PKK’ya göz yumalım, işçiye biber gazı sıkalım

Abone Ol

1 Mayıs İşçi Bayramı dün Zonguldak’ta hatırı sayılır bir kalabalık tarafından kutlandı. Zonguldak’ta ki her yürüyüş gibi olaysız noktalandı. Halkın Sesi Gazetesi her 1 Mayıs’ta alanda yerini aldı. Geçtiğimiz yıl Mustafa Özdemir’in yoğun baskısıyla bende katılmıştım. Bu sene Mustafa’da bende katılamadım. Bizleri temsilen Gazetemizin Haber Müdürü Sermet Aksu ve diğer ekip arkadaşlarımız alandaydı. Organizede emeği geçen herkesi kutluyoruz.

1 Mayıs denince akla Taksim Meydanı geliyor. Daha önce Taksimi serbest bırakan AKP bu defa yasak getirdi.  Hatırlanacağı gibi 1977’de ki kanlı 1 Mayıs’ta ne olmuştu. “1Mayıs 1977 günü İşçi Bayramını kutlamak üzere çeşitli illerden İstanbul`a gelen yaklaşık 500 bin kişi DİSK`in organizasyonu önderliğinde Taksim Meydanını doldurdu. Katılımın yüksek olması sebebiyle kortejlerin alana girmesi uzun sürmüş, miting de uzamıştır. Saat 19.00 sularında dönemin DİSK başkanı Kemal Türkler konuşmasının sonuna geldiğinde etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. 28 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, 5 kişi vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak yaşamını yitirdi, yaklaşık 130 kişi de yaralandı. Ölenlerin çoğu Kazancı Yokuşu'nun başında, park edilmiş kamyon yüzünden sıkışarak ölmüşlerdi. 470 kişi gözaltına alındı fakat hiçbirinin olayla ilgisi kurulamadı.” Bu olay o gün bugündür hafızalardan silinmedi. AKP Hükümeti 1 Mayısı resmi tatil ve İşçi Bayramı olarak kabul elti ve Taksimi işçilere açmıştı. Ancak bu kez manasız bir şekilde yasak getirdi. Türk olmanın T.C vatandaşı olmanın nerdeyse suç olmaya başladığı sözüm ona “Barış süreci” nde eli silahlı katiller sınırlarımızda illerimizde elini kolunu sallayarak cirit atarken kendi insanı bayram kutlamaya kalkınca onları biber gazları coplarıyla dövmek neyin nesi anlaşılır gibi değil.

AKP sözüm ona başlattığı “Çözüm süreci”nde hangi ülke ile savaşta olduğumuzu bilmediğimiz bir barış görüşmeleri yapıyor. Ve bu sürece destek olmayanları neredeyse hain ilan ediyorlar. Kiminle savaşta idik, kiminle barış imzalıyoruz anlayamıyoruz.   Bu ülkeyi Cumhuriyet kurulduğundan buyana “Kürt” kimlikli Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar ve Genel Kurmay Başkanları yönetti. Hangi kimliğin bir birine üstünlüğü var. Bizim de böyle bir sorunumuz yok. Ha PKK denen hainlerle olan mesele ise durum farklı. İrlanda’da İRA, İspanya’da ki ETA örgütü ne oldu. Devlet pazarlık mı yaptı. Hiçbir örgüt üyesi serbest bırakıldı mı. Hayır. Hangi barış. Kendi işçisine coplayan, biber gazıyla zehirleyen insanlar mı Barıştan söz ediyoruz. Geçsinler bunları. Çıkarlarımız için vatanı bölüyoruz demiyorlar da, çözüm süreci diyorlar. Bizde yiyoruz. Sevgiyle kalın.