İçimin kıyıları kederli ve çıkmaz bir sokakta kayboldum yine. Yarınlarımızı kirletiyor birileri, kıymetlilerimizi gözden çıkartıyor yine o iflah olmaz birileri.
Şu kitle iletişim araçlarının bir avazdan haykırdığı kepazelikler daha neden nasıl demeden, öfkesi geçmeden nasıl da ışık hızıyla unutuluyor. Bu vurdumduymazlığımızı açıklayabilen var mıdır ki bu saçmalıkların zavallıları olduğumuzla yüzleşmek, tam da bu noktada donup kalmak.
Söyleyecek sözü olanların bile dilinde korkudan olsa gerek kuruyup kalan kelimeler, gözlerde gizlenen utanç verici gerçekler.
Bana dokunmayan dediğimiz yılanları beslediğimizin farkına iş işten geçtikten çok sonra varıyoruz. Beynimizdeki zehirlenmeler belli ki durduk yere olmuyor, yok saydıklarımız önemsemediklerimiz yok ediyor zamanla bizi.
Birbirini anlamayanların çoğalması değil sadece mesele birbirini harcayanların çoğalmasında galiba asıl mesele.
Nasıl isterdim şu satırlara dünyanın güllük gülistanlık bir yer olduğunu yazabilmeyi.
Yaşanası güzellikleri doya doya yaşamak herkesin hakkı diyebilmeyi.
Nasıl isterdim insanların iyi niyetlilerinin sanıldığından çok daha fazla olduğunu yazabilmeyi.
Fakat yara kanıyor işte, dil kendine bile zehir akıtıyor, neden mi gündemin kurşundan ağır olan gelişmelerinin neticesinde. Daha kaç çocuk ve daha kaç anne kurban gidecek ki farkına varılabilmesi için. Burnumuzun dibinde olan gelişmeleri bile göremiyor sahtekârlık bürünmüş gözlerimiz.
Çocukların güvende olduğunu, kadınların önemli, özel olduğunu haykırabilmeyi nasıl isterdim.
Yaşam standartlarının eşit olduğunu, açlıktan ölen çocuklar yok artık diyebilmeyi nasıl isterdim.
Devletlerin çocuklarına sahip çıkabildiğini, onların haklarını koruduğunu, canlarını kıymetli saydığını söyleyebilmeyi nasıl isterdim.
En önemli yatırımı çocuklara yaptığını, onları sahiden de önemsediğini ve geleceğinin teminatı olarak çocuklara sahip çıkabildiğini, bunun için var gücüyle uğraş verdiğini söyleyebilmeyi hepsinden çok isterdim.
Bütün anne babaların çocuklarını büyütürken onlara sahiden de önem verdiklerini söyleyebilmeyi,  sokaklarda, hiç de güvenli olmayan yerlerde, onların sırtından geçinen bencil, kişiliği oturmamış ebeveynler olmadıklarını söyleyebilmeyi de çok isterdim.
Kız çocuklarını başlık parası adı altında satan zihniyetin eskilerde kaldığını söyleyenlerin suratına koca bir tokat patlatabilmeyi, günümüz dünyasında da kadınlar üzerinden ve dahası onların bedenleri üzerinden para kazanan şerefsizler olduğunu avazımın çıktığı kadar bağırabilmeyi, bunu da çok isterdim.
Kadınları dilinden düşürmeyen hadsizlerin, bir çocuğun bedeni üzerinden konuşan dillerini kesebilmeyi, onları din öğretileri üzerinden işlerine geldiği gibi kullanmalarını da haykırabilmeyi çok isterdim.
Biz büyüdükçe kirlenen beynimizin ne kadar tehlikeli bir canavara dönüştüğünü itiraf edebilmeyi isterdim. Kirlenen beynimizin eline geçirdiği fırsatlarda dünyayı kirlettiğini ve budan keyif aldığını söyleyebilmeyi de çok isterdim. Çok şey söylemek isterdim ancak dilimde kuruyor kelimeler, sebebi ne acaba?