ÖLÜM YOLU!

Abone Ol

Birkaç gündür Zonguldak’ta yayınlanan yerel gazeteleri izleyenler, “Ölüm Yolu” başlığını okuyunca sözü nereye getireceğimi anlamışladır sanırım!

O zaman hemen konuya gireyim…

Konu; Zonguldak’ı sahil şeridinden Filyos’a, oradan da Saltukova’ya, Çaycuma’ya ve Bartın’a bağlayan yol…

Filyos Beldesi, Türkali ve Göbü köyleri halkının Çatalağzı, Kilimli ve Zonguldak’a gidebilmek için kullandıkları ulaşım yolu.

Hızlı Tren Projesi için başlanan ve daha ne kadar süreceği belli olmayan çalışmalar sonrasında, Fiyos-Zonguldak hattında, sahilden ulaşıma açık olan tek yol…

Ve bölge halkı tarafından adı, “Ölüm Yolu” konmuş çoktan beri...

Nasıl konmasın ki?

Perşembe günü akşamı, zorunlu olarak yine o yoldan köyüme gittim.

İki akşam önce de, televizyonda CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya’nın bu yolla ilgili yapmış oldukları ve yetkilileri uyaran açıklamalarını dinlemiştim.

Yanlarında ise, CHP Zonguldak İl Yöneticileri ile birlikte Türkali ve Göbü köyü muhtarları vardı.

Haberi izlerken çocukluk ve gençlik yıllarımda, bu yolda yaşanmış olan acı hatıralar düştü aklıma…

Sadece bizim Türkali Köyü’nde kaç insanın canını almış, kaç evin bacasını söndürüp ağıtlar yaktırmıştı bu yol?

Bu yolun 50-60’lı yıllardan bu güne kadar, halka yaşattığı acı ve çektirdiği çilelerin hesabı listelere sığmaz.

Fakat nedense, Tayfun Talipoğlu’nun yol hikayelerini ekrana getiren programına konu bile olamamıştı!

Kadim dostum Ahmet Öztürk’ün dün köşesinde yazmış olduğu açık mektuptan sonra, Zonguldak Vali’si sayın Erol Ayyıldız’a bir de ben yüklenmeyeyim diyorum ama…

“Yüklenmeyeyim” diyorum ama…

 Aklıma düşen soruları sormadan da edemiyorum!

  • Sayın Vali, bu köylerin de valisi değil mi?
  • Zonguldak-Filyos sahil hattında tren seferleri kaldırıldığı tarihten bu güne kadar, bu bölgede yaşayan insanların yaşadığı ulaşım sorunlarını hiç görmedi mi, duymadı mı? Ya da, kendisini bu konuda hiçbir yetkili-sorumlu bir kişi bilgilendirmedi mi?
  • Bu hatta yaşanan dolmuşla taşıma keşmekeşine, kaç kez bizzat kendim tanık oldum. İki minibüsün alabileceği yolcuyu, bir minibüse tıkıştırmaya çalışan şoförlerle kaç kez bizzat tartıştım. Zonguldak’a giderken yollarda rezil olan insanların yaptığı birçok eylemden sonra, Hisarönü Belediye Başkanı ve Türkali Köyü Muhtarı Ahmet Terlemiş’in gayretleriyle, bu hatta Türkali Köyü’ne ait ek 2 minibüs konularak, soruna biraz olsun çözüm bulunmaya çalışıldı. Bu konuda, daha önce bazı yerel basın organlarında da haberler yayınlandı.

Bütün bu sorular bir yana; eğer bu yolda iki minibüslük yolcusuyla bir araç uçuruma yuvarlanmış olsaydı ne olacaktı?

Göz göre göre; yaşananlara “kaza”mı diyecektik?

Yoksa “Toplu Yol Katliamı” mı diyecektik?

Yoksa bu tür trafik kazaları(!) “yolculuğun fıtratında var” mı diyecekti birileri?

Yine her zaman olduğu gibi “Takdir-i İlahi” denilip; ölenlere rahmet yakınlarına baş sağlığı mı dileyecekti birileri?

“Yüklenmeyeyim” derken, Sayın Vali’ye yüklenmiş mi olduk acaba?

Peki, şimdi ve bundan sora ne olacak bu adına “Ölüm Yolu” denilen yolun hali?

Bu soruya yanıt bulabilmek için, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk mecliste Başbakan’ın yanıtlaması için bir soru önergesi sunmuş!

Zonguldak milletvekillerinden Mehmet Haberal Silivri’de tutuklu. AKP’den seçilen Zonguldak (Pardon Tayyip) milletvekilleri ise hiçbir önemli sorunun çözümü konusunda bir varlık gösteremiyorlar!

Bakalım Sayın Köktürk Başbakan’dan nasıl bir yanıt alacak?

Eğer bir yolun adı “Ölüm Yolu” olmuşsa, bu yolda ölümler gerekli önlemler alınmadığı için yaşanıyor ve yaşanacaksa (ölümler de kendiliğinden değilse eğer) ortada katillerin de olması gerekmiyor mu?

Şimdilik ilk akla gelen sorular bunlar.

Verilebilecek yanıtlar konusunda ise, takdir kamuoyunu!