Kafamda toparladığım epey bir şeyler vardı hafta içinde. Kentsel meselelere değinen bir yazı kaleme alacaktım… Ancak Bartın Üniversitesi’nden Sevgili Erdoğan Atmış’ın, Okuyunca Esra Hoca’nın neden içeride olduğunu çok iyi anlayacaksınız. Dışarıda ‘özgür’ olmak için ‘oluk oluk kan akıtacağız’ demek yerine neden ‘barış’ istediğini de…” notunu düşerek yayımladığı bağlantıyı okuyunca içim dışıma çıktı. Kafamda ne varsa hepsi uçup gitti bir anda… Nokta Dergisi’ndeki “Mardinli kızın vicdan yolculuğu” başlıklı yazıyı gözyaşları içinde okurken, bizi bu zillete reva gören zalimlere, içimdeki öfke kabardıkça kabardı… Anlatılan, dünya güzeli bir insanın, kötülükler toplumunda yaşamını iyiliğe adamış bir altın yüreğin ve hakikati her şeyin üstünde tutan ilkeler abidesi bir bilim insanının yolu zindana düşen hikâyesiydi…
 
Hayatın içinde yaşanan tüm gelişmeleri özgürlük, demokrasi, adalet talebi ve genel insani değerlerin penceresinden bakarak anlamlandırmaya çalışan bencileyin özgürlük sevdalıları yakından tanır Esra Mungan’ı… Gerekçesi ne olursa olsun savaşa karşı barıştan, baskı ve zulme karşı özgürlüklerden, yana olmuş, amasız, fakatsız demokrasiyi savunurken, şiddetin tüm biçimlerini yalnızca aklı, yüreğiyle değil vücudunun tüm zerreleriyle karşı çıkmış insan kızı bir insandır o… Üzerine tüm şimşekleri çekme, yakın ilişkide olduğu çevreler tarafından kıyasıya eleştirilme pahasına hep doğrunun, güzelin, iyiliğin ve vicdanın yanında saf tutmuş bir deli yürektir aynı zamanda… Hayata bakışına toplumun kimi çevrelerce kaşınan geri duygularından, isterilerinden daha çok, insanlığın evrensel değerleri egemendir…
 
YURTDIŞINDAKİ BAŞARILARINA RAĞMEN TÜRKİYE’YE DÖNDÜ
Soyadından sonuçlar çıkartıyordum da yazıyı okuyunca iyice anladım, Mardin’in köklü aşiretlerinden birindenmiş Esra Hoca... Şu sıralar kitaplarını elimin altından eksik etmediğim Şerif Mardin gibi düşün insanlarını çıkarmış bir kentin zengin kültürüyle yoğrulan Munganlar, Prof. Dr. İhsan Mungan ve Şair-Yazar Murathan Mungan gibi değerlere de sahip aynı zamanda. Yazıda, Esra Mungan'ın babası Prof. Dr. İhsan Mungan’ın, Münih Teknik Üniversitesi’nde "Kabuk yapıların burkulması" üzerine yaptığı doktora çalışması ile literatüre girdiği de yazılıyor. O da soya çekimin güzel bir örneği olarak öğrencilerinin sevmek ne kelime, taptığı bir hoca olarak, başarıyla görev yapıyor Boğaziçi Üniversitesi’nde…
 
Yazıda Hoca’nın hayatı şöyle özetleniyor: “Esra Mungan, kitaplarla büyüyen çocuklardan. Ortaokul ve liseyi Almanya'da okudu. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü birincilikle bitirdi. American University’de yüksek lisans yaptı. Masterda davranış ve nörobilim üzerine çalıştı. Doktora çalışmasında ise hafıza ve bellek üzerine yoğunlaştı. Bugün Türkiye'de nöroloji ve hafıza alanında yetkin çalışmalar yürütebilmiş 10 bilim insanı varsa, bunlardan biri de Bakırköy Cezaevi'nde tutulan akademisyen Esra Mungan'dır. Asıl tutkusu öğrenme ve öğretmeye Türkiye’nin en özel ortamı Boğaziçi’nde başladı. Yurtdışındaki başarılı kariyerine rağmen Türkiye’ye dönen Esra hoca, aslında tersine beyin göçüydü. Üstelik de Türkiye’de uzmanın çok az olduğu bir alanda...”
 
AMACA ULAŞMAK İÇİN HER YOL MUBAH
“Ben halkın cahilini severim” diyen üniversite hocası kılıklı dallama; ölüm, kan, intikam naraları atan çete başları; AKP çevresindekilerin yediği her türlü haltı akla zarar yorumlarla paralele havale eden soytarı yorumcular; insanın kanını donduran hayâsızlığa adı karışan kurumlar el üstünde tutulup kollanırken, “Çocuklar ölmesin, ülkede barış olsun” diyen Mungan, tek kişilik hücresinde çile çekiyor şimdilerde… Pınarhisar Acık Cezaevi’nin lüks koğuşundaki dört aylık saltanattan bir hürriyet kahramanı yaratan kültür, ülkenin en değerli beyinlerini, salt kendileri gibi düşünmediği için hapislerde çürütmekte hiçbir beis görmüyor. Bu siyaset şahbazlarına amaca ulaşmak için her yol mubah çünkü…
 
Kendi ikballeri için, kudretli efendilerin, bir yerlerinin kılı olmaya hazır üniversite hocalarının hiçbiri aklının ucundan bile geçiremezken, 28 Şubat döneminde, başörtülü öğrencilerini derse alan ilkeler abidesi bir akademisyendi Esra Hoca. Kadın cinayetlerine karşı da aktif çaba harcıyordu, diğer hukuksuzluklara karşı da. Barış İçin Akademisyenler’in bildirisine gözü kapalı imza attı; Kürt sorununun eşit yurttaşlık temelinde, barışçıl yöntemlerle çözümünü savunuyordu çünkü... Başörtüsünü siyasetin esaslı bir malzemesi yaparak iktidara yerleşen bir zümre, başörtüsüne özgürlüğü bir yaşam ilkesi olduğu için savunan bir aydını, başörtülü kalabalığın kin dolu haykırışlarıyla zindana tıktı… Bunu da herkes içinde sindirdi. Ey AKP elebaşları, ey bu zalimlerin her türlü eylemini elleri patlayıncaya kadar alkışlayan şuursuzlar, ey çıkar için her şeye göz yuman çevreler bu devran dönecek elbet… Ve biz sizi utancınızla baş başa bırakacağız… Gerçi sizde utanacak yüz de yok ya…