Güven İslamoğlu’nun CNNTURK için hazırlayıp sunduğu “Yeşil Doğa” programının Filyos Vadisi’ni konu alan bölümünü nihayet izleyebildik… Nihayet diyorum, bir hafta önce Cumhurbaşkanının konuşmasına yapılan canlı bağlantı nedeniyle program yarıda kaldı çünkü… Bence güzel bir program oldu… Sakarya Irmağı’ndan Kızılırmak Deltası’na kadar olan bölgenin en değerli ekosistemi Filyos Vadisi’nin ekolojik değeri ve onu bekleyen tehlike, 30 dakika içinde akıcı bir dil ve muhteşem görüntülerle anlatılmaya çalışıldı... Çaycuma’nın doğal ve tarihi birikimi de belli ölçüde geldi ekrana…
 
“Yeşil Doğa”, ekranların en uzun soluklu çevre programı… Hiç kuşku yok ki Güven İslamoğlu alanında bir marka… CNNTURK ana akım medyanın önemli bir kanalı… Söylemeye gerek yok, dönmesi için para, onun için de reklam gerek… İslamoğlu, kanalın potansiyel reklam müşterisi şirketlerin işlediği doğa suçlarını da hiç çekinmeden sergiliyor… Paranın padişah olduğu bir dönemde bunu ödünsüz şekilde sürdürmesi, şövalye ruhunu ortaya koyuyor… Kanalın el de değiştirdiği şu günlerde, içinde hükümet politikalarına açık eleştiri bulunan Filyos bölümü yapması ciddi bir cesaret işi ayrıca…
 
LİMAN MI, ÇAKIL TARLASI MI
Prof. Dr. Mustafa Sözen, hiç tartışmasız, Filyos’un ekolojisi hakkında en çok söz söyleme yetkisine sahip kişi… Burayla ilgili birçok bilimsel çalışmaya imza atan Hoca’nın akademide korkunun dağları beklediği bir zamanda, olası ekolojik yıkıma dikkat çekmesi alkışlanası bir tavır kesinlikle… Programa konuşan Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı da klasik bir siyasetçi olmadığını bir kez daha kanıtladı… Siyaset esnafının Filyos’a fabrika üzerine fabrika vaat ettiği bir zamanda popülizme sırt çevirip ekolojinin korumasına vurgu yapması, günü kurtarmanın değil de yarınların peşinde olduğunu ortaya koydu…
 
Eh, birkaç kelime de olsa ben de konuştum programda… Kentte artık statüko olduğu için eleştirilmesi mümkün olmayan Filyos Limanı’nın nasıl bir akıldışı bir proje olduğunu anlatmaya çalıştım… Yaratacağı ekolojik yıkımın yanında, teknik olarak da sorunlu olduğunu ifade ettim… Burayla ilgili yabancı uzmanlar da dahil hazırlanmış birçok fizibilite raporu var… Büyük bölümü de limanın yukarı havzalardan taşınan sürüntüyle bir zaman sonra dolacağını söylüyor… Şayet o bulgular doğruysa, liman değil bir çakıl tarlası yapılıyor oraya… Milyarlarca lira da para harcanıyor üstelik…
 
UYDU GÖRÜNTÜLERİ TEHLİKEYİ ORTAYA KOYUYOR
“Amma attın, liman da dolar mıymış” diyenler gidip Filyos kalesine çıksın, yüzünü Zonguldak yönüne dönüp balıkçı barınaklarına baksın… İki mendireğin arasında oluşan kum yığınına çıplak gözle tanık olunca fikrini değiştirip, tehlikenin farkına varacaktır… Kuşkuları doğrulayan kimi karineler şimdiden ortaya çıktı ayrıca… Farklı zamanlarda çekilmiş uydu görüntüleri liman inşaatıyla birlikte ırmak ağzı açıklığının daralmaya başladığını gösteriyor… Irmağın akış hızını azaltması kuvvetle muhtemel bu durum vadinin ekosistemine zarar verdiği gibi, bol yağışlı zamanlarda sel riski de oluşturuyor…
 
Filyos’u çok yazıyorum, kabak tadı verme pahasına yine yazacağım… Orası abıhayatımız, bereket pınarımız çünkü… Menderesler çize çize ilerleyen ırmak, etrafına yığdığı toprakla kaynakları son derece kıt olan bölgemize hayat sunuyor… Bir santim toprağın en az beş yüz yılda oluştuğunu düşünürsek, paragözler, doğanın on binlerce yılda ürettiği bereketli toprakların üzerine beton döküp fabrika kurmaya çalışıyor… Bu açgözlülüğe geçit vermeyeceğiz… Filyos’un sesini dünyaya duyuran Güven İslamoğlu’na binlerce teşekkür ediyorum… Ekibin diğer üyeleri Bilal ve Sercan’a da elbette…