Dün kıyamet koptu…

Memurlar Lokali’nde yapılan inşaatla ilgili yazarımız Sermet Aksu’nun köşesinde kaleme aldıklarını okuyan birçok kişi tepkisini çok net bir şekilde ortaya koydu.

Gelen tepkilerin büyük bir bölümü böyle bir yorumun Halkın Sesi’ne yakışmadığı yönündeydi…

Açıkçası işin bu tarafı en az tepkiler kadar önemli benim için.

Birincisi Sami Aydın babamın oğlu değil!

Halkın Sesi’ne abone olduğu için Memurlar Lokali’ni kolladığımızı düşünenler yanılıyor…

Çünkü abone de değil!

Ne geçmişte ne de bu süreçte bir kez olsun parasal alışverişimiz de yok.

Üstüne üstlük Memurlar Lokali’ndeki yapıyla ilgili ilk haber yapan gazetede Halkın Sesi.

Ve sonuncusu Sermet Aksu’nun yazdığı kendi düşüncesidir…

Halkın Sesi’nin yayın politikası değil!

Merak edenler için fikrimi de çok net ifade edeyim:

Halkın Sesi, her türlü yasal ihlalin karşısındadır.

Adı geçen yer Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’in ayıbıdır…

Yok eğer Memurlar Lokali işletmecisi Sami Aydın, bunun aksini iddia ediyorsa, çıkıp belgeleriyle yaptığı işin arkasında durur.

Önceki gün Adnan Küçükvar’ın makalesine de “sol” cenahtan benzer tepkiler geldi…

En sert tepki de düşüncelerine son derece saygı duyduğum bizim Ahmet Öztürk’ün makalesinde ses buldu.

Küçüvar’ın Türk solunu alaycı bir üslupla diline doladığı yazısını Halkın Sesi’ne yakıştırmadığını söyleyen Öztürk, yazılanları gazetenin ilkeselliği ile bağdaştıramadığını belirterek gazete yönetimini eleştirdi.

Gökkuşağı kadar rengarenk yelpazesinde her türlü siyasi düşüncenin kendisini özgürce ifade ettiği bir gazeteye yapılacak ağır bir eleştiriydi bu…

Siyasi duruşu yüzünden geçmişte ağır bedeller ödemiş bir insanın vicdani bir refleksi olarak algıladım Ahmet Ağabey’in sözlerini…

Mevcut iktidar ve onun yerel temsilcilerinin adının karıştığı yolsuzlukların sıkça haber olduğu…

Ve bu yüzden ciddi bir reklam ve abone kaybı yaşayan Halkın Sesi’nin içinde bulduğu ekonomik zorlukları en iyi bilen Ahmet Öztürk’ün gazete yönetimine olan tepkisini ise hala anlamaya çalışıyorum…

Nitekim, bir gün sonra kendi köşesinde Küçükvar’a yanıt veren Öztürk, keşke Halkın Sesi’ne tepki koymak yerine düşüncelerin özgürce ifade edildiği bir platformda yazdığını da takdir edebilseydi…

Boğazına kadar yolsuzluk iddialarına batmış bir hükümetin ayıplarını görmezden gelip seçim sonuçlarının arkasına sığınarak  “Milli irade” deyip işin içinden çıkan Adnan Küçükvar’ın hemşehrisi Recep Tayyip Erdoğan’a olan hayranlığını bilmeyen yok.

Ama ne Küçükvar’ın hayranlık kokan bu köşe yazısı ne de yazdığı diğer ifadeler Halkın Sesi yönetimini ve yayın politikasını bağlamaz.

Halkın Sesi, demokrat, emekten yanadır, düşünce özgürlüğü ve yasaların üstünlüğünü savunur.

Halkın Sesi, yazılarında hakaret, küfür ve nefret söylemi olmadığı sürece tıpkı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hiçbir yazarının yazısına sansür ya da müdahale etmeyecektir.

***

Dünkü yazımda Kilimli Belediyesi’nde Seçkin Özdemir döneminde özellikle bazı yerel gazetelere dudak uçurtan fatura bedelleri ödendiğini yazmış, Ali Aslakılıç’ın Halkın Sesi dahil hiçbir gazete aboneliğini kabul etmediğini söylemiştim.

İnternet sitemize sahte rumuzla işkembeden sallayan bazı okurlarımız Halkın Sesi’nin abone talebini fırsatçılık olarak yorumlayıp kendilerince bizi ters köşeye yatırmak istemiş.

Bilinmesinde fayda var. Tüm belediyeler yerel gazetelere abone olur. Halkın Sesi, muhalif yazılarından dolayı 5 yıldır Kilimli Belediyesi’ne abone yapılmamıştır.

Anlamayan var mı?