Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, hafta sonu Mithatpaşa
Tüneli’nin temel atma töreni için Zonguldak’taydı. Şüphesiz Mithatpaşa Tüneli, kent
ekonomisi ve şehir içi trafiği için son derece önemli bir proje…
Her ne kadar Sayın Bakan, Mithatpaşa Tüneli Projesi’ne 38 yıl sonra AKP iktidarında
başlanmasıyla övünse de, bu ihmal ve sahipsizliğin11 yılının AKP iktidarı dönemine
ait olduğu hiç birimize unutturamaz.
Türkiye’nin dört bir köşesinde neredeyse kasaba yolları duble yolla kaplanırken,
Sayın Bakan Ereğli-Zonguldak karayolunun rezilliğini hangi mantıkla açıklayabilir?
Peki, Zonguldak-Ankara yolu yıllardır neden bitirilemedi? Karadon’daki grizu faciası
için bölgeye gelen Başbakan talimat vermese Gelik yoluna asfalt dökülür müydü?
Bunların tek nedeni var… İktidar milletvekili ve il başkanının beceriksizliği…
Bazı gazeteler iktidar yalakalığı yapar, bazıları da iktidar partisinin ihmalini, eksik
yönlerini haber yapıp iktidar temsilcilerine sorumluluklarını hatırlatır.Halkın Sesi’nin,
bu perspektiften bakarak yaptığı muhalif yayınları eleştiren AKP’li dostlarımız ve bazı
abonelerimiz, zaman zaman bizi “yanlı” olmakla suçluyor. Şimdi merak ettiğim, aynı
okurlarımız Sayın Binali Yıldırım’ın şu sözlerini nasıl yorumlayacak?
“Kimse bizimle hizmette aşık atamaz. Açık konuşuyorum. Bizden önceki on yılda
Zonguldak’ın kaç tane bakanı oldu? Başbakan’ı oldu. Allah rahmet eylesin. Veysel
Atasoy güzel hizmetler yaptı. Ama Zonguldak’ta 50 yıldır devam eden bu köklü
sorunların üzerine bizim kadar kararlılıkla ve inançla gidilmedi.”
Ağzın bal yesin bakan ney!
Niye mi?
Bakan bey bu sözleri söylerken, yanında kim vardı biliyor musunuz? 40 yıldır
Zonguldak siyasetinin içinde olan, bilmem kaç kez Zonguldaklıların oyuyla mebus
seçilip bakan olmuş Sayın Köksal Toptan. Tören sırasında Bakan Bey’in sözlerine
bozulan Köksal Bey, bozuntuya vermese de tören alanından sessiz sedasız ayrıldı.
Bu biz sözleri söyleseydik, falancı partinin adamı, filancının düşmanı olurduk.
Merak ettiğim, Bakan Bey bu sözleri söylerken, Sayın Toptan’ın üzerine alınıp
alınmadığı!
***
Samimi düşüncemi söylemem gerekirse, Valiler kararnamesi açıklandığında şehir
adına sevindim. Çünkü, Sayın Erol Ayyıldız, görevi süresince “Devletin Valisi”
olmak yerine “Hükümetin Valisi” olmayı tercih etti. Şehre geldiği ilk gün makam
odasında elindeki yeşil tespihiyle misafirlerini karşılıyor, cemaatlere yakın derneklerle
olan diyaloğuyla dikkat çekiyordu. Kendisi gibi düşünmeyenlere cephe alan Ayyıldız,
özellikle son dönemde eleştirisel yayın yapan yerel gazetelerle olan bağlarını da
kopardı. Ayyıldız, Uzunmehmet Anıtı’nın bulunduğu yere devasa bir cami yapma
projesini gündeme getirip eleştirdiğimiz için Halkın Sesi’ne de tepkiliydi… Bana göre
hiçbir şey katmadı şehre… Zaten katacak kadar da vakti olmadı. İlk görev yeri olan
Zonguldak’ı mesleki kariyerinde basamak olarak kullanan Vali Ayyıldız’a, bundan
sonraki görev yeri olan Aydın’da başarılar diliyorum.
Günün birinde biri çıkıp, “Ayyıldız’ı nasıl biriydi?” diye soracak olursa cevabım; “İyi
insan ama o kadar… Geldi ve gitti” olacak.
Yeni Valimize gelince…
Ali Kaban kim biliyor musunuz? Hani şu hijyen ve dinen sakıncalı olduğu için
cami tuvaletlerindeki pisuarları resmi talimatla kaldırtan Ordu Valisi… Ama tüm
önyargılarımızdan arınarak Zonguldak’a faydalı olacağı inancımızla yeni Valimize
“Hayırlı olsun” diyoruz…
Umarım hükümeti değil, devleti temsil eder!
***
Cumartesi günkü gazetemizde Zonguldak yerel basınında yaşanan deprem ve
artçı sarsıntılarından bahsetmiştik. Okumayanlar için kısaca özetleyeyim. Basın
İlan Kurumu(BİK) tarafından yapılan yıllık incelemede Yeni Adım, Zirve ve İnanış
Gazetelerinin Resmi İlan hakkı düşürüldü. Bizim gazetemize de 63 bin TL ceza
verildi.
Derdim, cezaların haklı ya da haksızlığından çok, 3 gazetede çalışan 30’a yakın
arkadaşın düşeceği sıkıntı. Şüphesiz bizi de zor günler bekliyor. Ama Resmi İlan’ın
kesilmesi bir yerel gazetenin soluk borusunun kesilmesi demektir. Halkın Sesi olarak
tavrımız, BİK Genel Müdürlüğü’nün bu cezaları yeniden gözden geçirerek Resmi
İlan’dan düşürülen gazetelere son bir şans tanımasıdır. Asıl görevi yerel medyayı
ayakta tutmak olan Basın İlan Kurumu, gazeteleri kapanmaya mahkum etmek yerine
yaşatmalıdır.
Şüphesiz bu son denetim göstermiştir ki, biz dahil tüm yerel basın sadece evrak
tanziminde değil; içerik, nitelik ve basın ahlak kuralları çerçevesinde kendileriyle
yüzleşmelidir.
Son olarak İnanış Gazetesi’ne “ayak oyunu” yaparak tuzağa düşürüp, posta yoluyla
Basın İlan Kurumu’na şikayet eden gazete patronuna bir mesajım olacak. Daha önce
de bizim dışımızdaki 5 gazete ortak imza vererek sahte evrak tanzim etmek suretiyle
Halkın Sesi’nin ilanını kestirmeye çalışan bu zat bilmelidir ki, sırf daha fazla para
kazanmak hırsıyla yaptığı bu son ispiyonculuğu bir gün dönüp dolaşıp başına çorap
olarak örülecektir.
Keser döner sap döner… Tavuk Döner, et döner!
İyi bir hafta dileğiyle…