BAŞIMIZ SAĞOLSUN!

Geçtiğimiz Cuma akşamı Türkiye acı bir haberle sarsıldı. 
Pençe Kilit Harekatı Bölgesi’nde 9 kahraman askerimiz şehit düştü…
Pençe Kilit Harekatı, ülkemizin terörle mücadelesinde gösterdiği kararlılık ve cesareti simgeliyor.
Ancak, bu mücadelede şehit düşen askerlerimiz, sadece birer rakam veya haber başlığı değildir!
Her biri, ailesini, vatanını ve milletini koruma uğruna fedakarlık yapan gerçek kahramanlardır.
Bu 9 cesur ruh, Anadolu'nun dört bir yanından, farklı ailelerden gelerek vatanları uğruna mücadele etti. 
Ancak, bu kahramanların ardında bıraktıkları ailelerinin acısı da büyük!
Bir evladı, bir eşi, bir babayı kaybetmek, tarif edilemez bir acıdır.
Bu yazıda, şehitlerimiz ile beraber onların arkasında bıraktıkları aileleri de hatırlamamız ve saygı göstermemiz gerekiyor.
Her bir şehidimizin ardında, bir özlem, bir hüzün ve bir de gurur var. 
Pençe Kilit Harekatı'nda şehit düşen bu 9 kahraman, vatanlarına olan sevgileri ve gösterdikleri cesaretle daima hatırlanacak.
Onların aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor, ailelerine başsağlığı diliyorum.
Her bir PKK’lı leş olana dek Türk milleti asla dinlenmeyecek!

ÇADIRA ASILAN BAYRAK
Ülkemizde yaşanan depremler, sadece topraklarımızı sarsmakla kalmıyor, aynı zamanda on binlerce insanımızın yaşamını altüst ediyor.
Bu doğal felaketin ardından en temel beklenti, devletin hızlı ve etkili bir şekilde konut sağlamasıdır.
Ne yazık ki, 11 ay geçmesine rağmen depremzedelerin beklediği konutlar hala temin edilememiş durumda!
Depremlerin hemen ardından verilen sözler, evsiz kalan vatandaşlarımızın yüreğine su serpmişti
Fakat zaman geçtikçe, özellikle 11 ay gibi uzun bir süreçte konutların hala sağlanamamış olması, depremzedeleri daha da zor durumda bırakıyor.
Bu durum, sadece birer vatandaşın evine kavuşma talebi değil, aynı zamanda devletin kriz yönetimi ve vatandaşlarına karşı sorumluluğuyla ilgili bir sorgulamayı da beraberinde getiriyor.
Depremzedeler, yalnızca evlerini kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda güvende hissetme haklarını da yitirdi.
11 ay gibi uzun bir süreç içinde, çadırlarda yaşamak zorunda kalan insanlarımızın yaşadığı acı gerçek, bir hükümetin temel sorumluluklarından biri olan konut sağlama konusundaki eksiklikleri ortaya koyuyor.
Bu sorunun cevabını aramak, sadece bir hükümet eleştirisi değil, aynı zamanda toplumsal bir vicdan meselesidir. 
Şehidin depremzede annesinin kaldığı çadırı gördünüz değil mi?
Sesini duyurmak için, hakkını alabilmek için evladını şehit vermesi mi gerekiyordu?
Şehidimizin ailesi, depremzede olarak bir çadırda yaşam mücadelesi verirken, o kutsal bayrağı ellerinden düşürmedi.
Onlar için çadıra asılan bu bayrak, bir yandan vatan için verilen mücadeleyi temsil ederken, diğer yandan da depremin yarattığı zorlukları simgeliyordu.
Neyse ki, Haluk Levent ve Hasan Can Kaya duruma el atarak depremzede şehit ailesine bir ev alacaklarını açıkladı. 
Bakın hiçbir ülkede neredeyse depremin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen hala inşa edilemeyen deprem konutları yok!
Bu evi yapmak, temin etmek devletin asli görevidir, bir sanatçının değil! 
Hükümetin, milletimizin emniyeti ve güvenliği için canlarını feda edenlerin ihtiyaçlarını göz ardı etmesi utanç vericidir!