Hepimiz bambaşka yolculuklarda, bambaşka hikayeler yazıyor, yaşıyoruz. Farklı şartlarda hayat yolculuğumuzu devam ettiriyoruz, bazen yollarımız kesişiyor birbirimizden güç alıyoruz, bazen de birbirimizi daha çok aşağıya çekiyoruz.  Birbirimizi etkiliyor ve birbirimizden çokça da etkileniyoruz.

    Yine de hayatımızı belirleyen asıl güç bizde, kararlarımızda, irademizde…

       Hastalık, doğum, ölüm gibi, bizim bilgimiz, gücümüz, tercihlerimizin dışında gerçekleşen  olaylar dışında, hayatımızı ilmek ilmek işliyoruz.  Kimimiz kolay olanı, kimimiz hızla hayallerimize ulaştıracak olanı tercih ediyoruz, kimimiz daha az sorunlu gözükeni, kimimiz zorluklara rağmen istediğimizi seçiyoruz. Bazılarımız sorumluluklardan kaçıyoruz, bazılarımız hayatı sorumluluklarımızla seviyoruz… işte böyle böyle farklı bakış açılarına sahip olup, böyle böyle yaşamı farklı yorumlamaya başlıyoruz.

     Bazılarımız farkındayızdır tüm bu gerçekliğin ve tercihlerimize, hayatımıza sahip çıkarız , hayatımızı avuçlarımızın içinde tutarız, hatalarımızı bile sımsıkı tutarız avuçlarımızda… bize kattıklarını da … bazılarımız da ez kaza yaşar hayatı…sürekli başkalarını, şartlarını suçlamayı tercih eder.

     Aslında insanın ne istediğini bilerek yoluna, yolculuğuna hazırlanması gerekir. Peki, böyle bir yolculuğa nasıl hazırlanılır ki?  

     Yaşadığımız her an.. her an bu hazırlanış gerçekleşir.   Attığımız her adım, aldığımız her karar bir sonraki seçimimize yön veriyor. Ufak bir adımla hayatımız bambaşka bir şekil alabiliyor.  ‘’O küçük hatam yüzünden böyleyim.’’ Diyoruz  bazen… ya da ‘’o bölümü seçmem benim hayatımı bir anda değiştirdi ‘’diyoruz. İşte aldığımız tüm kararlar hazırlıyor bize yolculuğumuza…  Avucumuzun içindeki hayatımızı, gün içerisinde her an her gün yaptıklarımızla şekillendiriyoruz, attığımız adımla, kararlarımızla, irademizle… 

     Kararlarımızın ve hatta hatalarımızın, yanlışlarımızın hep farkında olarak, kabullenerek, hayatımıza yön vermemiz bizi daha iyi daha güçlü kılacak.  Mesela, mutsuz olduğun bir ilişkiyi, sorunlar yaşadığın bir evliliği  ’’ Zamanla Düzelir’e ‘’ bırakmak yerine, düzelmesi için elini taşın altına koyabilmelisin, sorunlardan kaçmak yerine yüzleşip, çözümlemeye çalışabilirsin bu da bir adım… oldukça zor gibi görülebilir, herşey alt üst olabilir, korktukların başına gelebilir ama belki de sonu çok daha güzel olabilir. 

       Başkaları ne der diye düşünmek, başkaları incinmesin, diye sürekli kendinden vermek, yanlış kişiler arası ilişkiler içinde bir türlü kendini bulamamak… Yalnız kalmaktan korkup, yanlış ilişkiler yumağında kaybolmak… bir hayatı böyle tüketmek…

       Mutsuz olduğun bir hayatı sırf değiştirmek çok zor geldiği için, aynı şartlar içinde yaşamaya devam etmek yerine, küçük küçük adımlar atarak değiştirmeye çalışabilirsin. İmkansız ya da çok zor gözüken bir çok şey küçük değişikliklerle başlar, biraz cesaret, biraz inanç gerekli ve tüm bu değişikler için rahatının bozulmasını da göze almalı tabii ki insan…  sıyrılıp kopmak… arınmak ….yenilenmek… belki yeniden doğmak gibi bir şey… bilemiyorum… sadece biliyorum kolay olmayacak; çünkü doğumlar her zaman sancılı olur.

     Kimimiz başaranlara hayret ediyoruz, şanslı diyoruz… çoğu zaman çok çabaladı, çok çalıştı, istedi, bu onun tercihi, tercihlerinin sonucu demek yerine şanslı demeyi tercih edebiliyoruz ve ben şansızım diyerek kendi hayatımızdan çekiliyoruz… Başaranların, sıkı sıkı tutunanların, seçtikleri yolda, ayağına takılan taşları , ayağına batan dikenleri görmüyoruz… ya da görüp göze almaya korkuyoruz…

    Halbuki;  yolculuğumuz daha güzel olsun istiyorsak,  bunu başaranlara hayret etmek yerine…hep çabalamayı,  fedakarlık yapmayı, bazen düşmeyi, bazen gözyaşı dökmeyi, bazen yanlış yapmayı, bazen yıkılmayı  göze almalıyız ama en çok da sorumluluk almayı, yaşadığımız hayatın sorumluluğunu almayı bilmeli ve hep ayağa kalkacak gücü kendi içimizde aramalıyız.

    Sonra mı? Bir bakmışsınız sizin ayağınıza takılan, taşları, dikenleri ama gönüllü ama gönülsüz elleriyle toplayanlar olmuş, bir bakmışsınız siz o zorlu yolları aşalı çok zaman olmuş. Bir bakmışsınız hayatınızın kahramanı siz olmuşsunuz.  Başkalarının yaşamlarına takılı kalıp üzülmektense, tüm zorluklarına rağmen doyasıya yaşadığınız bir hayatınız olmuş… şimdiden sonra … ama 30’unuzdan ama 50’nizden sonra olmuş farkeder mi?  Ya hiç olmasaydı?

    Yeter ki, sizin olsun…

   Diyeceğim; o ki… senin yolun başka, benim yolum başka, bizim yolumuz bambaşka.

   Deki kendine…

   Benim Yolum Bambaşka. 

   Korkma!

   

 Sevgilerimle;

Sultan UNCU

  [email protected]