Genel Maden İşçileri Sendikası’nın olağan genel kurulu sendika konferans salonunda yapılıyor. Birinci gün yapılan konuşmalarla geçti, organlara aday olanlar belirlenirken, gündemin rutin maddeleri, yasak savma kabilinden oylanarak seçimlere geçildi… Yazımı sabahın erken saatlerinde yazıyorum. Ben bilgisayar karşısındayken genel kurulda oy kullanacak delegelerin önemli bölümü uykudan bile uyanmadı henüz… Yo hayır gazeteciliği malumatfuruşluktan ibaret sayan kimi aklı evveller gibi malumu herkesten evvel ilan edip, sonra da “Ne dersek o!” şişinmesiyle bir başka yazı almayacağım kaleme… GMİS konusunda içimde biriken sızıyı dökeceğim yalnızca…

 

Dile kolay, tam 31 yıl aidat ödedim o sendikaya… Üye olduğum 1982 yılından itibaren mücadeleci bir ruha sahip olması için, arkadaşlarımla birlikte, epey de ter döktüm. Resmi bir görevim olmadı hiç, 31 yılda–o da arkadaşlarımın ısrarıyla- bir kez delege adayı oldum, seçilemedim elbette… Ama mutfakta çok çalıştım. İşyeri komitelerinin oluşumunda rol oynadım epeyce, oluşturduğumuz havza komitelerinin epey bir sürebaşkan yardımcılığını yaptım. 91 grevinin coşkusunu ve siyasal dilini kurmada epey katkısı oldu o komitelerin… Ziyarete gittiğimde içtiğim çaylar dışında, onca yıl içinde, kişisel iki menfaatim oldu. Birincisinde ağır hasta olan babamı, 1988’de, sendikanın aracıyla Ankara’ya getirdim. İkincisinde de kâğıdını aldığım düğün davetiyelerini sendikanın matbaasında bastırdım. Bu işlerin zor yapıldığı yıllardı, o yıllar…

 

SENDİKALAR BİR MÜCADELE ÖRGÜTÜDÜR

Onca emek verdiğim sendikanın genel kurullarına uzun zamandır gitmiyorum. İşçilik hayatımın son dönemlerinde oy bile kullanmadım hatta… Çünkü seçimler, tıpkı bugün olduğu gibi, sen-ben kavgasına dönüşmüştü yalnızca… Fikri hiçbir temeli olmayan karşıtlıklar, tümüyle sendikal ranta el koyma üzerine kurulmuştu. Art arda üç cümle kurmaktan aciz cühela sürüsü, şovenizme uzanan bir dille koltuk kapma yarışındaydı. Sendikal kademler de çok cazipti doğrusu… Seçilen bir işçi, kazancını dörde beşe katlayarak sınıf atlıyordu adeta… Hal böyle olunca, seçilebilmek için belden aşağı vurmak dahil, her yol mubahtı.

 

Ezberindeki birkaç cümlenin her haltı açıkladığını zanneden kimi şımarıklar, her ne kadar siyasal konjonktürün değiştiğini söyleyerek aksini iddia etse de, sendikalar, bir mücadele örgütüdür kesinlikle… Hele hele bu gerçeklik, emekçilerin milli gelir içindeki payının sürekli azaldığı, iş cinayetlerinde her yıl binlerce insanın öldüğü, sendikal alanın hâlâ ağır yasaklar altında olduğu, iktidardaki emek düşmanı hükümet tarafından tüm hak arama girişimlerinin devlet zoru ile engellediği Türkiye’de, başka ülkelerden çok daha fazla doğrudur… Sendikaların bu niteliğini yok sayıp, bitmek tükenmek bilmeyen ihtiraslarla çıkar savaşının arenasına çevirmek,yalnızca üyelerine değil, ülkenin demokratik gelişimine de ihanettir. Çünkü sendikalar, aynı zamanda, demokratik alanın genişlemesi için de mücadele eden örgütlerdir...

 

HÜSEYİN KOLÇAK GMİS’İN SON ŞANSI

Yaşanan fikri sefaletle bildiği yanıldığına yetmeyen muhterislerin yıvışık yüzlerini görmeyekatlanamadığım için son genel kurulların tamamı gibi bu genel kurulu da izlemedim. Sınıf savaşımı, ülkenin demokratik gelişimi, işçi sınıfının hak ve özgürlükleri, ILO standartlarında bir çalışma hayatının kazanılması gibi konularda kaç cümle kuruldu, bilmiyorum bu yüzden. Bir ya da iki kişi dışında konuşulduğunu da zannetmiyorum. Sendikadaki fikir fukaralığının daha da derinleştiği kanaatindeyim… Her iki listenin aday profilineve verilen mesajlara bakınca kesin olarak karar verdim ki, kim seçilirse seçilsin değişen bir şey olmayacak GMİS’te…  Mücadele gücü daha da eksilirken, TTK daha da küçülecek… Bu da Zonguldak’ın gerileme trendinin artarak sürmesi anlamına gelecek… Maden işçileri de büyük hak kayıpları yaşayacak doğallıkla…

 

Ne yalan söyleyeyim, aday olanlar içinde geleceğe doğru en büyük umut ışıltısı olarak gördüğüm Kozlu Şube Başkanı Hüseyin Kolçak’ın genel sekreterlik seçimini kazanmasını istemiyorum. Kozlu Şube Başkanı olarak, geçmişte Merkez Servisleri Şubesi’nde yaptığımız gibi, GMİS içinde nitelikli bir muhalefet hareketi geliştirebilir Kolçak. Bir yandan doğru sendikacılığı Kozlu’da tüm biçimleriyle hayata geçirirken, diğer yandan azmi ve çalışkanlığıyla havzada yeni bir dinamiğin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Genel merkeze seçildiği takdirde manevra yapma, inisiyatif alma şansı azalacağından, bu olanağı da kaybedeceğimizden korkuyorum. Ve şunu da biliyorum ki, Hüseyin Kolçak daha iyi bir sendika yolunda GMİS’in son şansı… Ve elbette ki Zonguldak’ın da…