Zonguldak

Eğitim-İş’ten BİLSEM Müdürlük görevlendirmesine liyakat vurgusu

Eğitim-İş Zonguldak Şube Yönetim Kurulu, Zonguldak Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Bilim ve Sanat Merkezi’nde (BİLSEM) yaşanan müdürlük sürecine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, yaşanan gelişmelerin liyakat, kamu yararı ve çalışma barışı çerçevesinde dikkatle takip edildiği vurgulandı.

Abone Ol

Sendika, yargı kararlarına saygının temel ilke olduğunu belirtirken, göreve iade kararlarının her durumda aynı kurumda ve aynı görevde fiilî görevlendirme zorunluluğu doğurmadığına dikkat çekti. İdarenin, kurum huzuru, hizmet gerekleri ve çalışma barışını gözetme sorumluluğunun devam ettiği ifade edildi.

Bilim ve Sanat Merkezlerinin, özel yetenekli öğrencilerle çalışan ve kendine özgü eğitim programları bulunan kurumlar olduğuna işaret edilen açıklamada, bu kurumlarda yöneticilik yapacak kişilerin mevzuatta açıkça belirtilen nitelikleri taşımasının zorunlu olduğu vurgulandı. BİLSEM öğretmeni olma şartı başta olmak üzere, atama kriterlerine ilişkin geçmişten bugüne çeşitli tartışmaların kamuoyuna yansıdığı hatırlatıldı.

Açıklamada, yöneticiliğin yalnızca idari bir unvan olmadığı, aynı zamanda pedagojik yeterlilik, mesleki deneyim ve yönetsel ehliyet gerektirdiği belirtilerek, bu nitelikleri taşımadığı yönünde değerlendirmeler bulunan kişilerin farklı kurumlarda da yöneticilik görevi üstlenmesinin benzer sorunlara yol açabileceği ifade edildi.

Mahkeme kararının ardından ilgili kişinin kuruma yalnızca bir gün fiilen göreve başlatıldığı, ardından kurumda oluşan hassasiyetler ve öğretmenlerden gelen tepkiler dikkate alınarak Zonguldak İl Millî Eğitim Müdürlüğü Özel Büro bünyesinde farklı bir görevlendirme yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, bu durumun idarenin hizmet gereklerini gözetme sorumluluğunun bir sonucu olduğu kaydedildi.

Sendikanın özellikle dikkat çektiği bir diğer husus ise fiilen BİLSEM Müdürlüğü görevini yürütmeyen bir kişinin, müdür unvanı üzerinden ek ders ücretinden yararlanmaya devam etmesi oldu. Fiilî görev ile mali haklar arasındaki uyumsuzluğun, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı açısından değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

Önceki döneme ilişkin bazı idari uygulamaların kurum içinde çalışma barışını zedelediğine yönelik yaygın kanaatler bulunduğu belirtilen açıklamada, yöneticilerin çalışanların mesleki saygınlığını ve çalışma huzurunu gözetme yükümlülüğü olduğunun altı çizildi.

Eğitim-İş, açıklamasının sonunda yaklaşımının kişilere değil, kurumsal işleyişin korunmasına, liyakat ilkesinin tesisine, kamu kaynaklarının etkin kullanımına ve öğrencilerin üstün yararına odaklandığını belirterek, söz konusu görevlendirmenin kalıcı hâle getirilmemesi gerektiğini ifade etti.