İnanın bu da ders olmaz

Abone Ol

Gazetelerden izlemişsinizdir siz de, geçtiğimiz günlerde, Devrek’in Karşıyaka Mahallesi’nde büyük bir heyelan meydana geldi… Aralarında kamu binalarının da bulunduğu pek çok yapı hasar gördü, çok katlı kimi yapılar yıkıldı. Karayolları’nın yol çalışması da yaptığı koca bir dağ toprakta derin yarıklar oluşturarak evlerin üzerine doğru harekete geçti. Yer yer göçmelerin bulunduğu arazide hareketliliğin sürmesi nedeniyle yüzlerce ev boşaltıldı… Yüzlerce vatandaş evini barkını terk etmek zorunda kalırken, yetkililerse demeç demeç üstüne demeç vermekten başka bir iş yapamadı… Doğanın gücü karşısında isteseler de yapabilecekleri bir şey de yoktu zaten… Artık klişenin de ötesine geçmiş sözü ben de tekrarlayayım: Tek tesellimiz herhangi bir can kaybının yaşanmamış olması…

 

O arazinin geçmişini bilen teknik elemanlarla görüştüm, tamamının ortak sözü, “70’li yıllarda o araziye kesinlikle imar verilmiyordu. Bırakınız konut yapmayı çivi çakmak bile yasaktı.” oldu. Onların verdiği bilgiye göre ne olduysa sonraki süreçlerde oldu. 1950’li yıllardan beri arazideki hareketliliğin bilindiği, harita üzerinde “heyelan bölgesi” olarak işaretlendiği halde yerel yönetimler bir şekilde alanı yerleşime açtı. Bununla yetinmedi, başta İmam Hatip Lisesi olmak üzere eğitim tesislerinin yapılmasına izin verdi. Yolunu yapıp, suyunu getirerek yerleşimi adeta teşvik etti. Yalnızca bu kadar bilgi bile tüylerini diken diken ediyor insanın…

 

ALLAH AKIL FİKİR VERSİN BAŞKANA

Heyelan oldu, onca mal kaybı yaşandı ders çıkarıldı mı peki? Ne gezer... Devrek Belediye Başkanı Mustafa Semerci verdiği demeçte, Burada uyuyan devi Karayolları olarak uyandırdık. Hafriyatlar aldık. Neticede menfezler yaptık. Menfezlerden su akması gerekiyordu. Bir damla su akmadı. O akmayan sular yeraltına gitti ve buradaki heyelanı coşturdu. Ben Karayolları'nın proje hatası olduğunu düşünüyorum. Bu heyelanlı bölgede yol çalışmasının böyle olmaması gerekiyor" diyor örneğin. Bay başkan, “Buraya imar verilmesi baştan yanlıştı, altında büyük su rezervi olan arazinin ormanlık alan olarak kalması gerekiyordu. Bir meclis kararı ile doğanın yasalarını yok saydık, bu olay meydana geldi” demiyor da, suçu yapılan yol çalışmasına bağlıyor. Allah akıl, fikir versin başkana…

 

Heyelanın olduğu bölgeyi görmediyseniz, gidin bir görün mutlaka. Kayan toprağı görmezseniz hayran bırakan bir doğa karşılayacak sizi… Her yerden gürül gürül akan sular bir cennet yaratmış adeta orada… Göklere doğru füzelenen ağaçlar, her köşesinde yeşilin bir başka tonuna bürünmüş çevrede huzur veren görüntüler sergilerken, doğa tüm cömertliğiyle, “adam diksen yetişir” dedirten bir bereket sunuyor. Bu bereketi felakete dönüştürmek bize özgü bir garabet kesinlikle… Halk dalkavukluğu yapmadan söyleyeceğim, bu olayda oraya ev yapan da, izin veren de, izin için başvuran da, görmezden gelen de suçlu kesinlikle… Heyelan arazisi olduğunu bile bile yapı diken vatandaşların, heyelanın ardından “devlet nerede” feveranıyla ayağa kalkması, en az göz yuman kamu görevlileri kadar pişkince ayrıca…

 

ORADA ÖYLE DE BURADA FARKLI MI?

Toplumsal dokumuz bozuldu iyice, rant hırsı gözünü döndürdü bu toplumun… Paranın ışıltısı insanların aklını başından aldı… İşin içinde rant olduğu zaman yalnızca toplumsal yasalara değil doğanın yasalarına da bin takla attırıyor paragözler. Bir meclis kararı ile fay hattı üç beş kilometre iteleniyor, üzerinde gezmenin bile tehlikeli olduğu alanlara koca koca yapılar dikiliyor. “Kazan kazan” ahlaksızlığını şiar edinen siyaset erbabı da toplumdaki bu bozulmadan besleniyor. Tüm politikalarını “al-ver” ilişkisi üzerinden şekillendirmeleri de bu yüzden zaten… Toplum yasalarına uymayanlar yakalanmadıkça sorun yok da, doğa kesinlikle affetmiyor. Bulduğu ilk fırsatta kendi yasalarını anımsatıyor. Bedeli de ağır oluyor elbette…

 

Devrek’te doğaya inat işler yapılıyor da, buralarda farklı mı? İki üniversiteye valilikçe yaptırılan araştırmanın sonuçlarına inat Zonguldak Belediyesi Meclisi, bilim insanlarının, “Buraya kesinlikle yeni bina yapılamaz. Hatta mevcutlarının da azaltılması lazım” dediği İncivez Mahallesi’nde yapı yoğunluğunu ikiye katlayan karar aldı örneğin. Olayı mahkemeye taşıdık, çoluğumuzun çocuğumuzun nafakasından kısıp epeyce yüksek olan bilirkişi ücretini de ödedik. Mahkeme sürüncemede hâlâ… Ama yapılar dev gibi yükseliyor bu arada… Kozlu Belediyesi heyelan tehlikesi nedeniyle yıkım kararı aldığı İpek Evler’in yerine, yapı yoğunluğunu neredeyse beşe katlayan bir projeye onay verdi… Orada yaşayan vatandaşların birkaçı dışında herkes rant sevdasıyla koşa koşa projeye ortak oldu… Yahu bu topluma doğa ne kadar ders verecek daha?