Bundan önceki yazımızda ‘Cumhurbaşkanını halk seçecek, Halk dalkavukları değil’ demiştim. Son sekiz seçimi (3 yerel, 3 genel, 2 referandum) ezici çoğunlukla kazanan mevcut iktidar’ın (AKP) Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın adaylığı söz konusu olunca, muhalefet’in ‘nutku’ tutuldu.

‘İktidar olan partisinin oy çokluğu ile seçmesi demokratik değil’ sızlanmaları üzerine, 2007’de yapılan ‘Anayasa değişikliği’ ile Halkoylaması kararı alınmıştı.

Bundan önce nasıl seçilmiş Cumhurbaşkanlarımız?

Darbe ile, İktidar + Muhalefet + Ordu işbirliği ya da iktidar vasıtasıyla.

Özgür iradesini kullanan birey, ister politikacı olsun, ister asker ya da asker emeklisi. İster bir partinin genel başkanı ya da Anayasa Mahkemesi Başkanı. Ya da yerel seçimi kaybetmiş bir Büyükşehir Belediye Başkan adayı. Çıkacak ortaya ‘adayım’ diyecek. Tanıtacak kendini, anlatacak derdini. Milli İrade’nin teveccühüne teslim edecek fikir ve bedenini. Seçilecek. Bundan iyi ortak akıl mı olur?

Hem birey olarak, hem de sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler olarak, değişik varyasyonlar (taktik) uygulama şansı da var. Oy vermeyebilir, ortak isim üzerinde anlaşabilir, ortak aday çıkarabilirsiniz. Hatta, ‘protesto’ mahiyetinde, oy kullanmama hakkını bile kullanabilirsiniz? Bunların hepsi, kişinin ‘seçme - seçilme’ hakkını yok sayıp ‘olamaz’ demekten iyidir.

Elbet de, ortaya çıkan aday adayları hakkında ‘ileri – geri’ konuşmak var. Burası Türkiye. Ağızı olanın konuştuğu bir Ülke. Herkes ‘şahsiyetine yakışır’ konuşacak. Nihayetinde, ‘sandık’tan çıkacak değil mi, kazanacak olan?

Milli İrade deyip geçmeyin; 1946’da ‘açık oy - gizli tasnif’lerden geçip, 1950’de İktidar Valilerinin İl Başkanı olduğu dönemde bile ‘yeter söz Milletindir’ deme cesaretini göstermedi mi?

70’li yılları düşünün! Yıl da 4 hükümetin değiştiği… Hem de yamalı bohça gibi, koalisyon hükümetlerinden, sekiz seçim üst üste ‘istikrar’ diyen seçimlere gelmedik mi?

Türkiye’nin bir düzen değişikliği, bir dönüşüm yaşadığı ortamda yapılacak olan Reis-i Cumhur seçimi de bana göre çok rahat geçecektir.

Bu gün yapılan tartışmaların odağında, yine sandıktan umudunu kesmişlerin bahaneleri ve karamsarlıkları var.

Cumhurbaşkanı kim olmalıdır? Tayyip Erdoğan mı, Abdullah Gül mü?

Bence Mahsuru yok. AKP’nin adayı Tayyip Erdoğan olsun, CHP ve MHP’nin adayı Abdullah Gül. Olmaz mı? CHP’nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP’nin Adayı Devlet Bahçeli olsun. Kazanamazmı? Ortak aday olarak Mahsur Yavaş ya da İlker Başbuğ’u çıkartsınlar. Yine mi olmaz?

Kalkışma, ayaklanma ve darbe mi? Bu saatten sonra onlarda olmaz.

Hele hele yazı - tura ile belirleme hiç olmaz.

Türkiye’nin yakaladığı istikrar ve kalkınma ortamının devam etmesi için, akl-ı Selim her Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşının, tavır koyması gerekir.

Bölgesel ve Küresel ölçekte gelişmeler ortadadır. Güçlü devletlerin, zayıf devletleri hap gibi yuttuğu, Emperyalizm’in kol gezdiği bir ortamda, ortak aklın hâkim olması şarttır.

Muhalefet, peş peşe seçim kaybetmenin suçlusu olarak halkı değil, kendisini görüp sorgulamalıdır.

Muhalefet partileri, önce ‘iktidar olmayı’ hedeflemeli. İktidar olmak için de ‘Türkiye Partisi’ olmalıdır. Sadece birkaç bölge de değil, Türkiye’nin her yanında seçime girebilecek karakter ve kabiliyet yakalanmalı.

Demokrasi’nin sadece sandık olmadığı bellenmeli. Halkın huzuruna çıkılacağı unutulmamalı. Halkın özgül ağırlığını, göbeğini kaşıyan adam ve bidon kafalı seviyesinde görmenin, yarışta nal toplamak olarak ortaya çıkacağı bilinmeli.

En önemlisi, Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı, makam yetkilerini sonuna kadar kullanabilir maharette olmalıdır. Türkiye’nin bulunduğu coğrafya da; ekonomik kalkınma, siyasi ağırlık, hak ve özgürlüklerin gelişmesi, birlik ve beraberliğin pekişmesi açısından, zaman kaybına tahammülü yoktur. Halkın oylarıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’ndan, kimse sıradan adam muamelesi beklememeli.

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, oy hedefini % 60 olarak belirleyen iktidar partisi karşısında, eli ayağı dolanan muhalefet’in yapacağı en iyi iş, yine ‘yenilen pehlivan’ olmamaktır.

Kendine çeki düzen vermelidir.

Ancak; İnanıyorum ki, muhalefet yine kolaycılığı seçecek. Bir şekil de Kurtulmak için, Tayyip Erdoğan’a oy verecek.

Ben de Tayyip Erdoğan’a oy vereceğim. Ama; İstikrar ve Yeni Türkiye’nin geleceği için.