Okuyucularım bilirler; ben aslında mühendis olduğumu; gazeteci olmadığımı ve yazılarımı amatörce yazdığımı sürekli vurgulamaktayım. Geçen pazar günü yapılan ve Türkiye'nin yönetim rejimini değiştiren tarihi seçimle ilgili neredeyse tüm yazarlar çeşitli analizler yapmaktalar. Ama bir de mühendis gözüyle analiz yapmak nasıl olur diye düşündüğüm için; bu düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.
   Bu nedenle tespitlerimi maddeler halinde aşağıda özetliyorum.
   1 - Vatandaş öyle bazılarının sandığı gibi cahil ve bilinçsiz olduğu için değil; AKP'ye bilerek ve isteyerek oy vermiştir. Çünkü vatandaş sadece kendine benzeyene sempati ile bakmakta ve onu tercih etmektedir. Vatandaşla empati kuramayan CHP bu yüzden başarılı olamamaktadır. 
   Vatandaşımız budur ve gökten seçmen gelecek de değildir! Onun gibi olursan ancak oyunu alabilirsin. Aksi takdirde onun senin gibi olmasını beklemek zorunda kalırsın. Bu da çok uzun zaman alabilir.
   2 - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Süleyman Demirel'den kopya çektiği taktik başarılı olmuştur. 
   O taktik de şudur:
   Süleyman Demirel, rakip partiden kendisine sürekli söven birisini partisine transfer etmiştir. Kendisine, ''Sayın genel başkanım, bu adam size sürekli sövüyordu. Böyle bir adamı neden partinize aldınız?'' diyenlere şu cevabı vermişti: ''Komşunun kapısından bana söveceğine, benim kapımdan komşuya sövsün diye!''
   İşte Erdoğan da eskiden kendisine ağır hakaretler eden Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş, Devlet Bahçeli ve Mustafa Destici gibi parti liderlerini yanına alarak bunları muhalefetin üstüne saldırtmaktadır. Ve bu taktik, gördüğünüz gibi  işe yaramaktadır. 
   Son örnek: İçişleri Bakanı Soylu valilere şehit cenaze törenlerine CHP'lileri almamaları talimatını vermiştir. Sanki şehitler AKP'li!  Ya şehit ailesi CHP'li ise ne olacak? Böyle bölücü, kışkırtıcı ve tehlikeli söylemleri söylemek Soylu'nun tarzıdır; ve bunu AKP'ye söverken de yapmıştır!
   3 - Erdoğan Cumhurbaşkanlığı uğruna MHP ile ittifak yaparak partisinin ayağına kurşun sıkmıştır. Bu sayede Cumhurbaşkanlığını kazanmıştır ama partisinin en az 5 puanlık oyunu MHP'ye kaptırmıştır. Bu nedenle de Mecliste MHP'nin desteğine  muhtaç konuma düşmüştür.
   4 - Yazılıp çizildiği gibi MHP öyle başarılı falan değildir. Müşterek verilen ittifak oylarının kendisine düşen kısmı sayesinde oyu yükselmiştir. Yukarıda da söylediğim gibi, en az 5 puanlık oyu AKP oylarını kemirerek  kazanmıştır. İttifaka girmemiş olsaydı, kamuoyu araştırmalarına göre, oyu en fazla yüzde 7 civarında olacaktı. Yani böbürlenmeleri yersiz! Bahçeli de öyle siyasi deha falan değil!
   5 - Çetin Altan'ın çok beğendiğim bir lafı var: ''Türkiye'de siyasi partiler devlet rantından pay kapma örgütü haline gelmiştir!'' diyordu üstat. MHP tüm  sağ iktidarlar zamanında yancılık yaparak devlet rantına ortak olmuştur. Bu sefer daha güçlü bir şekilde yancılık yapmaktadır ve bunun karşılığı olarak devlet rantından payını da alacaktır elbette..Devletin bekası falan işin gösteri kısmı!
   6 - AKP Mecliste MHP'ye muhtaç gibi gözükmektedir ama mahkum da değildir. İhtiyacı olan 6 milletvekillini diğer partilerden kolayca transfer edebilir. Zira vatana hizmet aşkıyla yanıp tutuşan bazı yiğit milletvekilleri ballı ranta konmak için fırsat kolluyor olabilir! Biz bunun örneklerini geçmişte çok gördük.
   O yüzden MHP kendini bulunmaz Hint kumaşı sanıp da AKP'yi köşeye sıkıştırmamaya dikkat etmelidir.
   7 - CHP bu seçimde kendini hayır kurumu gibi görerek demokrasiye hizmet etmiştir ama kendini de feda etmiştir. Tabii ki bunu demokrasi aşkıyla değil; AKP Meclise hak ettiğinden fazla milletvekilli sokup aşırı güçlenmesin diye yapmıştır.
   Seçime girememe riski bulunan İYİ Parti'ye 15 milletvekillini ödünç vermesi tarihte görülmemiş örnek bir harekettir. Ayrıca kim ne derse desin bu seçimde CHP'liler barajı geçsin diye HDP'ye ödünç oy vermişlerdir. Bu miktar en az yüzde dörttür. Aynı düşünceyle, yani İYİ Parti Meclise fazla milletvekili soksun diye bu partiye CHP'den giden oy da yüzde üç civarındadır. HDP ve İyi partinin aldığı oylarla bu partilerin cumhurbaşkanı adaylarının aldığı oyların farkı dikkate alınırsa; benim haklı olduğum görülecektir. 
   Eğer CHP seçmeni HDP ve İYİ Parti'ye bu ödünç oyları vermese idi, tüm hatalarına rağmen, AKP'den kurtulmak isteyen seçmen kitlesinin, istemeyerek de olsa verdiği oylarla CHP'nin kendi gerçek oyu % 29 civarında olacaktı.
   8 - Muharrem İnce CHP'ye küskün seçmenin İYİ Partiye gitmek üzere olan CHP oylarını geri almıştır. Bu yüzden başlangıçta parlamakta olan İYİ Partinin oyları düşmüştür.
   9 - CHP'li seçmeni barajı geçsin diye HDP'ye oy vermeye mecbur eden % 10 baraj sistemidir. Eğer bu baraj olmasaydı HDP'nin alacağı oy da % 7 civarında olacaktı. Ve Meclise sokabildiği milletvekilli sayısı da belki 20 - 30 civarında olacaktı.
   Yani demem o ki, HDP'nin Meclise 67 milletvekilli sokabilmesinin sorumlusu CHP değil;  bu barajı kaldırmayan AKP ve MHP'dir.
   10 - Erdoğan'ın İnce'yi tek hedef seçerek sürekli ona yüklenmesi; diğer adayların ismini bile ağzına almaması başarılı bir strateji olmuştur. Bu sayede karşısındaki rakibin CHP'nin adayı İnce olduğu fikrini vatandaşın kafasına sokmak suretiyle, sağ seçmenin kendisine yönelmesini sağlamıştır. 
   11 - Bu seçim tarihe, sosyal medyada yoğun bir şekilde dolaşan şantaj, tehdit ve mafyavari komplo söylentileri ile geçecektir.
   12 - Sonuç olarak, Amerika'nın ve arkasındaki Derin Dünya Devletinin hazırladığı ve adım adım hayata geçirdiği ''Türkiyeyi Ilıman Müslümanlaştırma Projesi'' yine başarılı olmuştur. 
   Türkiye ile ABD arasındaki kavgalar da kayıkçı kavgasıdır. Görünüşe sakın aldanmayın!
   
   İşte böyle! Aslında bu yazıda CHP'ye kötü performansı nedeniyle çok diyeceklerim vardı. Ama yazı  uzayacağı için bu konuyu yazının ikinci yarısına bıraktım.
   Yazının ikinci yarısında görüşmek üzere..