Hiç yağlı pehlivan güreşi izlediniz mi? Eğer izlediyseniz; siyasi parti liderlerimizin de koalisyon için peşrev çekmeye başladığını da anlarsınız.
   Biliyorsunuz, pehlivanlar sahaya çıkınca karşılıklı peşrev çekmeye başlarlar. El şaklatarak, dizlerine vurarak ve naralar atarak birbirlerinin etrafında dönerler ve arada bir  el ense çekerek rakiplerini yoklarlar.
   Nara deyince aklıma Aziz Nesin'in bir hikayesi geldi. Sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama bundan başka manalar çıkarmayın; öylesine aklıma geldi!
   ''İri yarı, çam yarması gibi bir pehlivan varmış. Bu pehlivanın en önemli özelliği de çok kuvvetli nara atarmış. Öyle ki; narayı attığı zaman karşı taraf psikolojik olarak çöker ve hemen mağlup olurmuş. Bu sayede bizim pehlivan da her zaman galip gelir ve şampiyonluğu kimseye kaptırmazmış.
   Kahramanımız bir gün yine şampiyonluk güreşine çıkmış. Ama o da ne! Karşısındaki ufak tefek, cılız bir adam! Başta şampiyon, herkes şaşırmış. Önce bunu şaka sanmışlar. Fakat cazgır bunları tanıtıp eşleştirince işin ciddiyetini anlamışlar. Seyirciler bu adama acımaya başlamışlar. Hatta bu adam deli mi acaba diye düşünenler de olmuş.
   Derken, cazgırın işaretiyle güreş başlamış. Kısa bir peşrevden sonra, tabii ki bizim iri yarı pehlivan hemen meşhur narasını patlatmış. Patlatmış ama patlatır patlatmaz da cılız pehlivan bizim pehlivana paça kasnak dalmış; sırtladığı gibi de iki seksen sırt üstü yere sermiş! Ve galip ilan edilmiş!
   Seyirciler şoke olmuş halde gözlerine inanamamışlar. Bunun bir mucize olduğunu sanmışlar.
   Uzatmayalım; işin aslı sonradan anlaşılmış; meğer cılız pehlivan sağırmış; narayı duymamış! Yani bizim pehlivan aslında somun pehlivanı imiş!''
   Hikaye burada bitti. Şimdi gelelim asıl konuya.
   Parti liderleri ve sözcüleri koalisyon kurmak için; daha doğrusu hükumete ortak olabilmek için birbirlerinin etrafında turlar atmaya başladılar. Burada ''hükumete ortak  olabilmek için'' lafını bilerek kullandım. Bir önceki yazımı okuyanlar hatırlayacaktır; ''Türkiye'de siyasi partiler devlet rantından pay kapma örgütü haline geldiler'' demiştim. E, o zaman hiç bir parti bu payı kimseye kaptırmak istemeyeceğine göre; doğal olarak da iktidarda olmak isteyeceklerdir. Siz bakmayın ''kırmızı çizgilerimiz var'' veya 'ben istemiyorum, falanca partiler kursun'' masallarına. Bir atasözümüz var ''yılan deliğe girerken doğrulur'' diye. İktidar pastasını yeme işine gelince tüm siyasiler aynı hizaya gelirler, merak etmeyin. Hiç uzlaşamazlar denilenler bile milletin gözünü boyamak için öyle manevralar yaparak anlaşırlar ki şaşar kalırsınız! Naçizane, benim bir lafım var: Şöyle; ''Siyasette yüzde yüz veya yüzde sıfır ihtimal diye bir şey yoktur; tüm ihtimaller yüzde bir ile doksan dokuz arasındadır.'' Yani diyeceğim o ki; siyasette ''kesin olur'' veya ''asla olmaz'' diye bir şey yoktur.
   Hem politikacıların bu günkü söylemlerine inanarak aldanmayın. Zira bu gün söylediklerinin ertesi günü tam tersini söylediklerine veya yaptıklarına çok şahit olmadık mı? Örneğin, MHP 2002 seçimlerinde barajı geçemeyince, Devlet Bahçeli'nin o akşam ''istifa edeceğim'' dediğini kulaklarımla duydum. Yine, Kemal Kılıçtaroğlu ''bu seçimde partimin oyunu artıramazsam istifa ederim'' ve Ahmet Davutoğlu da ''tek başımıza iktidar olamazsak istifa ederim'' dedikleri halde  bu üç liderden hangisi istifa etti? Cumhurbaşkanımızdan örnekler verecek olursak saymakla bitmez.
   Bu yüzden, hükumet kurulamaz diye endişe edip enseyi karatmayın! Hükumet mutlaka kurulacak. Ama hayırlı mı olacak hayırsız mı hep beraber göreceğiz.
   Son olarak kendi görüşümü de arz edeyim: Bana göre sadece iki seçenek var; üçüncüsü yok!  Bunlardan birisi en olası seçenek; ikincisi de en uygun seçenektir.
   En olası seçenek AKP+MHP koalisyonudur. Zira bu iki partinin tabanları birbirleri ile iç içe olup birbirlerine oy geçişleri de olmaktadır. Hem bu güne kadar, örneğin Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olarak seçilmesinde olduğu gibi, AKP'nin en zor zamanlarında Devlet Bahçeli imdatlarına yetişmedi mi? Merak etmeyin, yine yetişir!
   En uygun seçeneğe gelince; bu da AKP+CHP koalisyonudur. Neden en uygun diye sorarsanız; bu koalisyon hem daha geniş tabanlı  olur hem de sağ ile solun barışması ülkeye huzur getirebilir.
   Ha, kırmızı çizgiler ne olacak diye soracak olursanız; iktidar pastası görününce çizgiler renk değiştirir; hatta çizgi mizgi de kalmaz!