İki laf söylemiştim!                 Biliyorum‘Çüş’desem           
Tepkide bulunmuşlar.            Hepsi birden sinecek!                                                    
Ben atlara demiştim,             Dur bakalım bu sefer,                                                                          
Eşekler alınmışlar!                 Kaç Eşek tepinecek!                                                                                                                 

                                                                     Ozan Arif

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                      Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ‘ÜLKÜCÜYÜM; Oyum ERDOĞAN’a’ başlıklı yazımda‘Haydi Türkiyem; Yerleşik düzen’in tabutuna 9. çiviyi çakmak için sandık başına’ demiştim.

Halkın Sesi’nde ki bu yazı, Twetter ve Facebook hesaplarıyla birlikte Türkiye sathi mailine yayıldı. CHP Parti Meclis eski üyesi Savcı Sayan’ın ‘Partim CHP, oyum RTE’ sloganı ile birlikte bomba tesiri yarattı.

Aslında, Erdoğan’ın seçimi kazanacağı, Gezi olayları sonrası belli olmuştu.

Etrafı yağmalayanlara ‘Çapulcular’ deyip, kamuoyunun takdirini kazanan Erdoğan, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçimi için adeta start vermişti.

17 Aralık kalkışması ardından, Paralel Yapı’ya diklenmesi, ‘halka hizmet’ hedefi olmayan, ‘Tayyip karşıtlığı’ dışında bir söylemi bulunmayan muhalefeti şoke etmişti.

Muhalefet’in lider Sultası, tehlikenin farkına varıp, ‘Eski Türkiye’ özelliklerinden yamalı bohça tabirine uygun ‘koalisyon’ hasretlerini giderip, ‘Ülke’ çıkarından çok, ‘Tayyip’ten korkanlar’ birliğini‘Çatı’ tabelâsı altında oluşturdular.

Bu, partilerinden çıkacak adayların, yarın karşılarına ‘potansiyel’ lider adayı çıkmasını da engellemek anlamındaydı. Bu, bir şekilde koltuğun; Tayyip’e karşı dokuzuncu yenilgi olsa da korunması taktiği idi.

Öyle bir Çatı ki; Altında yer alan ideolojik yapılar, kazma sapına takılan kaşık gibi sırıtıyordu.

Çatı birlikteliğinde; MHP ile arasındaki sınıf farkını ortadan kaldıran CHP, nasıl bir soldu?

Tayyip’i devirmek için bulunan lejyoner Muhafazakâr Ekmelettin bu sefer olmadı.

Peki bu CHP, 2015’te Şeriatçı Abuzittin’i (!) mi sürecek siyasi arenaya?

Genel Başkanlığa‘Devletin başına devlet gelecek’ sloganı ile oturan Bahçeli, Meclis’te Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına seçilmesinde ‘aktif rol’ oynarken, bu adını bile telâffuzda zorlandığı ismi nasıl kabul etmişti?

Komünist Partisi, Büyük Birlik Partisi, Pansilvanya ve diğerleri; Dünyalık düşmanlardan, Ahiretlik kardeşliğe nasıl dönüştüler?

Google Hoca’yı terleten sorular peş peşe uzadı gitti.

Değil ülke seçmeninin, yerleşik yapı yandaşlarının bile içine sinmeyen bu ‘abidik - kubidik’ ilişkilere rağmen, dün; Tünel, kanal, köprü, Havaalanı, santral’e karşı çıkan Muhalefet liderleri(!) ‘iki seçilmişle ülke yönetilmez’ diyerek ‘Cumhur’un Başkanını seçmesine de karşı çıktı(?)

2015 seçimine kadar, bu milletten Vaatlerini yerine getirmek üzere oy almış Erdoğan’ın ‘Cumhurbaşkanı olarak yatırımları takip ederim’ sözüne de.

Siyasi Hülle oluşumu Çatı’nın, Erdoğan’ı itibarsızlaştırma üzerine kurduğu seçim atraksiyonları, toplum katmanlarını oluşturanlardan takdir görmedi.

Kökü mazi de olan birçok parti, 13 yıllık tarihi olan ve bu kısa zamana iki Cumhurbaşkanı sığdıran AKP’nin Lideri karşısında, ‘güneş görmüş Arap sabunu’ gibi eridi.

İşin en ilginç yanlarından biri de, ilk defa bir Cumhurbaşkanlık seçimi öncesi Asker’in vesayeti olmadı değil, konuşulmadı bile.

Yerleşik düzen’in tüm kumpaslarına rağmen, Tayyip Erdoğan, Ülkenin 12. seçilmiş Cumhurbaşkanı oldu. 2007’de Cumhurbaşkanını seçen Erdoğan, bu kez 26. Başbakanı atadı.

SONUÇ;

Birileri kabul etmese de, ‘yerleşik düzenin tabutuna dokuzuncu çivi çakılmıştır.

Birileri kabul etmese de, Ülke yeniden kuruluyor.

AKP’yi bir Amerikan projesi olarak görenler(!), MHP’nin aynı proje çerçevesinde giderek eritildiğinin farkında değil mi?

Yargı Reformu, Demokratikleşme, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, Askeri Vesayetin kaldırılması gibi, Devrim niteliğinde gelişmeler yaşanıyor.

Önemlisi, insanlar artık mektupla değil, internetle haberleşiyor.

Birileri kabul etmese de, Erdoğan artık sadece Türkiye de bir siyasi hareketin önder’i değil. Obama, Putin, Merkel gibi; Küresel oyunlara direnip risk alıp peş peşe seçim kazanan, bölge ve AB sınırlarını aşan dünya klasmanında siyaset yapan bir oyuncu.

Erdoğan aldığı oylarla sadece seçimin lideri değil, duruşu, hizmetleri ve milletle kurduğu ruh irtibatı açısından, vicdanlarında lideri olma yolunda.

Birileri kabul etmese de; Galatasaray, Beşiktaş, Fener ve Trabzon gibi, Erdoğan’ı her deplâsman da takip edecek taraftarı var.

Bu açıdan, muhalefet, bu gelişmeler ve sonucu iyi analiz etmeli.

Yapılacak olan, Halkla aradaki mesafenin kapatılması, hedefi hizmet olan siyasetin samimi yapılmasıdır. Bulunduğumuz Jeopolitik açısından, sipariş reçete veren çok olur.

Ancak, unutulmamalı ki; İnsan her halükârda kendine sorduğu soruların cevabını bulduğu yer de kümelenir.

Miting ve sandıklarda, Erdoğan’a gösterilen teveccühün sebebi hikmeti tamamıyla budur.

Peş peşe yenilgiye çözüm aramak yerine, bahane üretmek; Hataları tekrarlamak aptallığından başka bir şey değildir.

YAŞASIN, TAM BAĞIMSIZ YENİ TÜRKİYE