Zonguldak hafta sonu sessiz sedasız yapılan üyelerinin yok sayıldığı bir seçime şahitlik etti...
Amcasından aldığı koltuğu bırakmaya hiç niyeti olmayan Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metin Demir, TSO üyesi bin 160 tüccar ve iş insanından habersiz seçimlere gitti...
Oda üyelerine bir davetiye ya da mesaj gönderme nezaketinde bile bulunmayan Metin Demir, "Demir Hanedanlığı" zannettikleri TSO gibi güçlü bir kurumunun itibarını yerle bir etti.
Bin 126 üyeden sadece rica minnet 225 kişi oy kullanmaya geldi....
Hayatında tek bir fiş bile kesmemiş, amcalarının gölgesinde kimlik kazanan Metin Demir, kendisini "kibar, olgun, karakterli" biri olarak tanıyanları hüsrana uğrattı...
Ama beni değil!
Metin Demir'i 22 yıldır tanıyan, aynı gazetede (Yeni Adım) birlikte mesai yapmış biri olarak bu yanılgıya yıllar önce düşmüş, olaylar karşısındaki acziyetine defalarca şahit olmuştum.
Hakkını teslim etmek gerekirse...
Metin Demir insan olarak sahiden de naif, Demir ailesinin aksine şiddetten uzak durmuş, kendisini yetiştirmiş, iletişim kurulabilecek bir yapıya sahip...
Ancak bu özellikleri onu iyi bir yönetici yapmaz...
3'üncü kez TSO Başkanı olan Metin Demir, ilk 2 başkanlık döneminde "ED"nin gölgesinde ezilirken, olaylar karşısında bir tavır ve "karakter" koyamadı.
Üniversite sonrası gençlik yıllarında hayata ve insanlara karşı "sol" ve "sosyalist" söylemleriyle tanıdığım Metin Demir, yıllar içinde güçlüden yana pozisyon alarak, AKP saflarında konumlandı.
Bir ara AKP meclis üyeliği yapan Metin Demir, "satılmış" CHP meclis üyelerinin oylarıyla neredeyse Zonguldak Belediye Başkanı oluyordu...
Dönemin CHP meclis üyesi merhum Orhan Yücel ve namı diğer Çiko Hasan'ın belediye meclis salonunda yapılan "başkanlık" seçimlerde ettiği küfürler hala o salonda inliyor...
O gün bu iki ismin başını çektiği isimler olmasaydı 7 meclis üyesi parayla satın alınmış, Metin Demir başkan olmuştu.
Halkın Sesi'nin günler öncesinden uyarılarını ciddiye almayan Muammer Akdemir ve onurlu meclis üyelerinin kulakları çınlasın!
O tarihte halk iradesini gasp girişimiyle siyasetteki ilk sabıkasını alan Metin Demir, bana göre hafta sonu bu kez Zonguldak esnafı ve iş insanlarının iradesini gasp ederek ikinci tarihi hatayı yapmıştır...
En hafif tabirle "ayıp" etmiştir!
TCK'da suçun tekerrürü bütün hafifletici sebepleri ortadan kaldırır!
Geçmişte en demokratik hakkını kullanarak TSO Başkanlığına aday olan Şenol Altuntaş'ı kendilerine ait yerel medya organları üzerinden linç ederek itibarsızlaştırmak isteyen, listesindeki isimleri herkesin bildiği yöntemlerle çekilmeye mecbur bırakan Erdoğan Demir ne pahasına olursa olsun TSO'yu kimselere kaptırmamıştı.
Erdoğan Demir'in o yılarda topuyla tüfeğiyle Halkın Sesi ve bana yönelik yürüttüğü fiziki ve medya üzerinden yapılan saldırıları hatırlatmama gerek yoktur diye düşünüyorum...
En başından beri "kimse yasalardan üstün değildir" moddosuyla gazetecilik yapan biri olarak E.D. ve ailesinin karşılarına çıkanı buldozer gibi ezip geçeceğini biliyordum...
Metin Demir'in böylesi bir ilişkiler yumağında "naif, kirlenmemiş" kalması da beklenemezdi zaten...
Kendi döneminde Zonguldak Limanı'ndaki gümrüklü sahada bakanlıktan TSO adına alınan akaryakıt istasyonunun Demir ailesine yakın isimlere verilmesini açıklayamayan bir TSO Başkanı benim için muteber değildir...
Şehir ekonomik açıdan yangın yerine dönmüşken, esnafa "yoldaşlık" yapması gereken bir TSO başkanı iktidara "yandaşlık" yapıyorsa benim için muteber değildir...
Odanın bütçesini çarçur edip üyelerine hesap verme nezaket ve şeffaflığını göstermeyen bir TSO başkanı benim için muteber değildir...
Çeyrek asırdır avuçlarına aldıkları Zonguldak Spor'da olduğu gibi TSO'yu kendi hanedanlığına çeviren Demir ailesi, bu ısrarından vazgeçmediği sürece toplumla hiç bir zaman barışamayacak!
Adliye maçında yaşananlar ile hafta sonu "kapkaç" taktiğiyle yapılan TSO seçimleri arasında hiç fark yok benim için...
Kendilerine tavsiyem...
Gelin Zonguldak Kömür Spor ve TSO'nun başına "Demir" ibaresi koyun da siz de rahatlayın herkes de rahatlasın!
Para kazanmak kadar o serveti taşımak da zordur...
Demir ailesi bu kentte hatırı sayılır paralar kazandı belki ama toplumun saygısını ve sevgisini kazanmak gibi bir dertleri olmadı hiç..
Onlar kabul etmeseler de yarattıkları korku imparatorluğunu iskambil kağıtlarından yapılan bir piramide benzetiyorum...
Tüm mesele....
Bir babayiğit çıkıp da üflemeye cesaret edemiyor....
Haber Analiz / Mustafa ÖZDEMİR