Örümcek ağını örmüş uzaktan pusuya yatarak izlemeye başlamış, bakalım kim takılacak diye.. Biraz sonra bir sinek gelip ağa takılmış.. Bütün çabasına rağmen bir türlü kurtulamamış.. Bu arada kendisine yaklaşan örümceği görmüş.. Korkudan titreyerek ''Allah'ım benim canımı kurtar!'' diye yalvarmaya başlamış.. Bu yalvarmaları duyan örümcek sineğe şöyle demiş: ''Senin canını bağışlaman için yalvardığın Allah ile benim bu günkü nafakamı verdiği için şükrettiğim Allah aynı Allah!'' Bunun üzerine sinek; ''Ne demek istiyorsun? Bundan ne gibi bir ders çıkarabilirim?'' diye sorunca; örümcek ''Allah ikimize de akıl vermiş. Aklını iyi kullanan kazanır, kullanamayan kaybeder. Sen aklını kullanmadığın için kaybettin!'' diyerek bir hayat dersi vermiş.
   Şimdi durup dururken bu hikayeyi neden anlattım dersiniz? İnsanlar için de geçerli olan bu hikayede örümcek kim, sinek kim ve örümcek ağını nasıl ve neden örüyor gibi soruların cevabını bulmaya çalışalım.
   Konumuz tabii ki güncel. Bu gün İslam coğrafyasındaki kaosu irdeleyeceğiz. Zira bu coğrafyadaki ilişkiler tıpkı örümcek ağı gibi ilmik ilmik örülerek kurulmuş ve tuzaklanmış durumda. İsterseniz önce bu manzarayı gözümüzün önüne getirelim. Ayrıca Türkiye olarak bu çok bilinmeyenli denklemde nasıl pozisyon alabileceğimizi bulmaya çalışalım.
   Şu anda bu coğrafyadaki aktörlerle Türkiye'nin pozisyonunu özetleyeceğim ama sakın kafanız karışmasın!
   Türkiye - Amerika: Amerika NATO'daki müttefikimiz.. PKK ve düşmanımız Esad ile dost olan İranlı general Kasım Süleymani'yi öldürdü... Düşmanımız IŞİD'e karşı yanımızda.. Ayrıca, İdlip ve Fırat'ın doğusundaki müttefikimiz.. Bu nedenlerden dolayı dost ve müttefikimiz.
   Ancak; Amerika Doğu Akdeniz'de bize karşı cephede.. Suriye'de PKK'yı ve Libya'da düşmanımız olan asi general Hafter'i destekliyor.. Bu konularda da düşmanımız!
   Türkiye - Rusya: İdlip ve Fırat'ın doğusunda müttefikimiz.. Düşmanımız IŞİD'e karşı bizimle beraber... Bu yüzden dostumuz.
   Ancak; Düşmanımız Esad'ın dostu.. Libya'da düşmanımız Hafter'i destekliyor.. Doğu Akdeniz'de düşmanlarımızın safında yer alıyor.. Bu konularda da düşmanımız.
   Türkiye - İran: Düşmanımız olan IŞİD'le bizimle beraber savaştı.. Ticari ve siyasi anlamda tarihten gelen kadim bir dostluğumuz var.. Dolayısıyla dostumuz.
   Ancak; Düşmanımız Esad'ı destekliyor.. Libya'da düşmanımız Hafter'in yanında.. Doğu Akdeniz'de de düşmanlarımız safında.. Yani bu konularda da düşmanımız!
   Bunlardan başka; Esad ile zaten düşmanız; ama o da düşmanımız IŞİD ile savaşta bizimle beraber. NATO müttefiklerimiz Fransa ve İngiltere de Hafter'i destekliyor. Dindaşlarımız Suudi Arabistan, BAE ve Mısır da her konuda bize karşı safta..  İsrail ile dost sayılmayız.. Mısır ile durup dururken papaz olduk, v.s..
   Ayrıca bizim dışımızdaki ilişkilerde de bu aktörler birbirleri ile de düşman veya dost.''Düşmanımın düşmanı dostumdur.'', ''Dostumun düşmanı benim de düşmanımdır.'' veya ''Dostumun dostu benim de dostumdur.'' durumları da var. Kafanız daha fazla karışmasın diye bunları yazmıyorum. 
   Görüyorsunuz ilişkiler, bizim Çaycuma deyişi ile garmangaruşuk!  Şimdi bu durumda kimin dost kimin düşman olduğunu nasıl anlayacağız! Veya kimin yanında, kimin karşısında olacağımıza neye göre karar vereceğiz!
   Peki,tıpkı bir örümceğin avını yakalamak için ördüğü ağ gibi girift, netameli ve tuzaklarla dolu bu ortamı kim ve neden oluşturdu? Yani örümcek kim ve amacı ne? Bu iki soruya cevap arayalım bakalım..
   Örümcek, elbette ki dünyanın en güçlü oligarşisinin (Dünyaya yön veren güçlü ve zengin grup) oluşturduğu Derin Dünya Devletidir! Bu konuda daha evvelki yazılarımda ayrıntılı bilgi vermiştim. O yüzden burada sadece şunu söyleyeyim: Bu devlet hayali değildir. Merkezi Newyork'tadır. Dünyayı tek bir devlet gibi görüp tek merkezli dünya hakimiyeti kurmak isteyen bu devletin beyni CFR'dir. (Council on Foreign Relations - Dış İlişkiler Komisyonu). Bu komisyon haftada birkaç kez toplanır ve dünya haritasını masaya sererek dünyanın aktüel durumunu gözden geçirir. Sonra da kendi çıkarları doğrultusunda dünyaya ayar vermek için gerekli kararları alır. Bu kararların uygulanması için de koçbaşı olarak ABD'yi görevlendirir. Tabii ki ABD'nin yanında kankaları olan İngiltere, Fransa, Avustralya ve Kanada da yer alır.
   İşte bu Derin Dünya Devletinin dünyaya nizam vermek için oluşturduğu projelerden biri de, sizin de bildiğiniz Büyük Ortadoğu Projesidir. (BOP). Bu projenin hayata geçmesi için bu günkü karmaşa ortamını kurgulayıp uygulama safhasına geçirdiği artık bir sır değildir.
   Şimdi örümceği anladık da; örümcek bu ağı neden örmüştür? Çok kısaca, şunun için: Petrol sahasını kontrol etmek, dünyaya bela gördüğü radikal İslamcıları ortadan kaldırmak veya kolunu kanadını kırmak, ve bölgedeki müttefiki İsrail'i koruma altına almak ve vadedilmiş kutsal topraklara ulaşmasını kolaylaştırmak.
   Bu arada Rusyayı da unutmayalım. Derin Dünya Devleti tarihin eski çağlarından beri güneydeki sıcak sulara inme hayali kuran süper güç Rusya'ya da sus payı olarak belli konularda tolerans göstermektedir. Bu sayede, şu anda Rusya hayallerine kavuşmuş ve Suriye'ye yerleşerek Akdeniz'de artık ben de varım demektedir.
   Örümceği tanıdık, ağı neden ördüğünü de anladık; peki sinekler kimler? Cevabı çok basit: Şu anda orada savaşan tamamı Müslüman gruplar! Amerika tıpkı horoz dövüştürenlerin yaptığı gibi bunların önüne bir avuç mısır atıp dövüştürüyor. Kendisi de oturup seyrediyor ve planının tıkır tıkır işleyişini zevkle izliyor. Bu arada, Rusya ve İran'la da zaman zaman kayıkçı kavgası yapıp göz boyamayı da ihmal etmiyor.
   Örümcek ağını kurmuş.. Sinekler gelip gelip ağa takılıyor, çırpınıp duruyor. Takılanların insanları ölüyor ekonomileri perişan oluyor.. Böylece kolay lokma haline gelerek oligarklara yem oluyorlar.
   Orada birilerinin çıkarları için birbirleri ile vuruşanlar vuruşa dursunlar. Biz ne yapalım? Seyirci mi olalım yoksa ortama mı dalalım? Bence çıkarlarımız ne gerektiriyorsa onu yapalım.
   Ama aklımızı kullanalım. Sinek gibi ağa takılarak tuzağa düşmeyelim! Gerekirse arı olup ağı delip geçelim!
   Fakat, bize kötülük yapılmadığı sürece; Ulu Önder Atatürk'ün ''Yurtta sulh, cihanda sulh'' sözünü de hiç bir zaman unutmayalım!