Cumartesi günü yapılan Kilimli CHP ilçe kongresinde herkes içindeki kurtları döktü…

İş dönüp dolaşıp “Malum gazete”ye yani Halkın Sesi’ne dayandı çattı…

CHP’de yaşanan gelişmeleri haber yaptığımız için 1 Kasım’da seçim kaybedildiğini söyleyen zatı muhtereme Kilimli’nin kargaları bile güldü…

O muhteremle ilgili şimdilik susma hakkımı kullanıyorum.

Ama CHP bugün Zonguldak’ta bu haldeyse, partinin yakasına kene gibi yapışan ve kendilerini partinin sahibi zanneden o ve onun gibi birkaç isimin sayesindedir…

“Kral çıplak” diyenlerle kralın adamlarının çekişmesi hakimdi salona…

Eleştirilmeye bile tahammülü olmayan “şah”lar, piyonları ileri sürerek savunma yaptı eleştiri bombardımanına karşı…

Servetlerini yakalarında taşıdıkları CHP rozetine borçlu olan politikacıların hakim olduğu CHP Zonguldak örgütü, yeni süreçte artık bir karar vermek zorunda….                                                                                          Sosyal demokrasiyi savunan bir partide “Paran kadar konuş” devri bitmedikçe tıpkı Sayın Erol Sarıal’ın Cumartesi Kilimli kongresinde söylediği gibi, CHP ilk seçimde bir kez daha duvara toslamaya mahkumdur!

Her ne kadar kendisi delege seçimlerine müdahil olmadığını söylese de, CHP’de bugün yaşanan manzaranın tek sorumlusu Sayın Harun Akın’dır…

Politikada hayal bile edemeyeceği milletvekili koltuğuna şans eseri oturan Sayın Şerafettin Turpcu, Harun Akın’ın başrol oynadığı ve yönettiği süreçte olsa olsa, film setinde arkadan geçen figüran olur.

Çok acımasız ve erken bir tespit diyebilirsiniz ama bana göre yola çıktıklarını ilk düzde satan Turpcu, siyasi arenada ona verilen şansı başlamadan eline yüzüne bulaştırarak kendi mezarını kazmıştır.

Bugün Zonguldak CHP saflarında akademisyen, avukat, emekli eğitimci, bürokrat, sanatçılar ve nitelikli insanlar yer bulamıyorsa, bunun nedeni partinin üzerine akbaba gibi çöken bu zihniyet.

Çünkü o insanlar politikadaki bu kirli ilişkiler yumağına bulaşmak istemiyor…

CHP delegesi ilçe ve il başkanlığı seçimlerinde cesur olmadıkça, 20 sene önce olduğu gibi, 20 sene daha Harun Akın’ı her seçimde aday görmeye devam edeceğiz…

Gerçi aday olmadığı bir köy muhtarlığı kaldı ya…

*** 

ÇINARALTI ŞİİRLERİ…

Cumartesi akşamı çok özel bir geceydi benim için…

Hayal ettiğim her şeyi aşama aşama gerçekleştirdiğim  “Çınaraltı”nda şiir severleri ağırladık hafta sonu…

İşçi, işsiz, doktor, üniversite öğrencisi, madenci, emekli, ev hanımı, öğretmen, polis müdürü, sanatçılar, sanatseverler herkes ama herkes oradaydı…

Aman tanrım o nasıl güzellik öyle…

Hayatın onca çirkinlikleri arasında şiir okumak…

Tüm kötülüklere küfretmek gibi bir şeydi…

Kimi aşkını, kimi isyanını, kimi çocukluğunu taşıdı mısralarına…

Tadı damağınızda kalan en sevdiğiniz yemek mi desem…

Doyamadığınız sabah uykunuz mu, tarif etmek için…

Adına ne derseniz deyin, naif insanlar zarif sunumuyla eşsiz bir hatıra bıraktı belleklerimizde…

Hatta bir ara şef garsonumuz Mahmut Özgün bile gaza gelip şiir okuyarak renk kattı geceye…

Cumartesi, o çınarın altında buluşanlar çok şanslıydı…

Bir daha ki ne zaman olur bilmiyorum ama o gece şunu fark ettim…

Ülke olarak, daha çok şiire, daha çok tiyatroya, resme, müziğe ihtiyacımız var…

Galiba, toplumdaki ayrışmanın, kamplaşmanın reçetesi bu…

O reçetede yazan tek ve en etkili ilaç ise sanat…