Tüm bu saldırıları iki argüman üzerine geliştirdiler. Bunlardan birincisi; “1 Mayıs Taksim’de kutlanırsa, provokasyon olur, kamu düzeni bozulur!” İkincisi ise "Toplantı ve gösteri yapılabilecek yerler bellidir, Taksim bunlardan biri değildir”
Hatırlanacağı üzere bu her iki gerekçeyi de 2008 1 Mayıs’ında da öne sürmüşlerdi. Ancak 2012 yılında açıklanan, 2008 1 Mayıs’ıyla ilgili kararında Avrupa İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi barışıl bir gösterinin engellenmesi için bu gerekçeleri yetersiz ve “farazi” bulmuş, Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamasının düzenleyici kurumlar açısından bir hak ve sorumluluk olduğunu ifade etmişti. Yine AİHM, ifade özgürlüğünün kullanılacağı yeri seçmenin de hak kapsamında olduğunu tespit etmiş, hükümetin görevinin bu hakkın kullanımını güvence altına almak olduğuna hükmetmiştir. Ayrıca Hükümet yetkililerinin, valilik ve emniyet müdürlüğünce 1 Mayıs anmasını engellemek için gerekçe olarak ileri sürdükleri grubun içinde marjinal grupların olduğu ve provokasyon olacağı şeklindeki istihbarat bilgilerinin gerçeği yansıtmadığı da karar metninde açıkça tespit edilmiştir.
Şimdiden Taksim Meydanı’nı emekçilere yasaklayacağını ifade eden AKP ve valilerine biz de şimdiden bunun açıkça bunun bir suç olacağını, uluslararası sözleşmeleri ve AİHM kararlarını açıkça ve gayet bilinçli olarak çiğnemek olacağını belirtiyoruz.
Emekçiler şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da yasakçı zihniyete teslim olmayacak, mücadele tarihine sahip çıkacak, 1 Mayıs’ı Birlik, Mücadele Ve Dayanışma Günü olarak kutlamaya devam edecektir. Dolaysıyla AKP’yi bu politikalardan ve anayasa suçu işlemekten vazgeçmeye çağırıyoruz.