Yerel seçimlere 6 aydan az kaldı… Malum seçim varsa her türlü film, fırıldak serbest siyasetçilere… Anlaşılan o ki bu seçimde de allanıp pullanmayan yalan kalmayacak… Yine anlaşılıyor ki, “Kim ne vaat etti, neyi ne kadar yaptı, neyi yapamadı, şimdi hangi vaatlerle karşımız çıkıyor, bunların hayatta karşılığı var mı” sorularını sormayacak çok kimse… Balık hafızalıyız ne de olsa… Birçoğu Zihni Sinir projelerinden oluşan bilgisayar simülasyonları, hayali projeler, iş – aş vaatleri havada uçuşacak… Siyasetin temel kanunu işleyecek ve en iyi yalanı söyleyen, en çok oyu alarak koltuğu kapacak…
 
Siz de farkındasınız esasen bir fikir proje yarışı olması gereken siyaset çok uzun zamandır algı operasyonları şeklinde icra ediliyor bizim ülkede… Olaylar akıl almaz bir marifetle ters yüz edilip sanal gerçeklik üzerinden değerleri oluşturulan toplum, güdülenmiş şekilde sandığa gidiyor… İşin en komiği de şu: On yıllardır, dile getirilen tüm muhafazakâr söyleme karşın, insanlar,  her türlü değerden, tarihsel şuurdan, insani birikimden, dayanışma kültüründen arındırılarak sormayan, sorgulamayan bireyler haline getiriliyor… Çapsız siyasetçiler bu insan tipinin omuzlarında yükseliyor çünkü…
 
YERLİ OTOMOBİL NE OLDU?
Söylemeye gerek yok her şey gibi, her türlü duygu da amansızca sömürülüyor… Daha çok prim yaptığı için olsa gerek, sömürünün en azgını da “milli duygular” alanında yaşanıyor… Anımsayın, 24 Haziran seçimleri öncesi, Kandil haberleri pek revaçtaydı medyada… “Kandil ha düştü ha düşecek” başlıkları manşetleri süslüyordu… Onlara göre, Kandil uzak hedef değildi artık… Birkaç gün içinde bayrak dikilecekti hatta… Seçim bitti, Kandil söndü, operasyonlarla ilgili tek haber kalmadı gazetelerde… Gerek de yoktu, amaca ulaşılmış, siyasi neması yenmişti…
 
Sömürü bunla kalsa yine iyi…  Çapsızlar, insanları önce işsiz, geleceksiz bırakıyor, sonra da umutlarını oya tahvil ediyor acımasızca… Anımsayın son seçimler öncesinde “yerli otomobil fabrikası” hiç düşmüyordu gündemden… Konsorsiyum oluşturup projeyi hayata geçiren babayiğit firmaların adı bile açıklanmıştı hatta… Fırıldak siyasetin umut tacirleri harekete geçti hemen… Filyos dahil en az 15 yere yerli otomobil fabrikası müjdesi verdi… En az 10 bin işçi çalışacaktı bu fabrikada… Türk mucizesi karşısında dünya parmağını ısıracaktı… Seçim bitti, yerli otomobilin adını bile anan kalmadı…
 
ÜST ÖLÇEKLİ PLANDA OLMAYAN BİR FABRİKA NASIL KURULACAK
Bunlarda fırıldak biter mi? Bombayı bizim gazete patlattı... Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Zonguldak, Bartın, Karabük valilileriyle milletvekillerini toplamış “Kesinlikle kamuoyuyla isim paylaşmayın” diyerek Filyos’a yapılacak dev yatırımın müjdesini vermişti… Sır gibi saklanan yatırım bir demir-çelik fabrikasıydı… Sızan bilgilere göre daha önce Saltukova’ya termik santral kurmak için müracaat eden bir firma bu kez Filyos’a talipti… 10 bin de olabilirdi, ama en az 5 bin istihdam garantiydi… Dahası, başka birçok firma da sıradaydı… Anlaşılan o ki hokkabazlar sahne almıştı…
 
BAKKA’nın yayımladığı “Filyos Projesi” adlı strateji belgesinde, bilgisayardan ilaca, silah ve mühimmat imalatından motorlu araç üretimine yatırım yapılacak sektörler bir bir sayılırken, demir çeliğin esamisi okunmuyor… Çevre Düzeni Planı’nda da yok üstelik... Soralım o halde: Üst ölçekli planda olmayan bir fabrika nasıl kurulacak oraya? Hem, “Filyos’un ekolojisini koruyacağız, bacalı sanayiye asla izin vermeyeceğiz” demiyor muydu bu yalancılar? Termik santralden sonraki en kirli yatırım olan demir çelik nereden çıktı o halde? Kim kimi kandırıyor? Yalan söyleyen o dilleriniz kurusun e mi…