TTK ÖZELLEŞTİRİLMELİ (Mİ?..)
Maden İşçisi’nin yeni Sendika yöneticileri koltuğa oturur oturmaz, ‘sokağa ineriz’, ‘karşılarında bizi bulurlar’ gibi kamuoyunu rahatsız edici açıklamalar yaptılar.
Zonguldak, Taşkömürü ve Sendika’ konulu rakamlar aşağıda.
Ancak, Zonguldak’ın Türk Ekonomisi sırtında kambur oluşunda, Sendika’nın bir numaralı etken olduğunu unutmamak gerekir.
Şemsi Denizer, “Madenci ve Zonguldak’ın hakkını aramak” yerine siyaset yapmayı - Walesa olmayı- denemeseydi: Zonguldak çoktan üretim ve sendikal sorunları aşardı.
Demokrasi’nin olmazsa olmazlarından biri seçim ve sandıksa diğeri de STK’lardır.
Sivil Toplum Örgütü olarak Sendika, elbette demokrasinin olmazsa olmazlarındandır.
Ancak: Sendikacı toplum önderi olduğunu unutmamalı; toplumu kışkırtmamalı. Çözümü sokakta değil: Hükümet kanadı ve ilgili kurum yetkilileri ile diyalog da aramalıdır.
Dünyanın neresinde, yıl da 600 milyon zarar edip, çalışanına yılda dört maaş ikramiye ve işçisine yıl da dört ton kömür dağıtan bir TTK (Türkiye Taş Kömürleri Kurumu) var?
Hatırlayın bir önceki yönetimi. Görevde olduğu dört yıl içinde ne başbakan ne de Enerji Bakanı ile görüşememiş. Ama her fırsatta, ulusal televizyonlarda boy gösterip, hükümete muhalefet etmeyi becermişti.
LÜKS AUDİ VE TABANVAY
Sendikacı: Sendikasını, çalıştığı kurumu ve ülke çıkarlarını düşünmek zorundadır.
Yıl 2010. Mali kurulda genel merkez profesyonel sayısı (40 bin çalışan işçiye göre belirlenmiş) tasarruf amacıyla 7’den 5’e (11 bin işçi sayısına göre) düşürüldü.
Bir profesyonel yönetici aylığı bürüt: 12 bin liraydı. Şubeler de beşten dörde düşürüldü.
7 şube ve şube işçi sayısına göre ayarlandı. İşçi sayısı 1700 altında olan şubelere bir profesyonel verildi. 2015 Genel Kurulunda ne oldu biliyor musunuz?
Kâğıt üzerinde çalışan sayısını 1500’e çekip, işçi sayısını tutturamayan Kozlu ve Üzülmez’i iki profesyonele çıkarttılar. Sonuçta, torpil(!) yaptıkları iki üretim bölgesi Kozlu ve Üzülmez, seçilemeyip yönetim dışı oldular. Netice de, koltukta iken lüks Audi’ye binenler, sandıktan çıkınca ‘tabanvay’a kaldılar.
Seçim kazanmak için popülizm yapmak!.. Bu mu sendikacılık?
- Şehrin ortasında eşek ölüsü gibi yatan Lavuar alanı konusunda neden tık yok?
- Dünya’nın ağababası Amerika’yı bir başkan 12 bakan idare ederken, Zonguldak’taki Amele Birliği’ni bir başkan 18 yöneticinin idare etmesine neden tık yok?
- Kurumun saray ve lojman - dublekslerine neden tık yok?
MÜDÜRÜN BURNUNU KIRMAK
Hatırlayın birkaç yıl önceyi. Madencilik literatürüne ‘tefe’yi sokan sendika’nın Genel Merkez Yöneticisi ‘maden ocağını cezaevi yaptılar’ açıklamasıyla gündeme girmişti.
Her gün işten kaçmak için hastaneye giden işçileri savunmuştu.
Bir yandan ‘TTK kapatılmamalı’ diye ‘çarşı-pazar’ olup imza toplayacaksın, bir taraftan TTK’nın zararına neden olan işten kaçmaları engelleme yerine teşvik edeceksin!
Ne kötü tesadüf ki, aynı Genel Merkez Yöneticisi (Osman Tutkun), yönetimden düşünce ‘döveceğim’ dediği Müdür’ün emrinde çalışmak zorunda kalmıştır.
Demek ki, neymiş? Her hal ve şartta hayat devam ediyor.
Bir kitle örgütünün yetkilisi, yöre ve ülke sorunlarını sırtladığını bilmek zorundadır.
Geçmişte Zonguldak ve TTK’ya art niyetli bakan siyasetçiler, siyasetin dışına itilmiştir’ açıklaması da gariptir. Bu, kendi eksik ve yanlışlarını başkasına yıkma taktiğidir
Son yıllarda sendika dışına itilen sendikacılara bir bakın hele?
TTK’ya 3 bin işçi aldıran Ramazan Denizer, 2006’da sendikaya 1120 işçi aldıran Çetin Altun ve bataktaki sendikaya ‘mali disiplin’ getiren Ramis Muslu’da bunlar arasındadır.
Bunlara ‘Sendika ve işçiye art niyetle bakanlar’ demek, ne kadar akl-ı selim olur?
Sendikanın elbette bir dünya sorunu vardır. Hatta teknik ya da taktik varyasyon yüzünden yönetim dışı kalan iki büyük üretim bölgesi Üzülmez ve Kozlu’nun ‘unutulmamak’ için kıpırdaması da normaldir.
Ne olursa olsun, yapılacak olan koltukta oturabilmek için, halkı ve madenciyi kışkırtmak olmamalıdır.
PASTIRMA FİYATINA KÖMÜR
TTK’nın kurulu kapasitesi 5 Milyon ton ve norm kadrosu 14 bin işçidir” edebiyatında ısrar ‘İşçi Aristokratı’ ağızların üretimi, başka bir (ucuz halkçılık) popülizmdir
Kurum da 55 bin işçi çalıştığı günleri de biliyoruz.
Petrol ve doğalgaz kavgasının yaşandığı dünya da, Almanya gibi ülkeler, taşkömürü gibi kıymetli madenini elbette yer altında bırakmıyor. Çıkartıyor, bizim gibi işçisine soba da yakacak olarak da vermiyor. İki dağ arasına yığıp, üzerine toprak döküp, ağaç dikip, kötü günler için stok yapıyor. Taşkömürü’nün kıymet-i harbiyesi belli
Bu gün özel sektör ile birlikte, Zonguldak’ta üretilen taşkömürü miktarı 2. 5 milyon tondur.
TTK bu gün 1.200.00 ton kömür üretmektedir. Filitrasyon + 0.10 + parça olmak üzere 3 çeşit kömürü 650 liraya üretip, ortalama 200 liraya satmaktadır.
Yani bir ton kömür, bir kilo pastırma fiyatına satılmaktadır. Var mı itirazı olan?
HAFTA TATİLİ ZARARI
Sendikacının en büyük muradı, kuruma işçi aldırıp, sendika kasasına girecek üye aidatlarını arttırmak. Bir de, işçi alınırsa kurum ‘özelleştirilmez’ zannediliyor.
Unutulan, dünyanın neresinde olursa olsun, zarar eden kuruluşlara müsamaha edilmez. ‘Satıl(a)maz- özelleş(e)mez’ diye tempo tutulan ÇATES ne oldu?
Devlet kesesinden yiyip-içip ‘saltanat sürme zamanı’ bitti.
Dünya da bitti, Türkiye’de de bitmeli.
Bu gün kömüre yapılan ton başı sübvanse 450 liradır.
1.300.00 x 450 = yaklaşık 600 milyon yıllık zarar olarak karşımıza çıkıyor.
Sabit ücretin 2 asgari ücret olması ve hafta tatilinin iki güne çıkması, eldeki verileri tamamen değiştirmiştir.
Yeni uygulamanın iyi tarafı, çalışan işçinin iyi dinlenecek olmasıdır. Kötü tarafı ise, üretim/gün sayısı beşe düşmüştür.
Dün, altı günde yapılan üretimin, bu gün beş günde çıkartılması gerekmektedir.
Günlük üretimin 3.150 ton/satılabilir olduğu var sayılırsa…
Haftalık 20 bin ton diyelim. 5 günde üretilen kömür 17 bin tona düşerse, günde 3 ton zarar demektir ki: Yıl da 30 milyon lira zarar demektir bu.
Yani, yıllık zararın 600 milyondan 630 milyona çıkması demektir bu.
TTK KAPATILMAZ ÇÜNKÜ;
TTK kapatılmaz. Çünkü, bu ülkeye ihanet olur. Bu gün ‘kömür çıkartmaya ara veriyorum’ deseniz; ocakları açmak için, çıkartacağınız kömür kadar para harcarsınız.
Ancak, bu özelleştirilemez demek değil.
TTK bundan böyle, devlet ya da özel sektör eliyle çalıştırılacak olsa da mutlaka işçi açığının kapatılması gerekir.
Bu gün siyasilerin 11 milyon emekli’yi (Zonguldak’ta 149 bin) ayartmak için çeşitli ‘maaş ikramiyesi’ vaadi sonrası: Zonguldak’a yabancı kömürü sokanlar ile sıradan politikacılar bile ‘işsiz seçmen’i hedefleyip ‘TTK’ya beş bin işçi alacağız’ nutuklarına başlamıştır.
Bu kurumların ‘arpalık’ görülmesinden başka bir şey değildir.
Bu Siyasi Rantiyeciler acaba, alacakları beş bin kişiyi bölgeler de nasıl ‘tertip’ edeceklerdir?
2009’da alınan 3 bin işçinin tertibi (ocak içi düzenlemesi)yapılabildi mi?..
Süreçte işçi disiplin açısından bozuldu.
Bu gün 5 Bin ton kömürü satabilecek pazar olabilir.
Ancak, bunu üretme kapasitesi - alt yapı- ( lavuar, anayol, çekici motor, konveyor, nakliyat) var mı?
Bir başka açıdan bakalım.
Zonguldak Belediyesinde Yüksel Aytaç dönemini hatırlayın.(1994 - 95) .
En az maaş alan işçiye (200 lira) siyasi rant için % 500 zam verildi. İşçi maaşı 1000 lira oldu.
Sözleşmeden sonraki ilk ay işçi maaş alamadı. Belediye - İş Sendikası, ara sokaklardan çöp toplayan katırları, Belediye’nin kapısına bağladı. Çöpler dağ gibi oldu. Yüksel Aytaç seçim kaybetti.
Bol keseden emekli ikramiyesi ve yüksek maaş ile asgari ücret vaat edip ‘kaynak bulunur’ diyenlere ‘kapak’ olsun bu örnek
PERFORMANSA DAYALI İŞÇİ
Kurumun ihtiyacını belirleyecek olan, kurumun yöneticisidir. TTK Genel Müdürü (Burhan İnan) 2010 yılında Kuruma Performansa dayalı 2.500 işçi alınması için hazırlık yapıp, sendikayı ziyaretinde teklif dosyasını vermişti. O zaman performansa dayalı işçiye karşı olan sendikacı, bu gün ‘işçi alınsın’ diye ‘çarşı – pazar’ imza topluyor.
Bu gün ‘TTK’nın zararı işçiden kaynaklanmıyor’ diyen sendikacı, bir yandan da ‘işçi açığı kapatılmalı’ diyor. Peki, aynı sendikacı 2010’da neden 2.500 performansa dayalı işçi alımını engellemiştir.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği dikkate alınarak yapılacak ‘Performansa dayalı işçi alımı’ aynı zamanda otokontrolü getirecek.
Nedir, performansa dayalı sistemle işçi çalıştırmak?
Koşulan şart: Bugün işçi başına düşen 650 kilo kömürü çıkartmak.
Verilecek maaş: İki asgari ücret (1.250 + 1.250 = 2. 400 lira) + çıkartılacak ekstra kömür.
Üzerine Toplu Sözleşme haklarını ekleyin.
Sendikacı elbette kasasını ve masasını da düşünecek. Ancak sendikacı ticari bir şirket yöneticisi olmaktan öte; üye, yöre ve ülke sorunlarını, birlikte düşünmek zorundadır.
Üyesini yatırmak, çalıştığı kurumu batırmak hedefi olmamalıdır.
İki gün tatil işçinin dinlenmesi için yeterde artar bile. Artık ‘boş yevmiye’den söz edilmemeli. Mazeretsiz iş terkleri ve işten kaçmak için istirahat almalar bitmeli
Bu gün ki şartlarda çıkartılan ve işçi başına düşen miktar olan 650 kilo kömür ikiye katlanır ve 1.200 kiloya ulaşırsa kurum (TTK) ayakta kalır. Gerisi büyüklere masal, küçüklere hikâye
SONUÇ:
TTK, kömür ve sendikanın matematiği yukarda… Seçim kazanmak için ‘bol keseden atanlar’ yüzünden Zonguldak ‘629 Adımlık Şehir’ oldu. Kimse ‘bahane’ ardına sığınıp kaytarmasın.
Siyasiler ‘devlet kesesinden saltanatım var benim’ demeseydi, STK’lar ‘Sivil Toplum Ruhu’ taşımayıp, ‘tabela kuruluşu’ olmasaydı ve seçmen önüne konana ‘mal bulmuş magribi’ gibi sarılmasaydı, bu gün Zonguldak, bölge ve ülke daha yaşanılır ve güzel olurdu.
TTK’ya her yıl biner kişi olmak üzere beş bin işçi alacağız’ demek daha uygun değil mi?
Zonguldak’taki 140 bin emekliyi tahrik edip ‘iki ikramiye’ deyip, kaynak göstermeyenler, yarın TTK’da yatırımların durdurulmayacağını nasıl ispat edecek?
Zonguldak Belediyesi de ‘Kaynak bulunur’ deyip % 500 zam yapmıştı. Zam için direten sendikacının, bir ay sonra çöp katırlarını belediye kapısına bağladığını unutmamak gerekir.
Aynı Belediye’nin bu gün sendikaya borcu 15 milyon üzerinde olup, vatandaşını mahallelerde toz bulutlarına ve mahalleleri kaçak yapıya teslim etmiş durumdadır.
Velhasıl-ı Kelam. Zonguldak bizim.
Asgari ücret (1250 Lira) ve açlık sınırı (1.450 lira) altında maaş alan işçi de bizim, emekli de.
Yıllık zararı 600 milyon üzerinde olan TTK’da bizim, 18 yönetici ile yönetilen Amele Birliği ve Borç batağındaki belediye de… Şehrin göbeğinde ‘eşek ölüsü’ gibi yatan Lavuar alanı da…
Sendika, demokrasinin nefes alış verişi olan seçim gibi elzem kurumların başında gelir.
Kurum ve kuruluşların başında olanlar, kendilerini dev aynasında görmek yerine, geriye doğru bakıp, ‘gelip-gidenleri’ görmelidir.
Kentli bilinci, siyasi ahlâk ve namuslu birey yapısı bunu gerektirir.
TTK mı? Kesinlikle kapatılmamalı.
Özelleştirilmeli mi? Bence hiç mahsuru yok.
Bu kafa ile yönetilecek, kömürü para etmeyecek, sendikacısı moral bozacak, siyasetçisi kurumu arpalık görecekse