Uyumak istiyorum uyuyamıyorum. Bir şekilde gözlerim kapanmışsa açmak istemiyorum. İki lokma yemek yiyeceğim boğazım düğümleniveriyor. Ayağa kalkayım diyorum, her geçen saniye ağırlaşan vücudumu bacaklarım kaldırmıyor. Hiçbir uzak artık yakın gelmiyor. Okuduğumu anlamıyorum. Görmek istemiyorum. Duymak da istemiyorum.

Küçükken idealim olan meslek kamyon şoförü olmakmış. Daha sonra hep asker olmak istedim. Nihayet o üniformayı emaneten de olsa giyebildim. Piyade sınıfı tercihimdi ama muhabere sınıfı uygun görüldü. Bu durum, operasyona katılma ihtimalini düşürse de en azından subay rütbesinin verilmesi, bir çizgi zamanla bir yıldızı omuzumda taşıma onuru üzüntümü biraz olsun hafifletmişti. Acemi eğitiminin sonunda sıra kura çekmeye gelmişti ki hayatım boyunca kendimden hiç bu kadar emin olmamıştım. Doğu illerinden sadece Diyarbakır vardı ve ben oraya gidecektim. Bunun yerine kâğıtta yazan şehir, en Batı gâvur İzmirimiz oldu. Tarif edebilecek kelime bulamadığım bir hayal kırıklığı. Görevimi yaptım ve terhis kâğıdımı aldım. Askerliğimi bitirdikten kısa süre sonra malum soru bana da soruldu. “Yarın askere çağırsalar tekrar gider misin?”. Bu soru bana yaklaşık beş yıl önce yöneltildi ve verdiğim cevabı kristal netliğinde hatırlıyorum. “Bugün giderim, hemen giderim, yarını beklemem bile”. Geçen gün aynı soruyu anneme sordum. Tahmin edebileceğiniz üzere “Bu topraklar senin kanınla yoğrulmayacak” cevabını verdi. Benim duygularımda bu yönde. Vatan Millet Sakarya olgusundan çıkan bu meseleyi çözmek için belki de bir kadının nefes alıp verişini teninde hissetmemiş gencecik delikanlılar toprak oluyor.

Siyaset ve hukuktan bir araba dolusu dayak yiyen Silahlı Kuvvetler, tüm bu yalan dolan karşısında yeterli halk desteğini de yanında göremedi. Asker dediğin, komutanı kadar konuşur. Ergenekon ve Balyoz davalarının o zaman savcısı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın şimdi ordunun komutanı olduğunu düşünürsek askerin PKK tarafından bu denli hırpalanması şaşılacak durum değil elbette. Fikirler üzerine yorum yapma devri çoktan kapandığına göre; gözlerimizin önünde yitip gidenler neden değil, kimin için canlarını veriyor? Aynı soru PKK’lılar için de geçerli. Tayyip Erdoğan, benim komutanım olmadı, Cumhurbaşkanımda olmadı. Tıpkı Başbakanım olmadığı gibi. Saygı duymadığım biri için ise canımı ortaya koymam.

Bu gariban yavrucaklar gibi olmasa da sende gözlerini kapatacaksın bir daha açmamak üzere. Lakin o gün gelene kadar kâbus olmaya devam edeceksin. Milletvekili yazmaya elim varmıyor. Lanet olsun verin şuna 400 vekilini. Başkan mı olacaksın Padişah mı fark etmez. Ne de olsa daha önce yıktık. Yine yıkarız.