Bir zamanlar Halkın Sesi’nde kalem arkadaşlığı da yaptığım Osman Günay sözcüğün tam anlamıyla tuz ekmek dostumdur... Gururla söylemek isterim ki, uzun yıllara dayanan bir dostluğum, siyaseten yol arkadaşlığım bulunuyor kendisiyle… Bu kentin önemli bir değeri olan Osman ağabey, 12 Eylül’ün hışmına uğramış, bedel ödemiş, atlattığı onca badireye karşın mücadelesine kaldığı yerden bir milim sapmadan devam etmiş iyi bir sosyalisttir her şeyden önce… TTK Kozlu Müessesesindeki mesai arkadaşlığımızdan biliyorum, evine ekmeğini alnının teri ile getiren bir emekçidir o…
 
Bir eylem adamıdır aynı zamanda… Altın kalbinin tanığıyım… Yalnızca çevresindeki değil, dünyanın her yerindeki şeyleri iyiye, güzele dönüştürmek ister Osman Günay… Gücünün yetmeyeceğini bilse de harekete geçer, güzelliği örgütleyip kötülükler toplumu yok olsun diye didinir adeta… Her şey derttir ona, hangi anakarada olursa olsun zulme uğramış tüm canlıların mağduriyeti sırtında ağır bir yüktür… Bu yüzden kâh bir insan hakları eyleminde görürsünüz onu, kâh 1 Mayıs mitinginde… Termik santrallere karşı verilen mücadelenin de saflarındadır, ekmeği, onuru için direnen emekçilerin de…
 
O ŞİİR YENİKAPI MİTİNGLERİNDE BİLE OKUNABİLİR
En önemlisi de kentin önemli entelektüellerinden, çağının sorumluluğunu taşıyan aydınlarından biridir… Bir fikir insanı olarak yazılar, şiirler kaleme alır, kitaplar yayımlar, resimler çizer… Gözünü budaktan esirgemez… Son diyeceğini en baştan der ve görevini yapmış olmanın huzuruyla geçer karşıya… Tüm ülkece şair olarak tanınır… Doğrusu ya anlamın kendini kolayca ele vermediği kapalı bir şiirdir onun ki… Okumak işçilik ister… Anlatmaktan daha çok, uzak yakın bir şeyler sezdirmek ister sanki… Sözcükler okuyanın yorum gücüne dayalı olarak katmanlaşır, başka anlamlar kazanır beyninde…
 
Herkes anladığını söylesin diye yargılandığı şiiri burada yayımlasam suç işler miyim, nasıl bir hukuki sonucu olur bilmiyorum…  Yazmıyorum o nedenle… Ama sosyal paylaşım sitesinde okuduğum ve herhalde “12 Mart dönemini anlatıyor” diye düşünüp geçtiğim bir şiir nedeniyle, Cumhurbaşkanına hakaretten 11 ay 20 gün ceza aldı Osman Günay… İddia ediyorum Yenikapı mitinglerinden birinde okunsa, Cumhurbaşkanı dahil, alanda bulunan yüz binlerce insandan bir kişinin bile çıkaramayacağı anlamı savcı anında çıkardı, aynı kanaate varan hakim de cezayı bastı… Veyl…
 
BU GARABETİ NEYLE AÇIKLAYACAĞIZ
Geldiğimiz yere bakın… Osman Günay’ın ne anlama geldiğini kendisi dahil kimsenin bilemeyeceği bir dizeyle hakaret ettiği düşünülen kişi, siyasi karizmasının epey bölümünü, okuduğu bir şiir nedeniyle 3 ay yattığı cezaevinde oluşturdu bu ülkede… Dışarı çıktı, “Şiir okudu diye kimsenin hapis yatmadığı bir Türkiye” için mücadele edeceğini söyledi… Devran döndü… Aynı kişi önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı olarak en güçlü lideri oldu ülkenin… Şimdi onun devri iktidarında insanlar şiir yazdı diye hapislere atılıyor… Tarih yazar da, ben neyle açıklayabilirim ki bu garabeti…
 
Başta söyledim, iyi arkadaşı olduğum kadar sıkı da okuruyum Osman Günay’ın… Kitaplarını okudum, şiirleri üzerine düşündüm epeyce… Ne yalan söyleyeyim, birçoğu hakkında bir kanı da oluşturmadım… Onun şirini çözüp anlam çıkarabildikleri için içtenlikle kutluyorum sayın savcı ve hâkimi… Naçizane de bir talebim var… Zonguldak kültürü üzerine birçok çalışma yapıyorum arkadaşlarımla… İleride bu kapsamda düzenleyeceğimiz sempozyuma, “O. Günay şiirinin metonimisi ve metaforik dil üzerine” bir tebliğ sunabilirler mi acaba? Kimsenin anlamadığı bir şairi bize anlatarak kentin kültürel gelişimine de hizmet ederler böylece…