Siyaset kazanı fokur fokur kaynıyor.  

Öyle ki memlekette izindeyken bile seçim gündemi peşimizi bırakmadı.

İlkin iktidar partisine bakalım.

Son ana kadar “Özcan Ulupınar” ismi dolaştı. Hatta il başkanı düzeyinde ismi kamuoyuna açıklandı.

Aday olarak “Dr. Ömer Selim Alan” açıklandı.

Sürpriz bir isimdi.

Doğu Karadeniz kökenli çok etkin bir siyasetçi mi devreye girdi, yoksa Cumhurbaşkanı’ndan icazet (pardon işaret diyecektim) alamaması mı etkili oldu, bunu zaman gösterecek.

Ulupınar, bugün suskunluğunu koruyor. Geçenlerde, "Konuşsam partim zarar görür” demesi, boşuna değil!

Dün Ulupınar’ın yaşadığı şoku bugün Harun Akın yaşıyor. İki zıt partide, iki milletvekilinin aynı kaderi yaşaması, sizce normal mi?

Dün ‘Dr. Alan aday gösterildi’ diye CHP’lilerin sevinmesi ile bugün Şanal aday ilan edildiği için Ak Partililer’in duyduğu memnuniyet; seçimin kategorisini ele veriyor.

İTTİFAK MI REKABET Mİ?

MHP’de Hamdi Ayan’ın adaylığına gelince…

MHP’nin aday çıkarıp çıkarmamasından ziyade; kimi aday göstereceği önemliydi.

“Hamdi Ayan”
aday gösterildiğine göre Ak Parti ile MHP arasında olsa olsa rekabet olur demiştik. Şu anda iki parti arasında yaşanan tam da budur! Sözün özü; Zonguldak’ta ittifak fırsatını kaçıran Ak Parti, ayağına sıkmıştır.

Öte yandan son dakika golüyle sürpriz aday ilan eden CHP’de de durum Ak Parti’den farklı değildir. Ancak kent merkezindeki kemikleşmiş sosyal demokrat seçmen kitlesi, İYİ Parti ile ittifak ve Hamdi Ayan faktörü hesaba katıldığında CHP bir tık önde görünüyor.

ENTRİKA

Cumhur ittifakı olsaydı açık söyleyeyim CHP’nin işi çok zordu. Şu anda sadece zor.

Diğer taraftan Haberal ailesi de topa girmiş durumda.

CHP’yi konuşurken de MHP’yi konuşurken de Haberal ailesini niye önemsiyoruz? Ya orada ya burada değil; hepsi bir arada!

İktidar partisi, MHP faktörünü geç anladı. Şimdi direksiyonu kırıp el birliğiyle(!) sonuca etki etmek ve CHP’ye öldürücü darbeyi indirmek için sabırsızlanıyor.

Hamdi Ayan’ı diskalifiye etme çabaları boşuna değil!

Tam da bu noktada oğul Haberal, devreye giriveriyor ve “Ayan’ı yedir(t)meyiz” çıkışıyla Ak Parti’nin hevesini kursağında bırakıyor. Hem MHP’ye, hem CHP’li Şanal’a arka çıkıveriyor. Bir taşta epeyi kuş vuruluyor.

Hesaplar böyle.

Ve bütün adımların tetikleyicisi “Ali Uzun” dersem kendimi yanılmış saymayacağım.

Bu arada CHP’nin 3 defa ertelenen Zonguldak ve Ereğli adaylarının açıklanma biçimi başlı başına skandaldır bana göre.

Bence Cumhuriyet tarihinin en eski partisine yakışmayan bir görüntüydü. Kurumsal olması gereken partide, bir ileri iki geri hareketler, Türk ekonomisi gibi anlık değişen aday isimleri, tartışmaları azaltsa da durduramadı.

Ömrümde hiç bu kadar “Bizansvari” bir aday açıklamasına şahit olmadım.

Literatürde Bizans-vari sözcüğü var mıdır, bilmiyorum; ama ben ana muhalefetin Zonguldak’ta aday belirlemesini bu sözcüğün karşılayacağını düşünüyorum.

Geçtiğimiz hafta MYK ve PM toplantılarının yapıldığı ‘pazarı, pazartesiye bağlayan gece’ yaşananlar, tam bir Bizans entrikalarını andırıyordu.

Önce “Harun Akın” ismi duyuruldu. Sonra MYK’dan çıkan listede “Ali Uzun” ve “Halil Posbıyık”ın isimleri basına sız(dır-ıl)dı. 

Sosyal medya toz duman oldu.

Bir partili, “MYK’dan Harun Akın çıktı, asansörde liste değişti, Ali Uzun oldu” diyor.

Böyle bir şey olabilir mi?

Deniz Yavuzyılmaz ve Ünal Demirtaş’ın faktörü var. Haberal etkisi var.

O günden akılda kalan sorular kayda alınsın.

Normalde MYK’dan hemen sonra PM başlaması gereken PM neden 3 saat sonra başladı?

O arada neler döndü? Kimler geldi, kimler geçti? 6 trilyon bağış doğru mu? Bu kadar patırtı gürültü çıktığına göre…

Hepsi Ali Uzun’un adaylığını engellemek için miydi?

Siyaset adam yeme sanatı mıdır?

Evet, menfaat odaklı siyaset canavardır.

Sağlıcakla kalın!.