Osmanlı Devleti Zonguldak madenlerini pek kullanamadı. Bunun başlıca nedenlerinden biri ; Kapitülasyonlardı. Üstelik Osmanlıda taş kömürünün karşılığı yoktu. Sanayi gelişmemişti. İstanbul'da ve Anadolu köylerinde ısınma, şömine tarzında odun ile karşılanıyordu. Saray'da bile ısınma, odun kömürü ile sağlanmaktaydı. Henüz buharlı gemiler devreye girmemişti. Bu durum Birinci Dünya Savaşı ve ardından Kurtuluş Savaşı yıllarına kadar sürdü.
İlk hamleler; TBMM’nin daha henüz 1920 yıllarında Zonguldak madenleri ile ilgili kararlar alması ile başladı. Zonguldak il merkezi yapıldı. Savaş sonrası daha Cumhuriyet ilan edilmeden gerçekleşen İzmir İktisat kongresinde Zonguldak madenleri gündeme getirildi. Alınan kararlara bakıldığında ilk olarak madenlerin rezervlerine göre birkaç havzaya ayrılması gerektiği üzerinde duruldu. Ayrıca işletilmeyen madenlerin milli sermayeye devredilmesi planlandı. Zonguldak Limanı vergilerinin indirilmesi ve Türk kömürünün yurt içindeki tüketiminin özendirilmesi konuları kongrede konuşulan konulardı.
Osmanlıda karşılığı olmayan taş kömürü , Cumhuriyet ile birlikte kalkınmanın en önemli maddesi olacaktı. Bu bakımdan 1920 ile 1925 arası Zonguldak madenlerinde ‘’Himayeci Dönem’’ adı verilir. Özellikle Zonguldak kömür havzasının ekonomik, sosyal ve teknik sorunları tespit edilerek çözümler üretilmiştir.
Yüksek Maden ve Sanayi Mektebinin Zonguldak'ta açılması. Havza-i Fahmiye Amele Kanununun kabul edilmesi gibi radikal kararlarla devlet eli ile ekonomik adımların atılması sağlandı. Ardından Müdahaleci Dönem geldi. Yani artık devlet Zonguldak madenleri hakkında somut adımlar atmaya başlamıştı.. Madenler için sermaye ve finansmanı sağlayacak İş bankası kurulmasını , TAŞ ’ın kurulması izledi. TAŞ ( Türkiye Anonim Şirketi ) Zonguldak’ta bir biri üstüne kurumlar kurmaya başladı. Kireçlik , Kozlu, Kilimli, Amasra’da TAŞ’ı kurdular. 1936 yılında artık devlet ‘’İşletmecilik Dönemine’’ girmişti. Bu döneme kadar II: Abdülhamid zamanında 42 yıl imtiyaz alan Fransızların Société Ottomane d'Héraclée (Osmanlı Ereğli Şirketi) bölgenin en büyük şirketi idi. Türk girişimcilerin de ocakları vardı ama mesela Kurtköy ve Göbü’de Ermeni şirketi Hallaçyanlar güçlüydü. Rum Boyacıoğlu Ocağı , Yine Rum tebaasından Rombaki Kumpanyası bölgedeki gayrimüslimlerin elinde bulunan şirketlerdi.
Bu arada memleketin dört bir yanında sanayiler kuruluyor ,demiryolları döşeniyor ve müstakil evlerde dahil kömür kullanımı teşvik ediliyordu. Ankara Hükumetinin, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde mükemmel bir kalkınma planı işliyordu. Madenleri direk ele geçirmeden , işletmelerine izin vererek , bu sürede memlekete kömür ile çalışacak sanayiler kurulurken ; bu arada da devletin yavaş yavaş bankalar kurarak sermaye oluşmasını sağlayıp, ocakların hepsinin devletçe satın alınması hedefleniyordu.
14 Haziran 1935’te Etibank’ın kurulması ile tüm işletmeler satın alınarak nihayetinde devletleştirildi.
1936’da kömürün demiryolu ile Anadolu’ya sevk edilmesi için Ankara ile Zonguldak arasında demiryolu bağlantısı bitirildi.
1937'de Etibank, Ereğli Kömür İşletmesi TAŞ’ı kurmuş, sonrasında bu şirketin adı 1943'te "Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) adı almıştır. EKİ adı Zonguldaklıların halen hafızasında olan Devlet işletmesinin kısaltılması idi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ölümünün ardından cumhurbaşkanı olarak İsmet İnönü seçildi. Bu dönemde de Atatürk döneminde olduğu gibi yeraltı kaynak kullanımı, iktisadi kalkınma planının ve hazinenin önemli konusu olarak görüldü.
İkinci Dünya Savaşı öncesinde Zonguldak Kömür Havzasında üretimin arttırılması için iki mesele üzerinde duruldu. Bunlardan ilki işçi temini ile ilgilidir. Zonguldak Kömür Havzasında çalışan işçiler Zonguldak civarında yaşayan köylülerden olup topraklarına ve köylerine oldukça bağlı olmaları problem yarattı. Çünkü kömür havzasında 15-20 gün çalıştıktan sonra köylerine dönmeleri sonucunda havzadaki işçi eksiği %40-45 dolaylarına yükseldi. Bu da kömür üretimine olumsuz olarak yansıdı. 1939 yılına gelindiğinde henüz daimi maden işçileri grubu oluşmuş değildi. İşçilerin daimi hale getirilebilmesi için aileleriyle birlikte yaşayacakları 4-5 bin civarında ev yapılması gerektiği üzerinde duruldu. 1939 yılının Mayıs ayına gelindiğinde kömür ihracatı 2 milyon 500 bin tonu buldu.
6 Haziran 1939 tarihinde Karabük Demir ve Çelik Fabrikası, 27 Temmuz 1939’da Birinci Kok Fabrikası açıldı.5 Haziran 1940’da “Ereğli Kömür Havzasındaki Ocakların Devletçe İşlettirilmesi Hakkında Kanun” yürürlüğe girdi .
Bu arada Ereğli- Armutçuk ve Zonguldak İstasyonu ile Kozlu arasında demiryolu bağlantısı açıldı.
İkinci Dünya Savaşı başlaması ile devlet madenler konusunda sıkı bir politika güttü. Mükellefiyet Yasası çıkarıldı. 1941 yılında taş kömürü üretiminin tamamı artık devlet eli ile yapılmaya başlandı.
Zonguldak Cumhuriyet’in ilk yıllarında devletin güçlenmesinde önemli bir yol oynamıştır. İnönü 1930 ile 1950 yılları arasında neredeyse senede birkaç kez Zonguldak’a gelerek bizzat yerinde incelemeler yaparak , kanunların çıkmasını sağlayan kişidir. Cumhuriyet, bu dönemde Zonguldak'ın sayesinde esaslı bir devlet olmuştur. Zonguldak bu dönemde şehir olmuştur.
Atatürk heykeli her ilde vardır ama ; Zonguldak’ta Atatürk Heykeli ile birlikte, İsmet İnönü’nün de heykelinin bulunmasının nedeni budur.
Cumhuriyet ve Zonguldak
Hayati Yılmaz ile Zonguldak Tarih Cumhuriyet ve Zonguldak’ı kaleme aldı. İşte o yazı:
Bunlar da ilginizi çekebilir