Yavuz hırsız!

 

Delinin biri kuyuya bir taş attı, kırk deli çıkarabilirse aşk olsun!

Yürekli adammış Sami Aydın…

Halbuki, şakülü kaymış Pusula’nın gazabına uğrayan ne ilk kişiydi Sami Bey, ne de son olacak…

Keşke benzer haksızlıklara uğrayanlar da aynı cesareti gösterebilseydi geçmişte…

Keşke Sami Aydın’ı haklı bulanlar, izlemek yerine bu çirkin adama haddini bildirebilseydi…

Şaşkın ördek kıçtan dalarmış…

Sami Aydın’ın bu beklenmedik çıkışı karşısında pusulası şaşan Ali Rıza Tığ, bir de “ar”dan bahsetmez mi?

Yediği aparkatla sersemlemiş olacak ki, utanıp kamuoyundan özür dileyeceği yerde önüne gelene işkembeden sallayan Ali Rıza’nın psikolojisini asgari ölçülerde anlayabilirim…

Ama kendi ayıbını örtmek için başkalarını da kendi pisliğine çekmeye çalışması gazeteci eskilerinin bildiği en adi, en alçakça numaralardan biri sadece…

“Tığ” gibi bir delikanlının düştüğü hale bak!

Madem Sami Aydın soruyor Pusula kaçıyor…

Bir de biz soralım da belki maliyeci arkadaşlarımızın dikkatini çeker…

Soru bir: “Günlerce yazıp çizdiğin Memurlar Lokali sahibi Sami Aydın’dan onca yazdıktan sonra 2 bin lira aldın mı?”

Soru iki: “Onca haberden sonra parayı alınca Sami Aydın’la röportaj yapıp saldırgan yayınlarına ara verdin mi?”

Soru üç: “Tüm bu yazıların ardından 10 bin lira daha isteyip vermeyince saldırmaya başladın mı?”

Soru dört: “Eğer aldığın 2 bin lira abone parasıysa Basın İlan Kurumu’na da bildirdiğin listede 20 lira aylık abone parası aldığın Sami Aydın kim? 2 bin liranın faturası nerede?”

Soru beş: “Eğer söylediğin gibi Pusula’nın yıllık abone parası 3 bin lira ise abone sayını ve buna karşın maliyeye ne kadar vergi gösterdin?”

Bir sor da Pusula abonelerine: “Allah aşkına siz Pusula’ya aylık kaç lira abone parası ödüyorsunuz? Ve bu olay sizin başına gelseydi ne yapardınız? Ve hala ne bekliyorsunuz?”

Kargalar bile güldü Ali Rıza Tığ’a…

Yavuz hırsız misali ev sahibini bastıracak ya, utanmadan birde manşet atmazlar mı…

“Sami Aydın’a boyun eğmeyeceğiz.”

Şimdi Cumhuriyet Savcıları, Basın İlan Kurumu, Basın Konseyi, Karaelmas Gazeteciler Derneği, Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti’nin nasıl bir tutum takınacağını merakla bekliyorum.

Ne yani gazetecilere yönelik bir saldırı, haksızlık yapılınca haklı olarak basın özgürlüğünden dem vurup ortalığı ayağa kaldıran gazeteci örgütleri, bir gazetecinin şantajına maruz kaldığını iddia eden ve elinde belgesi olan vatandaşın isyanına seyirci mi kalacak?

Yoksa ilgili makamlar, haber yapmama karşılığında alınan rüşvet parasının transferi, güvenlik kamerasıyla belgelenmişken, “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” korkusuyla susacak mı yine?

Burnuna kadar boka batmış bir adamın, hakkındaki onca iddia varken benim de aralarında bulunduğum gazetecilere yazdığı o yazıyı aynen kendisine iade ediyorum.

Çok değil 4-5 yıldır yargılandığı çete davasında Ereğli TSO eski Başkanı Ahmet Likoğlu ile yaptığı telefon konuşmalarını, ondan aldığı talimatlarla dönemin Emniyet Müdürü Atilla Çınar hakkında yaptığı haberleri ve tüm bunlar için aldı parayı izah edemeyince, “Telefon konuşmamız yasal yollarla dinlenmediği için Yargıtay delil olarak kabul etmedi” diyecek kadar yüzsüzleşen bir adama ben ne diyeyim ki…

Gazeteci kimliğimi kullanarak utanılacak bir şey yapmadığım için vicdanım rahat…

Ama madem aklınca kafa bulandırmaya çalışmış, izah edelim de sıkıştıkça aynı şeyleri yazıp durmasın…

Bir… Davut Acar’la olan konu Erdoğan Demir tarafından şikayet konusu olmuş yasal hiçbir sıkıntı doğmamıştır. Bu beni ve eski ortağım Davut Acar’ı bağlar.

İki… Sanki çalışanların maaşlarını gecikmeli ödeyen tek gazete Halkın Sesi…Trilyonlara hükmeden Erdoğan Demir’in sahibi olduğu Yeni Adım gazetesinde bile bu ay çalışan arkadaşlar 15 gün gecikmeli maaş aldı… Diğer gazetelerin durumu da ortada… Burada bir tek Pusula zamanında maaş ödeyebiliyorsa akla şu soru geliyor… Pusula nasıl düzenli maaş ödüyor? Sami Aydın örneğinde olduğu gibi mi?

Üç…Evet altımdaki araba benim değil… Ümit Arıcı ile birlikte yaptığımız Rent-e car işi için kredi ile alınan 3 arabadan biri benim altımda… Zaman zaman kiraya da veriyoruz… Ümit Arıcı, benzin istasyonu ruhsatı alırken yasal bir engel varsa sen niye yazmadın?

Dört… Daha önceki arabamı da TOFAŞ’ın sahibi Fatih Keleş’ten, tıpkı diğer gazetecilere olduğu gibi ayda 500 lira reklam bedeli karşılığı aldım. Taksit miktarı olan 780 lira için gereken 280 lirayı da son kuruşuna kadar ödedim. Üzerimdeki mali sıkıntılar yüzünden arabayı başkasının üzerine yaptım. Demir Ailesi, Fatih Keleş’e bana reklam verdiği için baskı yapınca arabayı geri kalan taksitleri ve trafik borçlarını ödeyebilmek için neredeyse yarı fiyatına sattım… 

Beş… Tığ’ın iddia ettiği gibi gazetemiz ofisinin kirasını ödeyen siyah mercedesli adam ise Kenan Köktürk… Ama öyle alçakça iddia ettiği gibi 12 bin değil, 4 bin 300 lira… O da aday adaylığı süresince 3,5 ay boyunca internet sitemiz ve gazetede çıkan reklamlar için anlaştığımız 7 bin liraya mahsuben ofis sahibi Ali Koçal’a ödenen para… Köktürk’ün adaylığı konusunda onu öven tek bir haber bile yapmadığımızı özellikle belirtmek isterim.

Tuborg’tan Efes’e geçen mekanla ilgili ise mertse, adamsa çıksın Necmi Abay gerçekleri anlatsın…

Gerçi sen onu küfretmek için kullanıp gerisini getirmeye cesaret edememişsin ya!

“Yalancının ……..”

Yok yok… Ben ahlak kavramını çoktan kaybetmiş birinin ayarına düşmeyeceğim:

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar Ali Rıza…

Seninki, çekirgenin hikayesi!