Muzaffer Zavotçu
(106 sayfa)
Günün ortasında geldi çocuk ruhlu o kocaman adam. Poşetinden mavi kuş gibi bir şey çıkardı. Bu bir kitaptı. Kitap uçup gönlüme kondu.
Bu akşam onunlaydım. Saz mı dinledim, bir dere su mu içtim? Anlamadım. Akıp gitti zaman.
Kars doğumlu, Artvin öğrenimli öğretmen, halk kültürüyle donanmış. Şiirlere de halkın dili, kültürü, mis kokulu çevre, geleneksel sevgi ilişkileri damga vurmuş.
Dörtlük, hece ölçüsü, koşma biçimi kullanılmış çoğunlukla. Az sayıda serbest şiir denemesi var.
Dil ve anlatım etkileyici. Yalın bir Türkçe; içten, doğal, akıcı bir anlatım okuyucuyu sarıyor.
İçerik zengin. Sevgi fırçasıyla boyanmış her şey! Köy, köy çocukları, güzel yurt köşeleri (İstanbul-Düden-Eskişehir-Kars-Kartepe-Sarıkamış-Kaz Dağları), İstiklal Marşı, Atatürk, Veysel, çağdaşlaşma, yurdun dertleri, insanlarımızın umut kırıklıkları, geçim sıkıntıları, adalet, barış, birlik, huzursuzluklar, sitemler, yozlaşmalar, özlemler, sevginin her türü... akıp gidiyor insanın yüreğini sarıp. Güzelleme ile taşlama insanı dalgalandırıyor.
O koca adam şiirin büyüsünde uçup gitmiş göklere. Tabii beni de uçurmuş hüzne bulanmış bir yerlere.
Bir iki dörtlükle siz de kımıldayın diye...
...
Üniversite bilim yuvası
Çıkmalı oradan insanın hası
Kıskaca alınmış çıkmıyor sesi
Hocaları sessiz rektörü sessiz
...
Hayat bahçesinin gülüdür onlar
Sevgi ağacının dalıdır onlar
Kovanda arının balıdır onlar
Baldan da tatlıdır torun sevgisi
....
Dost odur ki ilaç olsa yarana
Doğru olan el uzatmaz harama
Şöhreti parada pulda arama
İnsan gibi insan olmak yetmez mi
...
Barış huzur olsun akmasın kanlar
Toprağa düşmesin gencecik canlar
Birbirini kucaklasın insanlar
Laik Cumhuriyet herkese yeter
...
Rehberimiz bilim olsun her zaman
Hedefimiz olsun hep mutlu insan
En az suçlu kadar suçludur susan
Bir tek insan olmak yeter de artar
Türkü dinler gibi kapıldım ben bu kitaba.