Sigarasına çay
Çayına akasya kokusu karışmış sevgili!
Aklımda ne kaldıysa
Yaz akşamlarına dair
Yolculuğum şimdi ona…
Senin sigaran, çayın
Bir de bütün cömertliğiyle akasya kokuları.
Gecenin karanlığından
Şafaklara uzanan gizemli sohbetler.
Tadı gönlümün bam telinde,
Yokluğuna alışamadığım sevgili.
Kim bilir kaç geceyi sabahlattık
Kaçamak bakışlardaki buluşmalarla.
Ben senin sözlerindeki göndermeleri
Sanki cımbızla çekmeyi özledim.
Ortalıkta dillendirmeden,
Başkalarına anlatırken
Bana söylediklerini yakaladım,
Ayıkladım yıllarca sözlerinden.
Bir daha böyle aşk yaşanmaz
Ne sende ne bende.
Tanrı özel yaratırmış bazı insanları.
Sen o yıllardaki en özeldin benim için.
Hâlâ öylesin….
Senin asaletin, senin duruşun,
Bana yansıyanların,
Hayata farklı bakmayı öğretti bana.
Saçındaki aklar,
Gönül yolumun incileri oldu.
Ne deli şeyler yapardın,
Ne kadar cesaretliydin sevgi için.
Göze aldıkların inanılmazdı,
Benim cesaret edemediklerime.
Araya ayrılık girse de,
Yolun sonu değil.
Başlangıçlara vakit var.
Yeter ki ikimizde isteyelim,
İkimizde “Hadi, varız.” diyebilelim
Umutlarımızı yitirmeden.
Hadi sevgili!
Yeniden var mısın benimle
Gecenin karanlığından
Şafaklara uzanan gizemli sohbetlere?
Sevdiğine değer vermeyi!
Senden öğrendim.
Yola çıktınsa eğer,
Ardına bakmaman gerektiğini öğrendim.
Akıp giden zamanın kayboluşlarında,
Yürekte kalanın değerinin
Hiçbir şeyde olmadığını öğrendim.
Senin gibi kimse
Dokunmadı çünkü yüreğime.
Senin sevgi kırıntılarında
Avundum yıllarca.
Sen diye sevdim yenileri
Yerine koyamadan.
Şimdi ılık bir yaz akşamı,
Akasya kokularında
Senin nefesin burnumda
İçime çektiğim.
Ne olur bak gözlerime!
Yine eskisi gibi
Kaçamak da olsa bak!
Sana nasıl ihtiyacım var, nasıl...
Kim bilir küskünlüğün,
Belki de benim cesaret edemediklerime.
Güz gülleri gibi
Son demlerindeyim hayatın,
Son tutunuşundayım
Kırık kalbinin ipek ağlarına.
Ya tut ellerimden ya da tut ellerimden.
“Ben sana mecburum.” diyor şarkı.
Ben sana gönüllü mecburum.
Hadi tut ellerimden.
Bak yine ay hilal, en sevdiğin.
Neden sevdiğini biliyorum artık.
Çünkü dolunaya yolcudur hilal.
“Küçük bir ışık,
Kocaman bir aydınlığa dönüşür.”derdin.
İşte sen kendi ışığınla,
Olduğun her yerde
Dolunay gibi aydınlıklar yaratırdın.
Sana bakmasını bilenler görürdü sadece.
Sadece ben görürdüm
Hilalle dolunayın dansını.
Sana özeldi çünkü.
Benim gönül gözümde sana özeldi.
Sigarasına çay,
Çayına akasya kokusu karışmış sevgili!
Aklında ne kaldıysa yaz akşamlarına dair,
Yolculuğum şimdi ona:
Gecenin karanlığından
Şafaklara uzanan gizemli sohbetlere…
Seninle ve yeniden benimle…