24 Ocak Cuma akşamı ülkemiz bir afet yaşadı. Yaşamını yitirenler, sakat kalan, umutlarını tükenen, evlerini - barkını kaybeden onlarca insanımızın bir gecede hayatları ve hayalleri değişti.
Bu acıyı derinden hissediyorum ancak bu büyük acıyı bir kenara bırakıp bundan sonra ne yapılabilir? Hep birlikte buna kafa yorma zamanı gelmedi mi? 2004-2015 yılları arasında da 81 şehirde faaliyet gösteren, milyonlarca abonesi olan bir GSM operatöründe Vaka Yönetimi Kıdemli Uzmanı olarak görev yaptım. 11 yıl süresince doğal afetler, terör, teknolojik gelişmeler, ülkeyi toptan etkileyen tüm durumlarda telekomünikasyon & iletişim ile ilgili her faaliyette birinci derecede görevlerim oldu. Bu nedenle kendimi bildim bileni bir kriz ortamında çalıştım diyebilirim ( hiç kimseden duyamayacağınız ülke ile ilgili acı tecrübeleri de ayrıca paylaşacağım ).
Belli bir aşamadan sonra nasıl ki şirketler kriz anlarında hazırlıklı olması gerekiyor, bende şahsi önlemlerimi almaya başladım. Sağlık Bakanlığı onaylı, 10 yıldır da düzenli yenilediğim ve bir çok vakada şahsen müdahale etmeme yasal olarak hak tanıyan “ İlk Yardım” sertifikamı aldım. En son Ereğli - Zonguldak arası bir kazada, kazazedeye yardım edip tüm çevresel önlemleri almıştık. Kazadan hafızamda kalan birkaç dakika geciksek çevredeki insanların yanlış müdahale ile kazazedeye büyük zararlar verilmek üzere olduğuydu.
Ancak bu yeterli değildi. Ailemi düşünüp evimde de gerekli önlemleri aldım.
Yaşadığım ve çalıştığım binalar için alınan tedbirler, olası afet durumunda yapılması gerekenleri defalarca tekrar ettik. Aracımızda en az 3 gün idare edecek kadar yaşam malzemeleri bulundurmayı adet edindik. Sadece kendimize değil, topluma faydalı olabilmek adına gönüllü AFAD üyesi olup eğitimleri tamamladık. Görev verildiğine bu kurumada canı gönülden hizmet etmeye de hazırız.
Peki bütün bunları neden yazdım?
AFAD şuan bir sınav veriyor ancak ne kadar yeterli olacak bunu hiçbirimiz bilmiyoruz. Gölcük, Düzce, Çankırı bölgemize çok yakın ve tamamını hissettiğimiz depremler oldu. Hem Zonguldak hem de ülkemiz için bize nereden ne yardım gelecek? Hangi teknikler ayakta kalacak ve kullanımda olacak ? Olası depremin senaryoları nedir? Bunları kimse bilmiyor. En son Eylül 2019’ de Deniz Yavuzyılmaz ,İçişleri bakanına sormuş. Bu ekipler nerede? Kaç kişi? Hangi eğitimleri var? Cevap gelmedi. Şahsi tahminimde gelmeyecek. Ancak bir Zonguldak’ lı olarak merak ediyorum. Yarın şehrimizde bir afet durumu olsa, bunu şimdiden planlamaları; tüm senaryoları masaya yatırmaları, kafa yormalarını beklemek, yaşam hakkımız için bunları bilmek hepimizin en doğal hakkı değil mi?
Deprem gerçeği ile artık yüzleşmeliyiz. TTK ve çalışanları ülkemizin bu konudaki personel ve teknoloji bakımından göz bebeği olmalı. Her daim eli kazma- kürek tutan o nasırlı ellere sahip madenci kadar başka hangi kurumun yada derneğin hazırlıklı olduğu söylenebilir?
Zonguldak Maden İşçisi haftalık, aylık yada yıllık enkaz kaldırma eğitimi almıyor, 24 saat bununla yaşıyor. Uzun zamandır İstanbul’ da yaşadığım için 20km’lik bir yolu zaman zaman 2,5 saatte gittiğimiz oluyor ve bu tecrübe ile beklenen büyük depremde İstanbul ve dolayısı ile ülkede hayatın duracağını söylüyor olmak bir tahminden öte, risk değerleme olacaktır.
Anadolu’ da Cuma günü yaşanan depremin bir benzeri İstanbul’ ya yaşansaydı, sadece etkilenen nüfus oranlı projeksiyonda 20 Kat daha fazla can kaybı ve yıkımı hayal edebilirsiniz. Reelde bu durum çok daha fazla olacaktır. Acı gerçek İstanbul’ a merkezinden veya yakın illerden yardım beklemek sadece hayal olur. Bu sebeple İstanbul, Ankara gibi iki büyük metropole karayoluyla birkaç saat mesafedeki TTK Tahsiyecisi işçilerimizin varlığı ve faaliyetleri ülkemiz için önemli bir kaynaktır. Bir adım daha ileri giderek olası depremde her türlü zorlu şartları görmüş bu ekibin ellerinde ülkenin geleceğinin yattığını da söyleyebilirim. Bugün bu ekip TTK için sayısal yeterliliğe sahip mi? Uzmanı değilim ancak her kim nerede ne hesap yapıyorsa TTK Tahsiyecisi olan işçi hesabına büyük İstanbul depremi de dahil ederek bir hesaba gidilmeli. İşçi alan kurumlar hesaplarını karlılık üzerine yapar. Bunda son derece haklılar ancak TTK da bu ekibin sayısının arttırılması hesabı yapılırken, sadece kömür üretimi değil ;  ülke için yaşatacakları canları da hesaba katmalılar.
Gerekirse farklı kurumlardan bu ekip özel olarak fonlanmalı. Bunun içinde Eylül 2019’ da yine Deniz Yavuzyılmaz’ ın bir 5,8 İstanbul depremi sonrası açıklaması vardı. 
Zonguldak, Zonguldak da çalışan TTK işçisi ve depremin etkileyeceği başta İstanbul ve ülkenin tüm bölgeleri için umarım bu çağrıya bir yanıt gelir.
Her türlü görüş ve önerileriniz için [email protected] adresinden bana ulaşabilirsiniz.