Önceki gün Suruç’ta öldürülen 32 genç…
Dün Ceylanpınar başından vurulan 2 polis memuru…
Adres farklı, acılar ortak…
Hangi aydın, hangi demokrat, hangi devrimci, hangi İslamcı, hangi iktidar, hangi entelektüel ve hangi “insan” masumların katledilişini savunabilir…
Ölenlerin hepsinin “çocukların ölmediği, güzel bir dünyada yaşamak” gibi bir hayali vardı halbuki…
Suruç’ta katledilen 32 can, yaşıtları güneşin ve denizin tadını çıkarırken Kobani’deki çocuklar için kavurucu sıcağa rağmen yollara düşüyordu…
Kendinden başka hiç kimse için tasalanmayan, yaşadığı dünyanın güzelliklerine sahip çıkmayan, savaşın soğuk nefesini her an ensesinde hisseden, tecavüze uğrayan, topraklarından sürgün edilenlere seyirci kalanların söyleyecek sözü de yüzü de olmamalıydı!
Ne gencecik 32 fidan…
Ne de anlamsız bir hesaplaşmada şehit düşen 2 polis…
Hiç biri ölümü hak etmemişti…
Hayatta her zaman “2x2=4” etmiyor…
Tıpkı Suruç ve Ceylanpınar’da olduğu gibi kimi zaman hesap şaşıyor…
Bugün bizim için 2=32!
***
Utanacağı yerde!
Dün haber sitelerini tararken gözüme çarptı…
Siyasete tesadüfen giren ve hala o koltukta nasıl oturduğuna anlam veremediğim AKP Merkez İlçe Başkanı Metin Karaduman, şehir stadyumundaki yıkım çalışmalarını incelemiş…
Türkiye’nin en ücra kasabalarına bile modern stadyumlar inşa edilirken, 67 yıl sonra yapılan değil yıkılan kapalı tribün önünde fotoğraf çektiren bir siyasetçi olmasın daha iyi…
Ortada ne bir proje var, ne de stadyum yapımına başlanılmış, Karaduman çıkmış gazetecilere maval okuyor…
Tarihi maçlara ev sahipliği yapmış, milli atletler çıkaran Kemal Köksal Stadyumu da, özellikle son 3 sezondur dünyanın hiçbir yerinde benzerine rastlanamayacak kadar kötü bir manzara vardı… Yıkılma riski yüzünden tel örgüyle çevrilip seyirci alınmayan tribünler yüzünden maçlar yarı kapasiteyle oynandı…Futbolda “12’nci Adam” faktörü Zonguldak Kömür Spor’un en büyük hücum silahı… Muhtemelen bu sezon da 12’nci Adam’dan yoksun olacağız…
Şehir Stadyumu’ndaki virane görüntü esasında Zonguldak’ın fotoğrafı…
Karaduman, yanlış hatırlamıyorsam 4-5 yıldır iktidar partisinin Merkez İlçe Başkanı…
Bitmeyen yollar, yarım kalan yatırımlar, uçmayan uçakları mı konuşalım…
Yoksa AKP iktidarında denize sıfır yaptığı Karaduman Center’ı mı konuşalım…
Başta kendim olmak üzere burada en büyük hatayı yerel basına buluyorum…
Kim bu adamlar? Daha düne kadar köprü altında esnaflık yapanlar siyasetle nerelere geldi? Kentte, güçlü bir yerel basın olsa bu adamlar halka ait olan en güzel yerlere sahip olabilir miydi? Karaduman, etkisiz, yetersiz, silik bir iktidar partisi yöneticisi olmasına rağmen o koltuğu hala “işgal” edebiliyorsa, ilk önce şehir insanının kendisini sorgulaması gerekmez mi?
Öyle olmasa, dün utanacağı bir manzara karşısında gülümseyerek fotoğraf çektirebilir miydi Metin Karaduman?
Siyasetin gençleşmesini savunan bir gazeteci olarak Metin Karaduman gibi kötü bir örneğin genç siyasetçilerin önünde bir set olduğu düşünüyorum artık…
Koskoca iktidar partisinde yok muydu kendi için değil memleket için o koltuğa oturacak bir adam!