Aradan yaklaşık 1 yılı aşkın süre geçti…

Çatalağzı’nda yapımı devam eden ZETES-3 projesini protesto etmek için eyleme katılmıştık…

Hatta gazete olarak EREN Enerji’ye karşı pankart açtığımız için abonelik anlaşmamız olan santral yönetimi ile ters düştük…

Eyleme katılanların neredeyse tamamına yakını Zonguldak ve komşu illerden gelen bir avuç çevre gönüllüsüydü…

Her ne kadar termik santrallerin ölüm kusan bacalarından hepimiz etkilensek de…

Zehri soluyan, tarım arazileri “kül” olan, atalarının topraklarından göçe zorlanan, kanser vakalarının patlama yaptığı Çatalağzı, Muslu ve Kilimli’den neredeyse yok denecek kadar az insan vardı…

Yolda hepimizi derinden üzen bir olay yaşadık…

Belki de hayatlarında Çatalağzı’na ilk kez gelen doğa dostları, ayakları patlayıncaya kadar yürürken, belde sakinleri evlerinin balkon ve pencerelerinden öfkeli gözlerle protestocuları süzüyordu…

Bir ara elinde çamaşır sepetiyle bahçesinden yola çıkan orta yaşlı bir kadın, yürüyüşçülere tepki gösterip “Burada ne işiniz var?” diye bağırdı…

İşlerini güçlerini bırakıp eyleme katılan insanların yüreğini burkan bu olaya ne olduğunu anlam veremeyen birkaç cılız ses tepki gösterince, aynı kadın, “Bizim çocuklarımız açlıktan, işsizlikten ölürken, siz neredeydiniz? Açlıktan öleceğimize termik santralden ölürüz daha iyi” çıkıştı…

İşsizliğe, sefalete mahkum edilen belde sakinleri ölmektense sıtmaya razı gibiydi!
Açıkçası gittiğime gideceğime pişman olmuştum…

Ogün söylediklerinin bedelini belki de yıllar sonra hayatıyla ödeyecek olan kadına en iyi cevabı Cumartesi günü Çatalağzı’nda yapılan termik santral protestosunda konuşan tarihi Rumeli İşkembecisi’nin sahibi aynı zamanda Makine Mühendisi olan Emin Yavuzyılmaz’dan geldi…

Üstü kapalı santrallerden mali kaynak ve istihdam sağlayan yerel yönetimler ve bölge halkını incitmeden eleştiren Yavuzyılmaz, “Günün birinde bu santrallerden soluduğunuz zehir yüzünden hastalanıp yatağa düştüğünüzde, acılar içinde kıvrandığınızda bu yapılan havuzun, bu yapılan led ekranın, iş makinelerinin, gençlere sağlanan istihdamın ne anlamı kalacak?” diyerek toplantıya katılan herkesi bir kez daha düşünmeye davet etti…

Cumartesi günü yapılan halk toplantısı bana göre demokrasimiz adına son derece önemli tarihi bir toplantı oldu… Çatalağzı’nın meydanına halk kürsüsü kurup gelen eleştirileri göğüslemek her baba yiğidin harcı değil!

Zaman zaman tansiyon yükselse de ortak aklın sesi konuştu Çatalağzı’nda…

Keşke Çatalağzı ve Muslu Belediyesi termik santrallerin holdingleriyle parasal ilişki de olmasa…

Keşke bölgenin yerel basın temsilcileri termik çöplükleri öven yazılar kaleme almasa…

Ancak bundan sonra yapılacak olan mevcut santrallerin BEÜ tarafından yapılan emisyon ölçümlerinin düzenli olarak kamuoyuna açıklanması ve yeni yapılacak santrallere geçit vermemek…

Cumartesi günü halkın örgütlü mücadele etme kültürüne katkı sağlayacak önemli bir denemeydi…

Tertipleyenleri canı gönülden kutluyorum.

Şimdi sıra 6 Ağustos’ta yapılacak ÇED toplantısında “duvar” gibi etten bir barikat kurmakta…

Kim samimi kim değil birlikte göreceğiz.