Maden işçilerinin eylemlerini biraz hüzün en çok da öfkeyle izliyorum kaç gündür. Her eylemde içim başka türlü kanıyor. Vücudumun her zerresine dolan öfkeyi, derin soluklar alarak bastırmaya çalışıyorum. Kahrolası aczime ağız dolusu küfürler ediyorum, kesmiyor, hayatın tümüne sövüyorum… Her şeye lanetler okuyorum daha sonra… Yalan makinesi olmuş yılışık yüzlü politikacılar, ağır laciler altından rugan ayakkabıları sırıtan yüzsüz sendikacılar, üç kuruş kâr için insan hayatıyla oynadıkları yetmezmiş gibi, şimdi de onurlarıyla oynayan açgözlü patronlar, sınıf kardeşlerinin eylemini kayıtsız gözlerle izleyen vurdumduymaz TTK işçileri bolca nasibini alıyor ilençlerimden. Yüreğim, bir tek, “Her şey ekmek için” haykırışlarını kahırla yükseltenlere şaşı bakmıyor…

Sözcüğün tam anlamıyla post modern bir dram yaşanıyor Zonguldak’ta… Yerin dibindeki, bitimsiz karanlıklarda en zor koşullarda çalıştırılan işçiler, daha iyi yaşam ve çalışma koşulları için değil patronların çıkarları için eylem yapıyor. Bizzat patronların belirlediği sloganlar atılıyor sokaklarda, içlerinde biriken öfke kendisini acımasızca sömürenlere değil de, bambaşka yerlere yöneliyor. Eylem tertibi yapan patronlar, lüks ciplerinde yürüttükleri kulis faaliyetleriyle kârlarına kâr katmanın uğraşını verirken, yağmurun altında sokaklarda bağrışan garibanlar evine ekmek getirmek istiyor yalnızca… Çocuğuna kalem, defter alabilmekten başka hiçbir beklentisi de yok hayattan…

OYUNUN İÇİNDE AKP ELEBAŞLARI DA VAR

Tartışmaların geldiği boyut gösteriyor ki, oynanan kirli oyun içinde AKP elebaşları da var… Ülkedeki pek çok gösteriyi görmezden gelerek sözcüğün tam anlamıyla sağıra yatan AKP, patronlarla hemhal olmayı çok sevdiğinden olacak, anında tepki verdi eylemlere. Ortaya çıkan sözde mağduriyeti gidermek için hızla düğmeye bastı. Sözcülerinin ifadesine göre, Torba Yasa görüşmeleri sırasında kamuoyu tepkisi nedeniyle geri çekilen önerge yeniden sunulacak meclise. Buna göre oluşan maliyet patronlar değil de devlet tarafından karşılanacak. Onlar tatlı karlarını sürdürürken, fatura, yeni zamlar ve vergi olarak emekçi halka ödetilecek… Bunun adı da sözüm ona çözüm olacak…

Ya ana muhalefet partisinin şaşkın durumuna ne demeli? Anımsanacaktır sözü edilen önerge meclise sunulduğunda, CHP, çok haklı bir şekilde “yandaşa kıyak” şeklinde duyurdu kamuoyuna. Toplumsal muhalefetin diğer unsurları da bu sese katılınca, AKP elebaşları, önergeyi geri çekmek zorunda kaldı. İşçi ücretlerinin iyileştirilmesi gibi son derece haklı bir gerekçenin arkasına gizlenen talan, böylece engellenmiş oldu. Ancak devran döndü bin türlü ayak oyunuyla fatura işçiye kesilince, dönen dolapları açıklamak yerine popülizm yapmayı tercih etti CHP. Pozisyonunu terk edip, önergeye destek vereceğini açıkladı… Daha da ileri gidip, mecliste gösterdiği çok doğru tavrı inkâr etmeye kadar vardırdı işi…

RÜZGÂR EKEN FIRTINA BİÇER

Sektördeki patronların büyük bölümü gibi HEMA’da samimiyetsiz… Tümü işçileri devlete karşı şantaj olarak kullanıyor. Bir işi yaparken önünü arkasını hesap etmekten aciz hükümetse, sözüm ona iş güvencesi yasası olan ülkede,  hiçbir yaptırım uygulamadan işten çıkarmaları seyrediyor. HEMA’nın birinci derdi Kandilli’de TTK ile arasındaki rödevans anlaşmazlığını kendi lehine çözümlemek. İkincisiyse Amasra’daki santralin ÇED raporunu olumlu görüşle geçirebilmek. Halk tepkisi nedeniyle bir türlü onaylanmayan raporu istihdam baskısıyla onaylatmak isteyen Hattat’ın efendileri canının istediğinde işçi çıkartıyor, çok iyi niyetliymiş gibi de geri alıyor sonradan. Hiç sakınmadan işçilerin onuruyla oynuyor. Yazıyorum buraya: Rüzgâr ekiyor, fırtına biçecek…

Genel Maden İşçileri Sendikası ise bu oyunun bir parçası olarak alıyor sahnedeki yerini… İşten atılan üyeleri hakkında dostlar alışverişte görsün türünde babalanmalar dışında kayda değer hiçbir şey söylemiyor. Gerçekleri açıklayan tek bir cümle dahi kurmuyor kamuoyuna. TTK’deki üyelerini dayanışmaya çağırmak yerine, eylemden uzak tutmak için elinden geleni yapıyor. Nitekim 50 kilometre yol yürüyüp, bir gece yerlerde sabahlayan üyelerine somut hiçbir şey söylemeden yolladı evlerine… GMİS’in rugan pabuçlu, kırmız kravatlı, lacivert takım elbiseli cici yöneticileri şunu iyi bilmeli ki, ekmek derdine düşmüş garibanların onuruyla oynayanlar, tarihe onursuz kaydıyla geçmeye mahkûmdur. Onlar da münezzeh olmayacaktır insanlığın bu altın kuralından…