AKP’nin hakkını vermek gerek, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde son derece akıllı bir taktikle inisiyatifi eline aldı ve siyasetin esas oğlanı rolünü bu süreçte de kaptırmadı kimseye… Aday isminin çoktan belli olmasına karşın göstermelik istişare toplantıları, “Ters köşe yapabiliriz” söylemiyle kamuoyunu beklenti içine sokarken, isim açıklamayı sürekli erteleyerek yapacakları hamleye göre adım atmayı düşünen muhalefet partilerini de zora soktu… İsimlerin resmi olarak açıklanması seçime yakın bir zamana ötelendikçe kendi adayları için ballı börekli bir durum çıktı ortaya… AKP adayı Erdoğan gerek kamuoyun tanınırlığı, siyasetteki deneyimi, gerekse sahip olduğu olanaklar açısından diğerlerinden fersah fersah önde bulunuyordu çünkü…

 

Kabul etmek gerekiyor ki AKP ülke siyasetinde aşılması için epey mücadele edilmesi gereken bir fenomen oldu artık… Tabanıyla bağları çok güçlü… Bunda Erdoğan’ın karizmatik kişiliği kadar, yüzlerce yıldır toplumsal dokumuza işleyen biat kültürünün de payı var. AKP’ye oy veren büyük kitle oyunu da, oy verdiği kişileri de en küçük bir şekilde sorgulamıyor ne yazık ki… Kendi kanaat önderlerinden başka her türlü sese kulağını kapatan kitlenin ruh hali, siyasal donanımı AKP kurmaylarının her türlü manevra yapmasına olanak tanıyor. Erdoğan bir meydanda en milliyetçi kesilirken, öbür tarafta o dili ayakları altına aldığını açıklıyor… En kötüsü de her iki meydanda da çılgın alkışlarla kendine destek bulabiliyor…

 

İHSANOĞLU ZARAFETİ, ERDOĞAN YIRTICILIĞI

Ülkenin her geçen gün daha da muhafazakârlaşan toplumsal yapısıyla kendi sekülerist ve devletçi geleneği arasında sıkışan CHP ise çıkış yolunu sosyal demokrasinin evrensel ilkelerinde değil de gericileşmenin sığ sularında arıyor. Kapılarını her koşulda oy vermeye mahkûm gördüğü solculara kapatarak, olabildiği kadar sağa yaslanıyor. Bu da siyasal çizgisinde, doğal olarak, savrulmalara neden oluyor. Ekmeleddin İhsanoğlu isminin bu savrulmanın sonucunda ortaya çıktığını söyleyebilirim rahatlıkla… Sağ-muhafazakârdan vazgeçtim, siyasal İslamcı bir partinin adayı olabilecek niteliklere fazlasıyla sahip İhsanoğlu’nun çatıdan doğru da gelse CHP adayı olmasını başka türlü anlamlandırmak da mümkün değil zaten…

 

Toplumun her kesimine verdiği uzlaşı mesajları ve beyefendi kişiliği ile dikkati çeken “İhsanoğlu zarafeti”nin, bu ülkenin gördüğü en hırslı siyasetçi olan ve siyasal dilini ötekileştirilme üzerine kurup toplumun düşmanlaşmasından beslenen “Erdoğan yırtıcılığı” karşısında başarı şansının az olduğunu söylemek isterim. Düşün yaşamı tümüyle iğdiş edilen toplumun seçme ölçütü akıl almaz bir maço bir kültürle malul oldu çünkü… İlk icraatını “Tükürürüm böyle sanatın içine” cümlesiyle yapan bir zatın yirmi yıldır girdiği her seçimi kazanmasının, oğlunu yitiren bir anayı miting meydanlarında biriktirdiğimiz tüm kültürel değerlere ters bir şekilde on binlerce insanın yuhalamasının,  “sizden öğrenecek değiliz” kibrinin bunca yandaş bulmasının tek anlamı bu bence…

 

KÜRT BÖREĞİ İÇİN SELAHATTİN

Ülkenin temel gereksinimleri hakkında bir şey bilinmediğinden mi, yoksa absürtlüğün bir toplumsal değer haline geldiği düşünüldüğünden mi seçildi bilemem ama “Ekmek için Ekmeleddin”in bir kampanya sloganı olarak son derece düşük profilli olduğunu, cumhurbaşkanlığı seçimiyle de, İhsanoğlu’nun siyasi dili ve hedefleriyle de örtüşmediğini belirtmek isterim. Hele hele ekmek dilimi şeklindeki Türkiye haritasının kampanya logosu olarak belirlenmesi şaka gibi gerçekten… Hiçbir toplumsal iddiası olmayan ve yalnızca sözcüklerin sesteşliğinden yola çıkarak oluşturulan bir slogan ve kötü bir karikatürle ne kadar yol alınabilecek, şüphem var doğrusu. Ne yalan söyleyeyim, sanal ortamda bu slogana karşı üretilen “Kürt böreği için Selahattin” geyiği çok daha sevimli geldi bana…

 

Ben bu seçimin birinci turunda pek çok nedenden dolayı Selahattin Demirtaş’a vereceğim oyumu… Demirtaş bu coğrafyada yaşayan tüm halkların, inançların kendi kültürü, kimliği ve diliyle bir arada yan yana yaşamasını savunuyor en başta. Dahası emek sömürüsüne, üç kuruş kar için doğanın talanına karşı çıkıyor. Bununla da yetinmiyor, bütün inançlara eşit mesafede olacağını, inançsızların da varlığına saygı duyacağını söylüyor. Tarihimizin karanlık sayfaları yüzleşebilmeyi vaat etmekle kalmıyor, savaşın kartalı değil barışın güvercini olacağını dile getiriyor. Daha da sayabilirim ama bu kadarı da yeterli benim için. Bu tavrım CHP’nin “Odunu da aday göstersem oy vermeye mecbursunuz” yaklaşımına ciddi bir itirazdır da aynı zamanda…