BEŞ YILDIZLI YALANLAR…

Abone Ol
Siyasi kulisleri bir başka pencereden yansıtacağım bu gün. Darılmak gücenmek yok.
Peşinen söyleyeyim, CHP’liler Ali İhsan Köktürk’ü, AKP’liler Köksal Toptan’ı çok ararlar.
Muhalefetin tüm hesapları, Hükümeti devirmek üzerine…
Darbı meseldir… Çoban yanık yanık türkü söyleyip dağda gezinirmiş… Sormuşlar ona ‘nedir derdin?’ Diye. ‘Eşeğimi kaybettim’ demiş. Köylüler ‘eşek türkü çağırıp aranır mı’ demişler. Çoban derin bir ah çekip ‘Şu dağın ardında bir umudum var. Orada da bulamazsam, bakın bendeki ağlamaya…’ demiş.
Yani; sandıktan ‘AKP tek başına iktidar’ çıkarsa, muhalefet için ‘yandı gülüm keten helva…’Ağlamak da fayda etmeyecek.
Seçimde de Umut; görünen, 7 Haziran dağının ardında ama… Seçim; nutuk ve vaatler kadar kolay ve net değil.
CAM DURAK REZALETİ 
Ortam, geçen seçimlere oranla gürültü - patırtılı değil. Amerikan tipi yarış, medya üzerinden ve mitinglerle yapılıyor. Ancak; ‘temiz toplum’ muhalifleri fırsatı kaza etmiyor.
Mahallelerdeki cam durakları görüyorsunuz değil mi? Ruhlarındaki engizisyonu, topluma yansıtmak isteyenler, durakları tutkallı afişlerle doldurmuşlar.
Cam duraklarda resimleri olanlar, bu günden tezi yok halktan özür dileyip, ayıplarını temizlemelidir.
Gelelim, ayıp’ın iz düşümüne. Sokakta bulunan ve üzerinde reklam vergi damgası olmayan ilan-reklâm kâğıdı sahibine binlerce lira ceza kesen Zonguldak Belediye yetkilileri…
Cam durakları ruhlarının aynası durumunda kirletenlere ne ceza kestiniz?
Mensubu olduğunuz partinin amblem ve adaylarının resimleri olduğu için mi eliniz varmıyor ceza kesmeye? Magna Carta’nın 800. yılında; sosyal demokratlığa getirilen yorum farkından mı kaynaklanıyor bu görmezlik?
Bir cevap beklemiyorum yetkililerden… Daha önce sorduğum “15 bin tonluk asfalt ihalesine kaç kişi katıldı, kim ne fiyat verdi ve kimde kaldı” sorusu da askıda kalmıştı?
Hat ta, ‘gümrüklü alan içinde Belediye’nin taktığı su sayacı son beş yıl da kaç liralık su yazdı?’ diye sorduğum soruda yine ‘sağıra’ yatılmıştı.
CHP’NİN UMUDU
Zonguldak’ta köylerde yani genel de AKP birinci parti, iktidar. Merkez de CHP Belediye ile Yerel İktidar. Ancak, son iki aydır CHP’li Belediye, asfalt için kazıdığı mahalle yollarını; kovboy kasabası yollarına çevirdi. Güneşli havada toz bulutları altıncı kata çıkıyor. Yağmur yağınca çamur, Belediye’ye ‘gazel’ okutuyor. Diğer yandan eski Devrimci - yeni Ülkücü Zeki Çakan ile HDP’li Ali Topaloğlu: CHP’yi Marangoz Rendesi gibi yontuyor. Parti içi rijit muhalefet cabası…
CHP’nin umudu, AKP içindeki karmaşa. Beycuma Diasporası bir yandan, il ve ilçe yöneticileri bir yandan: Özcan Ulupınar’ı “taç’a atmaya” gayret ediyorlar.
Secaattin Gonca’nın aforoz edildiği Belediye seçimini hatırladınız mı?
Hamdi Bektaş kafası sandığa çakmıştı o’nu…
Rat’ta geçen hafta sonu miting düzenlendi. Seçim otobüsü, giydirilmiş on adet oto, elliye yakın parti yöneticisi ve Belediye Meclis üyeleri… On tane mahalleli yok.
Mikrofonu eline alan ilçe Başkanı ‘aday’ gibi(!) konuşuyor. Aday Ulupınar, yanında ‘konu mankeni’ gibi… Sonunda ‘eline mikrofonu geçiren’ Ulupınar ‘sen mi adaysın ben mi’ dercesine, serzenişte bulunuyor… Yandaşlar, kıskıs gülüyor…
AKP’de Listeye giremeyen ‘bazı’larının ‘CHP’ye vermezseniz, MHP’ye verin’ dediği yayılıyor. Bazı ‘Ağır Abi’lerin ‘Kilimli ve Çaycuma da sıkıntı var’ serzenişinde bulunan parti Çelebilerine ‘Siz işinize bakın’ dediği…
Anlayacağınız: Zonguldak’ta AKP üç çıkartıp, dereyi geçerse‘Tayyip Rüzgârı’ ile geçecek…
GÜVERCİN TAKLASI ATANLAR
İzliyor musunuz adayları? Başına tülbent takan mı, Pazar da hıyar satan mı ararsınız?
Aday olmadan stat yolu bilmeyenler amigo kesilmiş! Kimi kürek sapına yapışmış kimi baston… Kimi ‘abi olacağım’ diyor, kimi ‘dayı’.Ne rakam biliyorlar ne sayı!
TTK’ya ‘beş bin kişi’ alan mı ararsınız… ‘Filyos ne tarafta’ diyen mi?
Vatandaşın, varlığından haberdar olmadığı partinin temsilcisi ‘Rakibimiz yok’ diyor. ‘İktidarız’ diye bağırana bakın, mitingine konuşmacısı gelmiyor.
Adam devlet ihalelerini almış; konut, hastane, havuz yapıyor. Sonra da ‘hükümet Zonguldak’a ne yaptı ki?’ diyerek hava atıp, caka satıyor...
Umudun tükenişimi, hırs’ın bilenişi mi, belli değil.
İyisi şu. Vatandaş dinliyor, izliyor. Laf’a değil, icraata bakıyor…
EMEKLİ’NİN DURUMU
Bu seçim toplum katmanları içinde en fiyakalısı emekli.11 milyonluk nüfusuyla, muhalefetin ilgi odağı. Kimi 1.500 lira veriyor, kimi üç, kimi beş bin… Kaynak mı, hak getire… ‘Devlet kesesinden yeyin için, saltanatım var benim…’ hesabı.
Yıl 1994-95…Yer Zonguldak. Yüksel Aytaç Belediye Başkanı.
‘Su parası var, iller bankası, kira gelirleri var. Kaynak nasıl olsa bulunur’ deniyor.
En az maaş (200 lira) alan Belediye İşçisine % 500 zam veriliyor. En az alan işçinin maaşı bin lira oluyor. Aybaşı maaşlar ödenemiyor. Zam isteyen Sendika’nın Şube Başkanı, ara sokaklardan çöp toplayan katırları Belediye’nin önüne bağlıyor. Çöp dağları oluşuyor, Yüksel Aytaç seçimi kaybediyor. İş işten geçiyor.
Bu gün Muhalefet ‘Emekli, neden vaatlere inanmıyor?’ diye soruyor.
Yıllar önce Cumhuriyet gazetesinde Abdülcambaz isimli köşede yayınlanan bir karikatür hiç aklımdan çıkmaz. ‘Plan mı yoksa pilav mı karın doyurur?’ diye soruyordu Abdülcambaz...
1.500 lira maaş ve iki maaş ikramiye’yi kim istemez?
Ancak, “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak var”.
Yani, üç ay sonra az olan maaşı alamamak
BAĞIMSIZ TÜRKİYECİLER
İki gündür ‘Amatör Denizcilik Belgesi’ almak için açılan kurs’a katılıyorum.
Konuşmacı bir ara ‘Boğazlardan geçen yabancı gemiler, para ödememek için kılavuz Kaptan almıyor’ dedi. Malum, Montrö Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936).
Karadeniz de kıyısı olan Ülkelerin gemileri, boğazlardan serbest geçer’ maddesi gereği...
Ruslar buna dayanarak, doğalgaz ve Petrol tankerlerini bile ‘bedava’ geçiriyorlar. Ortak olduğumuz boru hatlarından bile ‘para ödememek’ için geçirmiyorlar.
Hükümetin bu bedava geçişi önlemek için ‘yapacağım’ dediği ‘Kanal İstanbul’a karşı çıkan söz de ‘Bağımsız Türkiyeciler’ geldi aklıma…
Lafa geldi mi: Atatürk, Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı, Şehit konusu açıldığında ‘mangal da kül’ bırakmayan Devrimciler, Milliyetçiler
Bu: Kanal İstanbul, 3. Hava alanı, güdümlü roket, Apaçi Helikopteri Türk Devleti’nin güçlülüğü; tünel, hastane, köprüler Milletin mutluluğu için değil mi?
Çanakkale, Sarıkamış, Balkan Harbi’ni bir okuyun bence… Milli Misak’ı, Türk Bağımsızlığının manifestosu olan İstiklal marşını da… Lâfla peynir gemisi yürümüyor…
SONUÇ:
Kuruluş amacı ‘yabancı takımları yenmek’ olan Galatasaray’ın şampiyon olup, 4. yıldızı takması, seçim öncesi bir tesadüf olsa da siyasetçilere güzel bir hatırlatma
Sezon boyu ‘rekabet’in boyutları, sporun etiğini incitse de yarışın bir etabı daha ‘hayırlısı’ ile bitti.
Yeni sezon yeni umutları beraberinde getirecek. Tecrübelerden ders alınmazsa, ‘birbirimizi’ yeriz. Avrupa ve Dünya da başarı hayal olur. Hedeflerimiz laf olur.
Bu seçimler arifesinde gördüğümüz odur ki; gidişat iyi değildir. Siyasi Rekabet; saygı sınırlarını aşıp, karalama ve hakaret boyutlarına erişti.
Zonguldak’ı satacaklar’, ‘TTK’ya beş bin kişi alacağız’, ‘Zonguldak ve Ülke kaybetti’, ‘Ülke’nin durumu iyi değil’ gibi Ajitasyon kokan, insanlar arasında kin ve nefret duyguları yaratan, beş yıldızlı yalanlar ile şahsiyet bulmaya, oy toplamaya çalışmak, gelecek nesillere yapılacak en büyük kötülüktür.
Yapılacak olan ‘yiğidin hakkını yiğide’ vermektir. ‘Benim hırsızım iyidir. Senin hırsızın kötüdür’ yaklaşımı, sağlıklı bir kafa ürünü değildir.
Yöneltilen sorulara cevap vermekten kaçmak, sağıra yatmak, çalma- çırpmaya çanak tutma adına ‘maharet’ görülebilir. Belki bu yolla idari adaletten sıyrılır, hukuki adaletten kaçılabilir...
Ancak; siyasetin ahlâkı boyunda yafta: İlahi adalet, hırsız ve hırsızı kollayanların çocuklarının geleceğinde rol biçici olacaktır.
İnanıyorum ki, Milli İrade yine galip gelecek. İstikrar; iç ve dış bedbahtlara rağmen korunacak.
Bu Ülke bizim. Başka Zonguldak yok