Bazen iğneleyici yazılar hazırlarım. Bundan ötürü suçlayıcı eleştiriler çokça gelir. Birçok insanımız yazıyı tam okumadan, ana konuyu anlamadan, çalakalem yorum yazar ya da e-posta gönderir. Gelen yorum ve iletileri dikkatlice okurum. Eğer yazılan 3-5 cümlede aşırı derecede imla (yazım) hatası varsa cevap bile vermem, kaale almam.
 
Ana dilini doğru yazmayı bilmeyen insanların sağlıklı fikri üretemeyeceği kanısındayım. Bunu dile getirdiğimde çoğunlukla şu cevabı alırım: “Ben edebiyatçı değilim. Türkçe öğretmeni de değilim.” Bunu söyleyen insanlarla zaten tartışmam. Noktayı, virgülü bilmeyen insana bir şey öğretmenin imkanının olmadığını da artık öğrendim…
 
Yaklaşık 30 yıldır amatörce karalamalar yaparım. Bunları “hayatı anlamak” olarak değerlendiriyorum. Hepsi de iddiasız, para kazanma amacı olmayan şeylerdir. İnsan çok öğrenince belleğindekileri geri vermek zorunda hissediyor. Misal, çokça “eğitim, okul, öğrenme” yazıları okuyunca bu konuda analiz yapılabiliniyor. Başka bir deyişle bilgi sahibi olununca fikir sahibi de olunuyor.
 
Tarımdan, hayvancılıktan, turizmden, tarihten, felsefeden, ekonomiden çok anladığımı söyleyemem. Bu konularda hala çırak seviyesinde olduğumu düşünüyorum.
 
Ancak, mesleki-teknik eğitimin gidişatı konusunda sayfalarca analiz yapabilirim. Olumsuz tarafları bu yazının konusu yapmayalım. Olumlu gelişmelerin bazılarını sıralayayım.
 
* Ülkemizin çeşitli bölgelerine yayılmış halde faaliyet gösteren kalkınma ajansları mesleki okulların yazdığı projelere bütçe sağlamaktadır. Örneğin bir okula bilgisayarlı tasarım atölyesi gerekli olsun. Okulun öğretmenleri bu durumu 20-30 sayfalık bir metin hazırlayıp ajansa sunarak karşılıksız finansman desteği alabilmektedirler. Bu destek son 10 yıldır belirgin biçimde artmıştır.
 
 
* Çok zeki, çok yüksek puanlı öğrenciler de mesleki okullara gitmeye başlamıştır. Yüzde 1’lik başarı dilimini yakalamış ortaokul mezunu öğrencilerin meslek lisesine gidiyor olması son 2-3 yılda belirgin biçimde artış göstermiştir.
 
 
* Meslek liseleri “AB Erasmus+” ile ilgili 10-20 sayfalık metinler yazarak öğretmen ve öğrencileri AB ülkelerine kolayca götürebilir olmuştur. Bir lise öğrencisinin Ab ülkelerinde kurs görmesi, stajını yapması 80’li yıllarda hayal bile edilemezdi. 1982-85 yılları arasında meslek lisesinde okudum. Bırakın yurt dışına gitmeyi bir tek fabrika, müze, üniversite gezisine bile götürülmedim…
 
 
* Bilgisayar teknolojisinin gelişmesi sayesinde meslek liselerinde her türlü aygıtın öğretilmesi sanal cihazlarla mümkün olabilmektedir. Şöyle ki: Hiç iş makinesi olmadan, iş makinesi simülatörü adı verilen bilgisayarlı aygıt ile iş makinesinin kullanımı öğretilebilmektedir.
 
 
* Mesleki okullarda çalışan öğretmenlerin dünyanın her yerindeki teknik okulların sayfalarındaki deney föylerine, raporlara, ders belgelerine ulaşması mümkün hale gelmiştir. Artık dil bilmeye bile gerek yoktur. İnternet tarayıcılar (Chrome, Yandex vb.) belgeleri anında Türkçeye çevirebilir hale gelmişlerdir.
 
21. yüzyılda iş bulmak, para kazanmak çok daha zorlaşmaktadır. O sebeple evlatlarınızı lise çağında mutlaka bir meslek sahibi yapınız. Bunun yolu da meslek liselerini sahiplenmekten geçer...