Sayın Kerim Yılmaz,
26 yıldır Fatih Sitesi Mahallesi’nde oturuyorum, 26 yıldır tarafıma tahakkuk ettirilen her türlü vergi ve borcu son kuruşuna dek ödedim, çok şükür bir kuruş borcum yok belediyenize…
Bunu şunun için yazıyorum, yükümlülüklerini sekmeden yerine getiren bir vatandaşım, doğal olarak sizden de hizmet bekliyorum…
26 yıldır işim gereği hemen her gün Zonguldak’a gidip geliyorum... 
Bu seyahatlerimi hep belediyenizin toplu taşıma araçlarıyla yapıyorum, başkaca bir seçeneğim de yok zaten, olsa, değil binmek, inanın yanından bile geçmem…
Bizi soyduruyorsunuz çünkü soydurmakla da kalmıyor, tıklım tıkış otobüslerde son derece kalitesiz yolculuğa mahkûm edip, rezil rüsva ediyorsunuz ayrıca…
Defalarca yazdım, ancak burnundan kıl aldırmayan siz değerli yöneticilerimiz gereğini hiç yapmadı…
Varsın öyle olsun, sesimi duyuramasam, o körelmiş vicdanınızda iz bırakamasam bile tarihe kalır…
Gelecek kuşaklar nasıl bir çile çektiğimizi, bize nasıl bir körlükle bakıldığını öğrenmiş olur böylece…
Taşımacılık, belediyelere, yasalarca, kamusal hizmet olarak verilmiş bir görevdir…
İlde en pahalı taşımacılık yapıldığı halde, son derece kalitesiz hizmet veriliyor ve sız buna göz yumuyorsunuz… 
Zonguldak’tan Kozlu’ya kadar 5 kilometrelik yol ve 8 durakta bir tane kart yükleme noktası olmadığı halde, jetonsuz biniş yasağında ısrar ederek, başka seçeneği olmayan insanları mağdur ediyorsunuz…
Geçen akşam AVM önünden bindiğim otobüsten jetonum olmadığı için indirildim, tam 22 lira taksi ücreti ödemek zorunda kaldım, açık söylüyorum bu hakkımı helal etmiyorum kimseye…
Benim gibi pek çok vatandaş da aynı kazığı yiyor, buna ne hakkınız var?
Yüklenici açgözlü firma çok az pay verdiği için hiçbir esnaf yükleme cihazı almıyormuş…
Sorarım size, terminalde, AVM’de bile dolum gişesi olmayan bir firma nasıl hizmet verecek halka?
Buna nasıl göz yumarsınız?
O kadar çok sorun var ki anlatacak…
Dün sabah Zonguldak’taki gişeden kartımı doldurmaya gittim, canımı zor kurtardım örneğin…
Gişede bulunan şahsa kartımı ve ücretini uzattım, bir de üç adet jeton vermesini istedim…
Dolan kartımı cüzdanıma yerleştirirken hâlâ jeton gelmeyince talebimi yineledim…
“Nereye gideceğini nereden bileyim” yanıtını alınca, “Sor o zaman” dedim…
Aldığım yanıt, “Günde kaç bin insan geliyor. Herkese soru mu soracağım?” oldu…
Ben de işinin o olduğunu, bu nedenle maaş alacağını hatırlattım ve “Elbette soracaksın” dedim…
“Sırtımla arabaya kadar da taşıyayım mı” yanıtını alınca film koptu, sert bir münakaşa geçti aramızda...
52 yaşında beni gözüne kestirmiş olmalı ki, savurmadığı tehdit kalmadı ardından da…
Etraftakilerin zoruyla oradan uzaklaştım, işe de epeyce geç kalmıştım zaten…
Şimdi soruyorum size: Bizi bu eşkıya kılıklı insanlarla bizi karşıya bırakmaya ne hakkınız var?
Kentin en pahalı yolculuğunu tıklım tıkış otobüslerde yapma zilletine katlanan bizler, bir de hakaret işitip, dayak mı yiyeceğiz ödül olarak…
Billboardlara yalandan sloganlar yazdırıp “cici başkan” pozu vermek kolay, zor olan icraat yapmak, halkına Kozlu’da yaşıyor olmanın huzurunu yaşatmak…
Bunun zerresini beceremiyorsunuz ne yazık ki…
Öncekilere de ahım çok da, Ali Bektaş ve ondan sonra gelen başkanların hiçbirine, aldıkları maaşın içindeki bir kuruşluk payımı bile helal etmiyorum bu yüzden…
Bunu dikkate alıp almayacağınızla da inanın hiç ilgilenmiyorum, çoktan ümidi kestim çünkü…
Ama gün gelecek, hesap soran biri çıkacak, adım gibi eminim bundan…
O vakte kadar meydan sizin Sayın Yılmaz, dilediğiniz gibi zulmetmeye devam edebilirsiniz Kozlu halkına, soyup soğana çevirip, yollarda bırakmayı sürdürebilirsiniz…
Ne diyelim, sizin de namınız böyle yürüsün…