Adına Zonguldak denen şu gariban kentin içine düştüğü acınası durumu siz de üzülerek izliyorsunuz mutlaka…
Üzülmek ne kelime, inanın, kahroluyorum ben…
Sade suya tirit cinsinden tartışmalara bakınca içinde bolca küfür bulunan bin türlü söz geçiyor aklımdan da, derin bir soluk aldıktan sonra tek şeysöyleyebiliyorum yalnızca:“Zavallı kentim!”
Durup düşünüyorum daha sonra, zihnimdeki sorular birbirini kovalıyor…
Bu kadar kısır, fikri zenginlikten bu denli yoksun, bunca ışıltısız,yaşamsal tek fonksiyonu saplanıp kaldığı bataklıkta şuursuzca debelenmekten ibaret olan bir yerleşkeye kent demek ne kadar doğru acaba?
Ezberlediği birkaç tümceyi papağan gibi tekrarlayarak, ortaya, “kentsel vizyon” koyduğunu sanan cahil sürüsünün elinde, hangi umudu yeşerteceğiz biz?
Hangi projeyle akılları ortaklaştırıp,yeni bir atılım yapacağız?
Yarın umudunu hangi ekonomik, sosyal programla yeşerteceğiz?
Geçtiğimiz günlerde, değişik ilçelerde bir dizi söyleşi yapan Kemal Anadol’dan mülhem bir tümceyle özetlemek gerekirse, Zonguldak’ı geçmiş gelecek ilişkisini çoktan koparmış, dünyada olup bitenleri anlamaktan vazgeçtim burnunun ucunu görmekten aciz lümpen bir kadro yönetiyor…
“Yönetiyormuş gibi yapıyor” desem daha doğru olacak herhalde…
Siyaset kurumundan devlet kademelerine, sivil toplumdan işadamlarına değin herkes, günü kurtarmanın hesabını yapıyor çünkü…
Kendinden sonrasını tufan sayan çapsızlar, kentin derdine derman olacak hiçbir fikir üretmiyor…
Üretemiyor, öyle bir dertleri olmadığı gibi, birikimleri de yok ayrıca…
 
HİÇ “B” PLANIMIZ OLMADI
Bakın şu halimize…
ÇATES özelleştirildi, daha özelleştirme tartışmaları sürerken, “Tüm üretim bandını ÇATES’e verilecek kömüre göre yapılandırmış TTK, ÇATES’in olmadığı koşullara göre yeni bir üretim stratejisi geliştirmeli, B planını şimdiden hazırlamalıdır” diye yazdım burada…
Olası bir durumda, TTK’nin, arındaki kazıdan başlayıp, lavuarlardaki zenginleştirmeye kadar tüm prosesini değiştirmesi gerekiyor çünkü…
Yetkililerin zaten üzerine alınmadı da, fikirlerden çok, kim kime laf sokmuş, hangi yazar kime nasıl sataşmışa meraklı kamuoyu datınmadıandığımız nedenlerle…
Şimdi kırmızı alarmda Zonguldak, TTK ile yaptığı kömür alım sözleşmesinin süresi dolan ÇATES, havza kömürüne göbeğinden bağlı olarak kurulan zinciri kırmaya çalışıyor…
Redevanslı sahalardaki sorunlar da büyüyor bir yandan…
İşçi ücretlerinin bir parça yükseltilip, koşullarının yasa zoruyla düzeltilmesiningetirdiği ek maliyeti karşılayamayacağını söyleyen patronlar, üretimi durdurmakla tehdit ediyor…
“Kolay para kazanmaya alıştılar” sözcüğüyle geçiştirilmeyecek kadar önemli bir durum var ortada…
Binlerce insan bir anda işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya çünkü. Bir sosyal patlama her an kapımızı çalabilir…
Paris anlaşmasıyla dünyanın geldiği nokta da duvara tosladığımızı gösteriyor…
Öyle anlaşılıyor ki, uluslararası toplum, kömürün üretimini de, tüketimini de sıkı denetim altına alacak bundan sonra…
İş dünyasına ve siyaset belirleyicilere Paris’ten verilen mesaj net: “Çevreyi kirleten fosil yakıtlardan süratle uzaklaşın, küresel ısınmaya daha fazla seyirci kalamayız…”
Neresinden bakarsanız yepyeni bir durum var bizim için ortada…
Ancak yönetim her türlü kademesindeki çapsızlar,“Duymamış gibi yap Pampa” diyerek adeta dalga geçiyor zavallı halkla…
 
PEKİ, KÖMÜR SONRASI NE OLACAK?
Durum bu kadar vahimken, kentte bir devletin kulu, kömür sonrasında ne olacağını, bunca insanın ne yapacağını konuşmuyor…
Zonguldak’ı çoktan gözden çıkaran AKP iktidarı ipe un sermiş vaziyette zaten…
İstihdam için hiçbir adım atmıyor, “Batı Karadeniz enerji üssü” cilasıyla parlatılmış bir“termik cehennem” öneriyor yalnızca…Önermiyor da dayatıyor…
Kenti yöneten dünyadan bihaber çapsızlar da dayatmalara çanak tutuyor…
Karadenizli bir yurttaşın bilgece deyimiyle,” midemizle akciğerlerimizi kavga ettirerek”köşeyi dönmeye çalışanparagözler, yalnızca bizlerin geleceğini karatmakla kalmıyor, dünyayı küresel bir felakete sürükleyecek adımlar da atıyor ahlaksızca...
Zavallı kentin sızısı bunla kalsa yine de iyi…
Geçenlerde kimi aklıevveller müjdeli haber olarak verdi, AKP Tanıtım Ofisi, “Üç derste Filyos’un içine etme” programını yayımlamış twitter’dan…
İnanın dünyada olan bitenden, o haberi yayan gazetelerin de, o tivitiatan madrabazların da haberi yok…
Bayatın da bayatı fotoğraflarla bunca “kirli teknoloji ürünü yatırımı” umut diye pompalamaya kalkmak, köy kurnazlarından başka kimsenin harcı değil çünkü…
Ya bunca rezalete sessiz kalan muhalefetteki hımbıllara ne demeli?
Onlar küçük dükkânlarında ele geçirmeyi başardıkları koltukları korumak için entrika peşindekoştuklarından, tek kelime bile etmediler henüz…
Tam bir “Kimim umurunda” durumu yani…
Dedim ya bu Zonguldak çok zavallı, çok aciz, çok fikirsiz…
Çok da karanlık, derinliklerindeki zifiri karanlıklar gibi tıpkı…