıkıştık. İki kere de telefon ile görüştük. Sosyal medya üzerinden yaptığı analizleri de çoğu zaman çok isabetli buluyorum...
 
Bolu’nun yoksul bir köyünden çıkıp, tam bir keşmekeş, cangıl olan İstanbul’da, üstelik de mafyatik özellikli tekstil sektöründe tutunmak, isim yapmak kolay iş değildir.
 
Yarım asıra yaklaşan süreçte sıfırdan başlayıp büyük işler yapan bir işinsanı olmak, ekonomisi sürekli zikzaklar çizen bir ülkede mucize olarak görülmelidir. Doların, faizin, borsanın ne olacağı hiç bir zaman net değildir. Ekonomide son 50 yıldır sürekli bir fluluk vardır. 70’lerde piyasada hiç bir şey yoktu. Ekonomi dışa kapalı ve korumacı idi. Yaşı 50’den fazla olmayanlar o yılların kör günlerini anlayamazlar...
 
1980’den sonra Türkiye kabuk değiştirdi. Kötü şeyler de oldu mu oldu. Ama dünya ekonomisinin dişlileri arasında esamisi okunmayan bir ülke idik. Kuru üzüm, incir, portakal, pamuk dışında satacak ürünümüz bile yoktu. Bugün 200 ülkeye mal satan, dünyanın 16-18. ekonomik büyüklüğüne erişmiş bir devletiz.
 
Bu büyümede tekstil sektörünün katkısı Prof. Kenan Mortan’a göre yüzde 50-60’tır.
 
Neyse fazla ayrıntıya girip kafanızı karıştırmayayım. Bu yazının konusu ekonomi-politika değil. Anadolu topraklarının yetiştirdiği, kökü dışarda olmayan, sürekli olarak ülkesini düşünen değerli insan Orhan Uçar Bey’i sadece yerel bazda değil ülke çapında tanıtmalıyız. Medyada yer almasını sağlamalıyız. Örnek girişimci olarak gençlerin önüne koymalıyız.
 
Kendisini geniş bir kesim tanıyor ama 83 milyon da tanımalıdır derim...
                                                                                                                                                                         
O Bir Dehadır…
 Onu tanımayan bu dünyadan geçtim demesin. Özelliklerini say say bitiremezsiniz. Kendisiyle bir kere sohbet etme imkanım oldu. Ama tüm çalışmalarını 35 yıldır takip ederim.
 
Ülkemizin ennnnnnn değerli insanlarındandır. O’nun üzerine çıkabileni henüz tanımadım. Yerel ve ulusal medyada hakkında çıkan haberlerin, yazıların ucu bucağı yoktur.
 
Kendisi benim rol modellerimdendir. Gazeteciliği, yazarlığı, karikatüristliği, ressamlığı, aşçılığı, mimarlığı, tarihi, yerel kültürü, beslenmenin inceliklerini bu kişi kadar detaylı bilen başka bir insanımız maalesef yoktur.
 
83 milyon insan yeteneğe göre sıralansa Yurdaer Bey ilk 1000 arasına mutlaka girer.
 
Kendisi ile ticari, siyasi, ekonomik bir bağım yoktur. Yıllarca gazete yazılarını takip ettim. Bu kadar geniş yelpazede nasıl çalışabildiğini de hala çözebilmiş değilim.
 
Dağkent’e yapmış olduğu camiyi saatlerce inceledim. 5 kıta dolaşılsa böyle özgün ibadethane bulmak zordur. Ancak ilimizin insanlarının yüzde 99,9’unun, O’nun ne büyük bir cevher olduğunun farkında olduğunu sanmıyorum.
 
Bu topraklarda çok yetenekli insanlar yok sayılır, görmezden gelinir…
 
Yurdaer Bey’in inşa ettiği iki çok katlı konutu da (apartman diyorlar) yakından inceledim. Ben müteahhitim diyen zevatın bu binaları görmeleri durumunda intihara meyilli hale gelecekleri kanısındayım.
 
Heykeli dikilecek insan olan Yurdaer Bey’in çarşı içindeki ve şehir dışındaki mutfak sanat merkezlerinde de bulundum. Söylemesi ayıp yemek de yedim. Her bir işyeri müze gibiydi. 81 vilayeti dolaşsanız böyle lokanta bulamazsınız.
 
E-5 kenarındaki olağanüstü tesisinin bazı tatsız tablolar çizdiğini basından okumuştum. Son durumu hakkında bilgim yok. Umarım yoluna girmiştir her şey…
 
https://mail.yurdaer.com şeklindeki kişisel web sitesini mutlaka inceleyiniz. Bu insanı çocuklarınıza örnek olarak gösteriniz. Okullara davet edip konuşturunuz. Böyle kıymetli bir insanın bir daha dünyaya geleceğini sanmıyorum.
 
Bu cümlelerime yalakalık diyen varsa evet yalakayım. Yurdaer Bey’den çıkar elde etmek için bunları yazıyorum desem de inanmayın. Kendisi insanüstü bir kişidir. Ne demek istediğimi bilge insanlar çok iyi anlayacaktır.
 
Türkiye’de 100 bin kadar cami var. En farklı olanı Sayın Yurdaer Kalaycı Bey’in yaptığıdır. Birbirinin tıpkısı, plastik gibi duran camilerimiz ne yazık ki çok fazla var.
 
Sözü fazla uzattım. Yurdaer Bey’i tanımadan bu dünyadan gitmeyiniz.        
 
 
 
 
Web dünyasının öncülerinden            
 
Bazı insanlar çok büyük işler başarmasına rağmen hep sessiz kalmayı tercih ederler.
 
Sizlere kısaca tanıtacağım Onur Murat Nazlımoğlu ipek böceği gibi sessizce kozasını örerek web dünyasında büyük işler başarmış bir insanımızdır.
 
20 yıl kadar önce elektronik eğitimi aldı. Hiç abartmıyorum, öğrenciyken bile sanki 40 yaşında bir insan gibi olgun ve disiplinliydi.
 
Okulu bitirdi. Bilişim üzerine işler yapan bir firmada bir iki sene çalıştıktan sonra kendi şirketini kurdu.
 
Küçük bir ofiste “web sunucu, grafik ve site işleri” yapmaya başladı.
 
Sessiz ve derinden giderek bir çok müşteri edindi. Şu anda ülkemizin en güvenilir web şirketlerinden biri durumundadır.
 
İnsanlara saygılı ve ölçülü bir uslup ile hitap eder. Kültürden, sanattan, bilimden, teknolojiden hiç kopmamıştır. Ona her zaman ulaşmak mümkündür. 7 gün 24 saat çalışır.
 
30 yıllık öğretmenlik yaşamımda gururla arkasında durabileceğim, referans olabileceğim 5-10 öğrenciden biri olmuştur.
 
İnsanların çoğunun daha e-posta adresinin olmadığı, internetin çok yaygınlaşmadığı, sosyal medyanın hiç olmadığı günlerde web sitesi işleriyle uğraşıyordu.
 
İlk web sitemi yaparken kendisinden çok yardım aldım.
 
Hiç bu konularda eğitim almamasına rağmen HTML, ASP, PHP vb. gibi dillerle çalışmayı nasıl öğrenmiş olduğunu hala çözebilmiş değilim.
 
Çağımız dijital teknolojilerin egemenliği altında ilerliyor. Kim ne derse desin 21. yüzyıl elektronikçilerin hakimiyetinde geçecek.
 
Elektronik ve bilgisayar bilmeyen toplumlar ya köle olacak ya da yok oluşa doğru ilerleyecek.
 
Web sitesi konusunda sıfır bilginiz olsa bile Onun geliştirdiği bir uygulama (arayüz) sayesinde kısa sürede kendi sitenizi oluşturabiliyorsunuz.
 
Ülkemizin bilişim (İT) konusunda yükselmesi Murat Bey (omn.com.tr) gibi çalışkan insanlar sayesinde daha hızlı olacaktır.