Sayın Vali,

Daha önce de böyle bir mektup yazmıştım size. Ne yazarsam yazayım kaale almadığınıza göre, iktidarı elinde tutan her muktedir gibi, yazdığım her şey sinek vızıltısı gibi geliyor size… Farkındayım, bizcileyin muhaliflerin sürekli olarak art niyetimizden şüphe ediyorsunuz… Düşüncelerimiz milli, manevi değerlere yabancı, kozmopolit bir kafanın ürünü olarak görünüyor galiba… Kim bilir haklı yanınız vardır belki, belki gerçekten de on kuruşluk değeri yoktur yazdığım yazıların… Ama örneğin, Zonguldak’ta yaşam bir başka güzellikte aksa, kent dışından gelen konuklar hayran gözlerle baksa etrafa “siz haklısınız” derdim hemen… Ama hayat beni doğruluyor ne yazık ki… Başında bulunduğunuz Zonguldak, her türlü değerine yabancılaştırılarak Türkiye’nin en çirkin kenti olmaya doğru pupa yelken gidiyor… Bunda en az payı olan bizlere de utanmak düşüyor. Payı olanlar –sizi tenzih ederek söylüyorum- utanma denen duyguyu çoktan unuttu çünkü…

 

Aslında çoktandır kafamda kurguladığım bu yazıyı çok daha sonra alacaktım kaleme... Yazı gündemim epey yüklüydü çünkü… Şu adına “çözüm” de denen barış sürecinin içimde uyandırdığı ihtiyatlı iyimserlikten söz edecektim örneğin; daha çok sevinçli bir yazı olacaktı...Kadırga ve Müftülük rampaları ile Kozlu ile Zonguldak’ın mahalle aralarında yapılan akıl dışı yapılaşmalara değinecektim, muhtemelen öfke ile kaleme alacağım bir diğerinde… Eski evlerin yerine dikilen binaların kentin yapı stokunu yenilerken daha büyük sorunlar yarattığını anlatacaktımuzun uzun… Basiretsiz yönetimler, daha kaldırımı bile olmayan cadde bozuntularında, aynı birim alana, çok daha yoğunluklu yapılara ruhsat vererek, hepten yaşanmaz hale getiriyorlarkenti… Üç beş konutlun gereksinimlerineyanıt veremeyen bir alt yapının, otoparkı bile olmayan dev yapılara nasıl hizmet vereceğini soracak, “Yahu hiç değil se iki üç metre geri çektirin de, kaldırım bari yapılsın” diye fikir satacaktım aklımca…Ancak gazetelerde bir cemaatin düzenlediği kermesin açılışında huşu içinde dua eden fotoğrafınızı görünce, daha fazla geciktirmemeye karar verdim ve bu yazı çıktı ortaya…

 

Sayın Vali,

Zonguldak’ta iki yıla yakın bir zamandır görev yapıyorsunuz. Çok uzun olmasa da, az bir zaman da değil doğrusu, sizin kenti, kentlilerin de sizi tanıması için yeterli bir süre bana göre… Allah’ın bildiğini kuldan saklamaya gerek yok, muhafazakâr fikirlere sahip bir bürokratsınız… Hemen söyleyeyim, diğergörüşlere eşit mesafede durduğunuz sürece hiçbir önemi yok benim için bunun…Duruşu olmayan, rüzgârın estiği yere göre eğilen insan tipi yerine, hiç katılmasam da, fikirleri olan, ona uygun davranan insan çok daha evladır hatta bana göre… Ancak, sözünü ettiğim mesafe konusunda epey endişe var içimde. O kermesin açılışında olduğu gibi dini cemaatlerin, İslamcı, muhafazakâr görüşlere sahip örgütlerin tüm çalışmalara katılıyor, katılmakla da kalmayıphararetle destekliyorken, diğer yana gözünüzü bile çevirmiyorsunuz nedense… Farklı siyasal yapıların etkinliklerinden vaz geçtim, Baro kongresinde olduğu gibi kamu kurumu niteliği taşıyan örgütlerin çalışmalarına bile katılmıyorsunuz örneğin…

 

Kapsamı içinde Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nin açtığı “Yöresel El Sanatları Sergisi”ni hızlı da olsa gezdiğiniz için bilginiz vardır bir parça, geçtiğimiz günlerde bir “bienal” vardı Zonguldak’ta. Ülkenin halkbilimi alanındaki birbirinden değerli akademisyenleri, araştırmacılarıkentin folklorik birikimini kucaklayan “Zonguldak Folkloru” adlı bir çalışmaya imza attı. Yeme içme kültüründen, manilere; dil özelliklerinden söylencelere, türbelerden giyim kuşam özelliklerine kadar pek çok şey enine boyuna tartışıldı. Açılışa gönderdiğiniz telgrafta kent dışında olduğunuz için katılamayacağınızı belirttiğiniz bu çaptaki bir çalışmaya bir görevli bile göndermediniz nedense… Hatırlatmak isterim Sayın Vali, pek çok ilde bu tip çalışmaları bizzat valilikler, belediyeler yapıyor. Buradaysayapmalarından vaz geçtik, yapanlara Allah’ın selamı bile çok görülüyor. O zaman sormak hakkımdır Sayın Vali, bir cemaatin kermesi Zonguldak’ın kültürel varlıklarını oraya çıkarmaya çalışan bir etkinlikten çok daha mı değerli sizin nezdinizde? Böyle düşündüğünüz ve buna uygun davrandığınız için Zonguldak bu halde yorumun yapsam haksızlık mı etmiş olacağım şimdi?

 

Sayın Vali,

Açılışında huşu içinde dua ettiğiniz kermes alanını gezdim bir parça. Hiç imtina etmeden yazacağım, gördüklerim karşısında küçük dilimi yutacaktım neredeyse. Yirmi birinci yüzyılın Zonguldak’ı ve onu idare edenler, “hijyen” diye bir kavramla hiç tanışmamış galiba… Son derece ilkel şartlarda, tozun toprağın içinde, açıktan gıda satışı yapılıyor, sizse,seyrediyorsunuzyalnızca… Hiçbir itiraz cümlesi kurmadığınız gibi, kamuoyuna, yapılanı olumlayan bir görüntü veriyorsunuz… Bu tutumunuz doğru mu Sayın Vali? Söylemek haddim değil belki ama hadi boş bulunup hulûsi kalple açılışa katıldınız diyelim. Gördükleriniz karşısında görevlileri harekete geçirip, orada daha sağlıklı koşulların oluşmasını sağlamanız gerekmiyor muydu? Yine sormak hakkım: Siz kendi çocuklarınıza orada bir şey yedirir misiniz Sayın Vali? Uzaklara gitmenize gerek yok, eşiniz hanımefendi bir hekim,  bu konuları çok daha iyi bilir, ona bir danışın lütfen… Gidip yapılanları yerinde görsün. Onay verirse, sizden de, kamuoyundan da, kermesi düzenleyen kişi ve kurumlardan da tüm kamuoyu önünde özür dileyeceğim… Onay vermezse siz gereğini yapacak mısınız Sayın Vali?

 

Bacak kadar çocuktum, Vali Nihat Oğuz Bor’un elinden takdirname alırken yaşadığım heyecanı unutamıyorum bir türlü… Hayal gibiydi… Kentin koskoca valisi içinde bir çanta da olan paketi uzatırken ayaklarım titriyordu… En az dört yıl kullandığım çantayı alırken elindenyükselen kolonya kokusu aklımda hâlâ… Sonradan gelip giden valilerin adlarını sayın deseniz epey zorlanırım… Sözün kısası, makamlar gelip geçici Sayın Vali. Nasip olursa, görev süreniz dolacak siz de gideceksiniz buralardan, geride hatıralarınız kalacak… Toprağın altında da olsa burada hep duracak olanlar, sizi, iktidarın değil, Zonguldak’ın valisi olarak anımsamak istiyorlar… Adil olmanızı, işgal ettiğiniz makama sahip çıkarak her görüşe aynı mesafede olmanızı istiyorlar bir de... Bunu istemekle de haksızlık yapmıyorlar bence...