Yeni başbakanımız Ahmet Davutoğlu akademik bir dille ve yabancı kelimeleri sık kullanarak konuşmayı çok seviyor. Bizim vatandaş da bu kelimeleri anlamasa bile, büyükler kullandığı için ''vardır herhalde bir hikmeti'' deyip hemen benimsiyor. Ulusal medyamız zaten yalakalık yapmak ve bilgiçlik taslamak için fırsat kolluyor; hemen durumdan vazife çıkararak bu sloganların üzerine balıklama atlıyor ve günlerce gündemde tutarak kerametlerini anlatıyor.

   Şimdilerde güncel ve gözde sloganımız ''restorasyon''. Peki restorasyon nedir?  Restorasyon, İngilizce ''restoration'' kelimesinin dilimize uyarlanmış şeklidir. Bir şeyin aslını (orijinalini) bozmadan onarma ve eski haline getirme anlamına gelir. Örneğin, tarihi bir eseri onararak ve bakımını yaparak ilk haline getirme işine restorasyon denir. Batı'da restorasyon kelimesi aynı zamanda krallığı son bulmuş bir hanedanın tekrardan tahta çıkması için de kullanılan bir tabirdir.

    Görüyorsunuz ki restorasyon hep eskiyi ve eskiye dönmeyi ifade ediyor. Başbakanımız Türkiye'de restorasyona gidileceğinden bahsediyor; o zaman bu eskiye dönmek istediğimiz anlamına mı geliyor? Ama bir taraftan da sürekli ''İleri Türkiye'' ve ''Yeni Türkiye'' sloganları da gündemde tutuluyor. Benim şahsen kafam karıştı; ileriye mi gitmek istiyoruz, geriye mi? Burada sizce de bir çelişki yok mu?

    Restorasyon demekle eğer ileri gitmeyi düşünmüş isek; ve bunun için ille de allengirli İngilizce kelimeler kullanacaksak ben burada daha iyi kelimeler önermek istiyorum: Örneğin, İnovasyon (innovation) kullanılabilir; yenileştirme, modernleştirme demektir. Yeni Türkiye için ''New Turkey''; İleri Türkiye için ''Advanced Turkey'' veya ''Developed Turkey'' ve hatta ''Progressed Turkey'' gibi isimler bayağı fiyakalı olabilir. Hem yabancılar daha iyi anlar!

    Yok eğer bu slogan ileriyi değil de geriye gitmeyi kastederek söyleniyorsa; o zaman geriye bir dönüp bakmamız gerekiyor, ''geri'' iyi bir şey mi kötü bir şey mi diye!..Bana göre kastedilen geri Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki tek partili dönem olamaz çünkü iktidar tarafından sürekli eleştiriliyor. Yakın tarihte bozulan veya yıkılan değerlerimizin tamiri de kastedilmiş olamaz. Zira 12 yıldır iktidarda olan bir partinin Başbakanı'nın bunları şimdi söylemesi inandırıcı olamaz; adama ''günaydın!'' derler. O zaman kastedilen ''geri'' sanırım Osmanlı dönemidir.

    Böyle düşünmemin nedeni son zamanlarda dillendirilen Neo Osmanlıcılık, yani Yeni Osmanlıcılık söylemleri ve bu hayalin peşinden gitmek isteyen Osmanlı sevdalılarının ortaya çıkmasıdır. Bunlara göre Osmanlılar bizim atalarımızdır. Bize şanlı bir tarih yaşatmışlardır ve onlarla övünmeliyiz. Biz de onlara layık olmalı ve onların bıraktığı yerden devam etmeliyiz.

    Acaba gerçek öyle midir? Yani Osmanlılar bizim atalarımız mıdır?  Bize şanlı bir tarih mi yaşatmışlardır?

    Önce bizim atalarımız mı değil mi ona bakalım. Osmanlı tarihini sadece hiç de tarafsız olmayan ve yanlış bilgilerle dolu resmi tarih kitaplarından okuyanlar bana kızacaklar ama; Osmanlılar bizim atalarımız filan değildir. Ben şimdiye kadar sülalesinde Osmanlılarla akrabalık bağı olan hiç bir Türk'e rastlamadım. (Siz rastladınız mı? Eğer rastladıysanız etnik kökenini iyi araştırın) Çünkü Osmanlı ailesi Türklerden kız almamayı prensip edinmiştir. Bu uygulama ta Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi zamanından başlamıştır. (Bilindiği gibi, Osman Gazi bir Moğol olan Şeyh Edebali'nin iki kızı ile birden evlenmiştir.) İnternete girip bakın padişah analarından veya karılarından kaçı Türk'tür. Ama Ayşe Hatun, Fatma Hatun gibi Türkçe sanılan ama Arapça olan takma isimlerine değil de gerçek isimlerine ve hatta dinlerine bakın. Gerçek Türk hemen hemen yok mertebesindedir.

     Bir önerim daha var: Padişahlar hep yabancılarla evlendiği için, birkaç nesil sonra padişah çocuklarının Türklük oranını hesap edin. Ben hesap ettim; her nesil Türklüğünün yarısını kaybettiği için 5 nesil sonra Türklük oranı %3.12!  Ha, padişahlar kızlarını kimlere verdiler diye sorarsanız, onları da paşalarla evlendirmişlerdir. Bu paşalar da kim? Köyde ilkel usullerle çiftçilik ve çobanlık yapma misyonu verilmiş Türkler'den paşa çıkacak değil ya!..

    Yine söylüyorum; Ahmet, Mehmet ve Mustafa gibi isimlere bakıpta (Bunlar da Arap isimleridir. Osmanlılar Müslüman yaptıkları diğer uluslardan insanlara Arapça isimler verirlerdi) bu paşaların  Türk olduğunu sanmayın. İnternete girin ve gerçek isimlerini ve kökenlerini araştırın.

    Peki, şimdi de gelelim Osmanlılar zamanında Türkler'in sosyo-ekonomik durumlarına; bakalım bizi baştacı mı yapmışlar!  Bilindiği gibi,  Osmanlı İmparatorluğu çok uluslu bir imparatorluktur. (Adı üzerinde; imparatorluk çok uluslu büyük devlet demektir.) İmparatorluk büyüdükçe asli kurucu unsur olan Türkler (Osman Gazi başa geçtiğinde Türk nüfusu 300.000 kişi kadardı) azınlıkta kalmaya başlamış ve giderekte diğer ulusların baskısıyla dışlanmaya başlamışlardır.

    Yukarıda da söylediğim gibi, Osmanlılar zamanında Türkler'in misyonu çiftçilik ve çobanlık yapmak; ha bir de durmadan Padişah'a asker yetiştirmekten ibaretti. Bunun sebebi Osmanlılar'daki Türk fobisi idi. Türkler iyi yerlere gelirse veya zenginleşirse bunun kendileri için tehlikeli olabileceğini düşünüyorlardı.( Bu nedenle, atalarımız dediğimiz Osmanlılar Türkleri himaye etmemişler; tam tersine mağdur etmişler ve ezmişlerdir. Türkler'in yoğun olduğu Anadolu'ya bir tek yatırım yapmamışlardır.) Bunun nedeni, İmparatorluğun kurucusu Osman Gazi'den itibaren Anadolu'daki Türk beylikleri ile (Karesioğulları, Germiyanoğulları, Aydınoğulları, Karamanoğulları ve Candaroğulları gibi daha birçok Türk beyliği) sürekli savaşmışlardır. Bu beylikler öz be öz Türk beylikleri olmasına karşın Osmanlı devletinde başta Rumlar olmak üzere bir çok etnik kökenden insanlar vardı ve bu insanlar devlet içinde daha çok söz sahibi olmaya başlamışlardı. Bu gerçeği bir kenara yazalım.

    Ayrıca, Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasında 23 Ağustos 1514'de yapılan ve Osmanlılar'ın galibiyeti ile neticelenen Çaldıran Savaşı'ndan sonra, Şah İsmail'e yardım ettiler gerekçesi ile Yavuz Sultan Selim yüz binlerce Türk'ün kafasını kestirmiştir. Biz tarih kitaplarında Yavuz Sultan Selim'in galip geldiğini okuyunca, Padişahımız galip geldi diye sevinmiştik. Ama Şah İsmail'in, Yavuz Sultan Selim gibi melez değil, safkan Türk olduğunu yıllar sonra öğreniyoruz.(Yavuz Sultan Selim'in bir kötülüğü de, Şii-Alevi diye yüz binlerce Türkü kestirmesinin yanı sıra, bu günkü Alevi-Sünni mezhep savaşlarının temelini atmasıdır. Şimdi yeni yapılmakta olan 3.ncü Boğaz Köprüsü'ne bu Padişahın isminin verilmesi anlaşılır gibi değildir. Veya anlamak istemediğimiz bir anlamı mı vardır?) Eğer Çaldıran Savaşı'nda Şah İsmail galip gelse idi Türkler'in kaderi de değişebilirdi.

   Şimdi bu konu uzar gider. Özetle; Osmanlılar Türkler'i sevmezdi. Araplara ''Kavm-i Necip, yani asil halk'', Ermenilere ''Kavm-i Sadık, yani sadık halk'' derken Türklere ''Etrak-ı Bi İdrak, yani kafası çalışmayan Türkler'' yakıştırmasını layık görmüşlerdir. Bu yüzden de Türkler'i önemli işlere karıştırmadılar. Size bir soru daha: Aranızda Osmanlılar zamanında  dedesi devlet memuru, subay, ticaret veya sanat erbabı olan var mı? Ben hiç rastlamadım da! Peki neredeydik? Köylerde, ilkel şartlarda karnımızı doyurabilmenin derdindeydik! Bu yüzden hep fakir ve cahil kaldık. Bırakın padişahlık dönemini; benim çocukluk yıllarımın geçtiği 1950'li yıllarda bile köyde hala yalınayak geziyorduk. O sıralarda bir deprem olmuştu da köylüler ''Dünya'yı boynuzlarının üzerinde taşıyan öküzün kafasını salladığını'' söylemişlerdi ve biz de inanmıştık! Yani cehalet o dereceydi.

     Uzun oldu ama bitiriyorum: Şunu unutmayalım; Türk insanı padişahlık döneminde çok çekti. Ancak Cumhuriyet döneminde gün yüzü görmeye başladı ve ortaçağ şartlarından bu güne Cumhuriyet'in kazanımları sayesinde gelebildi. Bunu iyi bilelim ve hiç bir zaman unutmayalım. Restorasyonu unutalım ve bu günkü dünya konjüktüründe asla gerçekleşemeyecek olan Neo Osmanlıcılık  hayallerinden de derhal vaz geçelim; mevcut sınırlarımızı koruyalım yeter!

     Bu yazımı da hala restorasyon meraklıları varsa onlara ithaf ediyorum!..